Kemal Belgin

Kemal Belgin

Benim de uğurum varmış!

Benim de uğurum varmış!

Gerek çocukluk yıllarımda, gerekse gençliğimde, hatta futbol oynarken ve gazeteciliğe başladıktan bu yana sporda, tabii ki ağırlıklı olarak futbolda uğur yapmanın herhangi bir faydası olacağına hiç inanmadım. Oysa çevremde birçok futbol meraklısı, şimdilerde totem adı verilen ne uğurlar denerler. Hâlâ da denemeye devam etmektedirler.
 
Peki, ben nereden geldim başlığa kadar yanaşan bu uğur meselesine... Maç öncesi Beşiktaş’ın dengeli bir oyun tutturmasından yanaydım. Çünkü rakip çabuk top çeviren, süratli ve çabuk idi… İki-üç pasta sahanın tamamını etkili biçimde geçerek pozisyonlara girebiliyordu. Bu nedenle de Beşiktaş’ın çok zamanında çok iyi sıkışarak bir takım savunması yapması gerekirdi. Buradan bakınca sahaya çıkan tertip doğru muydu Bence hayır... Çünkü yıllardır hemen hemen idman yapmadan oynamaya alışmış bir futbolcu bugünkü tempoyu kaldıramaz. Hem Oğuzhan, hem de Tolgay böyle bir maçta aynı onbirde olamazlar. Çünkü bunlar ağırlıklı olarak öne doğru etkili olmaya çalışan oyunculardır. Bu yüzden de Atiba gibi bir sigorta yalnızlığa mahkûm edilirse arka dörtlü sıkıntı çeker. Beck iyidir. Profesyoneldir. Ama onu sol bek oynatırsanız hem takıma zarar verirsiniz, hem de onu yemiş olursunuz. İşte bu yanlışlar içindeki Beşiktaş devreyi bir anda diyelim 3-0 gibi bir Şampiyonlar Ligi maçında kaldırılması güç bir yük altında bitirdi. Koca devrede neredeyse hiç pas arasına girilemedi. Önde birikilmekten korkuldu erken gelen golden sonra...
 
Neyse ikinci yarıya başladık. Adamlar yüzde yüz bir topu içeri atamadı, bir adet de kaleci Fabri uçarak kurtardı. Ve bendeniz belki de hayatında ilk defa kanal değiştirdi. Maça gidemedim, Çünkü biraz rahatsızdım. Neyse... Diriliş Ertuğrul’a ağırlık verdim... Çünkü maç tarihi bir farka gitme sinyali veriyordu. Benim büyük kızım da ki hasta bir Beşiktaşlıdır, maçtaydı. Onu düşündüm. Ne haldeydi acaba Neyse... Dizide bir ölü sahne varken döneyim dedim maça... Aaa baktım 3-1 olmuş... Aman Kemal dedim tekrar diziye dön... Acaba uğurlu mu gelmiştim... Yine bir ara ölü sahne gelince maça geçtim. Aaa baktım Quaresma penaltı atıyor. Bekledim, 3-2 oldu. Oğlum Kemal dön diziye, uğurlu geldi dedim... Ve yine bir ara maça geçtim, baktım 3-3 ve bitime altı-yedi dakika kalmış... Maçı bitireyim dedim, korkarak, yarı gözle bakarak...
 
Ne âlem değil mi Değerli okurlar bu maçın skoru bizim futbol tarihinin özel köşesine kaydedilecek niteliktedir. Bir Portekiz firmasına karşı, hem de Benfica gibi bir firmaya karşı, 3-0’dan dönmek büyük ve tarihi iştir. Tıpkı izlediğim Diriliş Ertuğrul dizisi gibi... Adriano’nun sol arkaya, yani asıl yerine, Gökhan İnler’in hem ikinci sigorta, hem de dengeli ve uzun top kullanıcının kadroya girmesi, Cenk’in Aboubakar’ın yanı sıra ikinci tehlike olarak rakibin dikkatini dağıtması bu dönüşün en önemli teknik olgularıdır. Bir önemli kazanç da Atınç’ın bir lig maçından sonra bir de Şampiyonlar Lig’inde sahne almasıdır.
 
Değerli okurlar; futbolda, hele hele böylesi önemli bir turnuvada maceraya girilemez. Yani Beck sol bek oynamaz... Yani orta alan sadece hücuma dönük eleman ağırlıklı kurulamaz. Ve en önemlisi sahadaki oyuncuların tamamı fiziksel olarak hem ikili mücadelelerde ayakta kalmalıdır, hem de ileri-geri direnç göstermelidir.
 
Şimdi sadece bir maç kaldı bu kupaya devam için... En azından ikinci kupa için vize cebe inmiştir.
 
Ey Beşiktaş; bana uğur yaptırdın ya...
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Kemal Belgin Arşivi