Takım oyunu ve yıldız...
Günümüz futbolunda bir numaralı aranan özellik takım oyunu yapısına uygun oyunculardır. Ve de tabii ki aynı kafadaki teknik adam. Yani eski yılların, “Ona top gelsin de gör” beklentisi bitmiş gibidir. Ya da bu takım oyunu felsefesi içinden zaman zaman çıkıp hünerlerini kenar yönetime rağmen sergileyebilen oyuncular görülmektedir.
Bu girişi neden mi yaptım Maça bakalım şimdi Zorya, özellikle ilk yarıda takım oyunu denilen yeni tutkunun Fenerbahçe ceza sahasına kadar en çarpıcı olanını uyguladı. Hem de üç kuruş maliyeti olan futbolcuları ile... Hem de iç savaşın yaşandığı ülkesinden kendi semtinden uzaklarda maç oynama mecburiyetinde kalmasına rağmen... Ama son olarak Fenerbahçe’nin en sağlam bloğu savunmasını geçemedi. Ya da oralarda yapılması gerekenleri beceremeyen oyuncuları yüzünden tabelaya yansıtamadı o futbolunu... Peki, Fenerbahçe ne yaptı bu süreçte
Açalım şimdi. Top yapma, al-veri becermesi pek olmayan orta alan kurgusu ile sadece seyircilik yaptı. Öndeki Volkan, Emenike, Sow üçlüsü içinden sadece yukarıdaki ilk paragrafta anlatmaya çalıştığım oyuncu tipi Volkan Şen parladı, patlattı atakları ama bitiren nerede kalmıştı Hasan Ali ve Şener inebildikleri kadar inmeye çalıştılar ama rakip iyi organize oluyordu savunmasına da geçerken... Devre golsüz ve sıkıntılı bitti...
Sonra baktık ki, saymadım ama epeyce oldu, altın makas Stoch oyuna girmiş. İlk devrenin yok adamı Emenike yoktu. Ve de 59. dakikada neredeyse kaleye 30 metre uzaklıktan Stoch öyle bir vurdu ki, kaleci uçtu, hatta topa da değdi ama gol olmuştu. İşte yine ilk paragrafa dönersek, takım oyunu içinde ferdi patlamalar, hele hele bizim takımlarımız için aranan kandır demiştim ya... Hemen bir örnek daha yeri gelmişken... Alex 19 golle gol kralı olmuş, takımı da şampiyon. Sözleşmesi de bitmişti ama kimse talip olmadı. Hem de daha 28 yaşında iken... Neden Çünkü Avrupa artık o tip oyunculardan elini çekti. Stoch ülkesinin milli takımında da oynamasına rağmen neden hâlâ buralarda Hem de ezeli yedek durumuna düşmesine rağmen... Ama bize uyar. Bir vurur takım kurtulur...
Bir on beş dakika Fenerbahçe top gezdirdi, pas yaptı ve yine aynı yere gelirsek, ferdi yetenekleri sayesinde pozisyonlara ulaştı. Ve de bir duran toptan ki, bizim takımlarımızın can simidi bunlar, Kjaer’in kafası ile maçı bitirip ki, bana göre çoktan çıkmıştı gruptan, şimdi daha bir garantiledi derim. Burada bir önemli vurgu daha yapmak isterim. Fenerbahçe takımı, gözlediğim kadarı ile Galatasaray maçı ile birlikte yeniden Azizsilin takımı olmuş. Yani her hakem kararına ağır tepki, her rakibe gider yapma gibi... Bu zarar getirir. Şimdiden söyleyeyim de...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.