Ben vicdanlara seslendim cevap cüzdanlardan geldi
Bayramdan önce sol zihniyet sahibi öğretmenlerin sırf bayram öncesi huzursuzluk çıkarmak amacıyla “ek ders ücreti” adı altında memlekette kargaşa meydana getirmek istediklerine dair bir yazı yazmıştım.
Yazımda Milli Eğitim Bakanlığı’nın; kanunsuz, hukuksuz ve maksatlı eyleme, akl-ı selim öğretmenlerin gitmemesi için hazırladığı ve içinde ek dersin ne demek olduğunu da anlatan yazısına yer vermiş ve “Hastayım” diyerek sevk alıp hem yönetime hem de öğrencilerine yalan söyleyen öğretmenlerin mesleklerine nasıl inandıklarını sormuştum.
Ben vicdanlara seslenmiştim ve ısrarla da eyleme katılan öğretmenlerin asıl amaçlarının; “ek ders ücreti değil, siyasi öfkelerini kusmak olduğunu, bu sebeple, ne idareyi ne de öğrencileri ciddiye aldıklarını, öğrencilerin öğretmenlerine, yalancı gözüyle baktıklarını, bunu nasıl ve neyle izah edeceklerini” merak etmiştim.
öyle ilginç cevaplar aldım ki, kimsenin vicdan micdan taktığı yoktu. Cevap verenler, bana ek ders ücreti konusunda ders vermeye kalktı ve bir sürü gerekçe yazıp çizdiler. Oysa şunu bilmiyorlardı: Ben de 10 yıl öncesine kadar bir öğretmen kocasıydım.
Karım hem İngilizce hem de Arapça öğretmeniydi, fakat inandığı değerler yüzünden işinden oldu, istifa etmek zorunda kaldı. öğretmenliğin ve ek dersin ne demek olduğunu ve nasıl olduğunu pekâlâ bilmekteydim ve bilmekteyim.
öte yandan Hüseyin çelik gibi bir Milli Eğitim Bakanı’ndan daha çok, kimsenin bu meseleye ilgi duyacağını da sanmıyorum. Sayın çelik, kendi hak ve hukukundan ziyade, öğretmenlerin ve öğrencilerin hukukunu düşünecek bir karaktere ve babacanlığa sahip biridir.
Ha şunu da belirteyim, cevaplar eyleme katılan öğretmenlerden gelmedi. öğretmenliğin ne demek olduğunu, “Bana bir kelime öğretenin kölesi olurum” diyen Hz. Ali’nin sözüyle bütünleştiren bir kısım muhafazakar düşünceli öğretmenlerden geldi.
Sevgili öğretmenlerim! Sevgili dostlarım! Bugün itibariyle Türkiye genelinde başörtüsü yüzünden öğretmenlik yapamayan kaç insanımız var bilmiyorum. Yalnız size sadece Urfa’dan bir rakam vereyim. 28 Şubat döneminde inandığı değerler yüzünden okulundan ve işinden uzaklaştırılan 400 hanım öğretmen var.
Eğer ek ders ücreti, ek ders için eylem yapanların istediği gibi olsa, her şey düzelecek mi? Sınıflarında çırılçıplak içki alemi yapan öğrencileri ben mi yetiştiriyorum, onlara ben mi ders veriyorum? Okullardan çıkar çıkmaz kızların ve erkeklerin karşılıklı sigara yakarak ve birbirlerine sarmaş dolaş okuldan evlerine gitmek yerine cafelere ben mi götürüyorum?
Haberlerde duyuyoruz; uyuşturucu kullanımı neredeyse ortaöğretimin birinci sınıflarına kadar inmiş. Aşk meşk yüzünden öğrenciler birbirlerini bıçaklayıp öldürüyor. Ek ders ücreti halledilince, bu cinayetler ve yaralamalar bitecek mi?
Keşke ek ders ücreti için verdiğimiz mücadeleyi, hiç suçları günahları olmadığı halde, öğrencileri için gece gündüz demeden çalışan ama sırf inandığı değerler yüzünden işinden olan öğretmen arkadaşlarımız için de verebilseydik.
Başörtüsü yüzünden işinden olduğunda karım şöyle demişti: “öğrencilere verdiğim ev ödevlerini teneffüste kontrol ediyordum. Sırf ders zamanlarını almayayım diye, yazılı kağıtlarını evimde gece yarılarına kadar okuyor ve geciktirmiyordum ki, derse ilgisiz ve zayıf öğrenciler varsa kendileriyle daha yakından ilgileneyim, ama inancım yüzünden başıma gelenlere bak.”
Son olarak diyeceğim şu ki; benim inanç sistemimde hareket eden her canlıya rızkı veren Allah’tır. Allah’ın takdir ettiği rızkı bir başka kulun kesintiye uğratması mümkün değildir. Hiç kimse, kendisine nasip edilen rızkını tamamlamadan bu dünyadan ayrılmayacaktır. Allah ek ders ücretlerinizi bol eylesin ve her şey gönlünüzce olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.