Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Dünya, gücü hak sebebi sayanlardan kurtulmadan huzur olmaz

Dünya, gücü hak sebebi sayanlardan kurtulmadan huzur olmaz

MADDECİ anlayışın temsilcilerinin çıkarları uğruna yalana sarılmalarının yadırganacak bir yanı yok ama bazen insan istemez, “Bu kadar da olmaz” diyor. Çünkü yalan ve ikiyüzlülüklerini sömürgeci güçler gizlemeye bile gerek duymuyorlar. Çünkü bu yalan ve ikiyüzlülükleri karşısında önlerine ödenmek üzere bir fatura uzatılmayacağından çok eminler. Ateşkes süresince sınırda bekletilen BM’nin yardım konvoyunun ateşkesin sona ermesinin hemen ardından vurulması karşısında insan en ağır sözü bulmakta zorlanıyor. Çünkü bulunabilecek en ağır sözü hak ediyorlar. Halep’e insanların zaruri ihtiyaçlarını karşılayacak maddeler götürülüyordu. Buna rağmen günlerce sınırın içerisinde bekletildi. Hem de ateşkes söz konusu iken. Böylece ilan edilen ateşkesin bir kandırmaca ve sahtekârlıktan ibaret olduğu ortaya çıktı. Ayrıca her fırsatta Halep’in kurtarılmasını isteyenlerin bırakın Halep’in kurtarılmasını içerideki insanların sağ kalmalarını bile istemedikleri görüldü. Böyle olmasaydı yardım konvoylarının ihtiyaç sahibi insanlara ulaşması sağlanamaz mıydı Hadi diyelim ki elde olmayan sebeplerden dolayı yardım konvoyunun vurulması engellenemedi, konvoyu hangi tarafın vurduğu da belirlenemez miydi Daha pek çok soru sıralamak mümkün. Ancak, artık sömürgecilerin yalanlarını ispatlamaya da gerek yok. Çünkü onlar yalanlarını kendileri ortaya döküyorlar. Çünkü konvoyun vurulmasının hemen ardından medyaya Esad güçleri tarafından vurulduğu haberleri servis edildi. Çok geçmedi Esad konvoyu vurmadıklarını açıkladı. Bu defa konvoyu Rus uçaklarının vurduğu haberi medyayla uçuruldu. Bu iddia da Rusya tarafından yalanlandı. Belli ki sömürgeci güçler aralarında Halep’teki insanlara insani yardım ulaşmamasına karar vermiş, konvoyu vurmuşlar/vurdurmuşlar. Konvoyu kimin vurduğunun dünya tarafından bilinmemesini kararlaştırmışlar. Böyle olunca da ortak hareketlerini sürdürüyorlar.

Yardım konvoyunun vurulmasından söz etmişken bir de Obama’nın mültecilere yardım zirvesinde yaptığı konuşmada Almanya’ya teşekkür etmesini hatırlatmak istiyorum. Ülkemizde 3 milyon mülteciyi barındırdığımız halde teşekkür edilen Almanya oluyor. Hem de AB ile yapılan anlaşma gereği ödenmesi gereken paradan hiçbir ödeme yapılmadığı halde. Sanki Türkiye’ye destek verilmediği için Almanya’ya teşekkür ediliyor. Bu tavrı sergileyenlere yalancı ya da sahtekâr demek bile öfkemi dindirmiyor.

Bu noktada birkaç gün içinde birbirinin tekzip eden iki açıklamayı hatırlatmak istiyorum. Geçen haftanın sonlarına doğru Obama İsrail’e 38 milyar dolarlık silah yardımı yapılmasını öngören bir anlaşmayı imzalamış ve ciddi tepki almıştı. Aradan üç gün geçti bu defa aynı Obama, “İsrail işgalcidir” diyor. Bu çelişkili tavrı, “Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu” deyimi bile izah etmekte yetersiz kalıyor. Belli ki dünyayı ciddiye almıyorlar. Ne yaparlarsa bir müeyyide uygulanmayacağını bilmenin rahatlığı ile hareket ediyorlar.

Suriye’de IŞİD ortaya çıkana kadar özellikle ABD’nin tavrı başkaydı. IŞİD ortaya çıkınca farklı bir boyut kazandı ve Suriye’deki çatışmaların sebebi IŞİD olarak sunulmaya başlandı. Dünyanın iki gücü ve bazı AB ülkeleri de devreye girmesine, havadan aylar hatta yıllarca IŞİD mevzileri bombalandığı(!) halde terör örgütü ilerlemesini sürdürdü. Türkiye devreye girip bazı noktalardan terör örgütünü atınca ABD ve koalisyon ortaklar bundan rahatsız olmuşlar ki, bir bahane bularak Türkiye operasyonunda kendilerine yer açtılar ve devreye girdiler. Devreye girdiler de ne oldu, ABD devreye girince bazı köyler yeniden IŞİD’in eline geçti. Belli ki, sömürgeci güçler isterseniz buna Haçlı ittifakı da diyebiliriz, dünya üzerinde bir yalan rüzgârı estiriyorlar. Böyle olunca gücü hak sebebi sayan, gücüne dayanarak istediğimi yaparım, kimse de benden hesap soramaz anlayışının hâkim olduğu bir dünyada ne barış ne de adalet tesis edilebilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi