Hamakatın en ileri derecesi, insanları ahmak yerine koymak!
Terör örgütünün çukur siyaseti iflas etti...Bunu dünya gördü ve kayda geçirdi. Türkiye toprakları üzerinde stalinist bir yönetim oluşturma ham-hayali, ülkemizin şehir ve kasabalarına kazılan çukurlara gömüldü.
Yalan üzerine kurulmuş siyasetin iflası bazılarına ekmek kapısı olabilir mi?
Evet ortada yıkılmış evler, harab olmuş şehirler var...
Filmi buradan başlatırsanız, saf zihinleri kandırabilirsiniz.
Yalandan ekmek yiyen, palavradan gıdalanan azımsanamayacak sayıda insan var bu dünyada. Bunların çoğu siyasi. Medyada yalanın her çeşidi para eder. En fazla para edeni de mazlumiyet kılıfına sarılmış olanı.
Bir tesadüf böyle bir kadın görünümlü yazarın (veya yazar görünümlü kadının) yazısıyla karşılaştım. (Sitenin adı tiyirmidort!) Yazının başlığı “Suriçi, Tahir Elçi ve bir yıllık abluka.”
Bu cümlenin derin bir hüznü beraberinde getirmesi kaçınılmaz. Ülkenin bir hukukçusu, bir entelektüeli, şehrinin tarihini, yani insanlık tarihini terörist saldırılardan koruma adına ortaya atıldı ve katledildi. Bu hangi vicdanı kanatmaz? Hangi kalbi olan insanın kalbini titretmez?
Bu soruların cevabı bu yazıda. Gerçeği 180 derece tersinden okumak buna denir!
Kalb de ne? Kan pompalayan bir organ! Vicdan? Cüzdanla kafiyelenen bir kelime!
Diyarbakır’ın tarih beşiği bölgesi Suriçi, terör örgütünün çukur siyasetinin en vahşî ve hunhar şekilde icra edildiği bölge. Evlerle birlikte Diyarbakır’ın tarihini okuduğumuz elim güzcamiler de ateşe verildi, tahrib edildi. (Burada “kim?” sorusu zaiddir!) Yüzlerce gencimiz, bir kısmı çocukluk çağında, bu çukurların arkasında mevzilendirildi.
Çukuru onlar mı kazdı?
Artık biliyoruz ki, belediyeler halka hizmete lâyık görmedikleri imkânlarını seferber ettiler ve bu çukurları kazarak terör örgütünün siyasetini uygulamasına hazır hale getirdiler. Çoluk çocuk zaten devşirilmişti, onlar da çukurların akrasına konuşlandırıldılar. Sadece çoluk çocuk değil elbette. Tecrübeli teröristler, keskin nişancılar, yabancı unsurlar da oradaydı. Amaç: Serhildan başlatarak Türkiye’ye diz çöktürmek!
Halk çukur terörüne destek vermedi! Proje çöp sepetine gitti!
Önce bu çukur siyasetine çerez yapılan çocuklar ve gençler için Allahın af ve mağfiretini dileyelim. Eğer bir şekilde terör örgütünün eline düşmemiş olsalardı, şimdi belki ülkemizin yüksek okullarında okuyor veya işyerlerinde çalışıyor olacaklardı.
Onlar için dilediğimiz mağfiretin yüz katı lâneti, onları çukur arkasına yığanlara yağdırmak zorundayız.
Şimdi çoğu kodeste olan ahlâksız takımına, kendi çocuklarını batıda paralı okullarda okutan, gariban halkın yavrularını cepheye süren HDP önde gelenlerine lânet etmeden Diyarbakır Suriçi halkkında yazabilen vicdan yoksunları da aynı lânetin katmerli muhatabıdır.
Onların yeri mahpushanedir demiyorum, onu hukuk bilir; onların yeri esfeli safilindir!
Esfeli safilin..aşağıların en aşağısı, çukurların en çukuru...
Bir an, tereddüt geçirdim. Masumiyet karinesi diye birşey var... Masumiyetin bunların lügatinde yeri olmamasına rağmen böyle düşündüm. Bu mazlumiyet tüccarı kadının foyasını bilgi çağında öğrenmek zor değil.
Birleşmiş Milletler Kalkınma fonundan Diyarbakır, Siirt ve Batman’a verilecek 37 milyonluk krediyi kapamayınca, Kürt olduğu için ayrımcılığa maruz bırakıldığı iddiasıyla ortalığı velveleye vermiş...BM soruşturmacı göndermiş; görülmüş ki, eski bir AK Partili bakan ve CHP’den mahut Sezgin Tanrıkulu gibi siyasiler dahil onu destekleyenler varmış...Tabii, Kürt ayrımcılığı iddiası iflas etmiş!
Böyle bir “kadın”dan her türlü ahlâksızlık beklenebilir! Bu tamam. Ya bu ahlâksıza zemin hazırlayan, onun yalanlarını yayan “tiyirmidort”e ne demeli?
Ahlâksızlığı yaymak onun beş katı ahlâksızlık etmektir!
Meselenin diğer tarafı: Hamakatın en ileri derecesi, insanları ahmak yerine koymaktır
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.