Bütün Bunları Niye Yazdık? 12
Evet, soru şuydu: “Bütün bunları niye yazdık?”
Üstelik çok tehlikeli konular olmasını bilmemize rağmen?
Semamızda bir “Yıldız” gibi parlayan bir kardeşimizin sırf bu konu yüzünden başına gelenleri görmemize rağmen?
Evet, bütün bunları niye yazdık?
Yazarlık böyle bir sorumluluktur işte. Bazen bu sorumluluk adına belanın ortasına atarsınız kendinizi.
Neden?
Kahraman desinler diye mi?
Ne münasebet!
Yazar sorumluluğundan!
Öğretme aşkından!
Bilmenin gerektirdiği bilmeyene bilgi verme görevinden!
Düşüncesini ifade etmek için kendisine dil, ses, kelam, kalem, beyan verilen bir insan olma onuruna şükür gereği ve hamdetme borcundan!
Hiç kimse, cahillik edip de, biyolojik bedeni akıl ve büluğ bakımından tam olduğu için şahitler huzurunda dini nikahını kıyarak veya kıydırarak 18 yaşından önce evlenen gençleri veya bunu hoş görerek izin veren ana babaları hakaret ederek aşağılamasın, alay edip kınamasın diye yazıyorum.
Bir insanın haksız yere hakaret edilip aşağılanması suçtur, ayıptır, günahtır, zulümdür. Bu konuda kimse kendinde böyle bir hak var olduğunu sanmasın istiyorum. Serbest olan bir şeyi siz beğenmeyip yapmayabilirsiniz. Olabilir. Ama yapanı ayıplayamazsınız. Böyle bir hakkınız yok sizin.
Ve nihayet, dinimizin bilinmesi için yazıyorum. Onun uyduruk batı kanunları yanında ne kadar zengin, özgürlükçü ve serbestlik yanlısı olduğu iyi anlaşılsın için yazıyorum.
Yazmalıyım, yoksa bu kör cehalet böyle gittikçe çağdaşlık, özgürlük, hak ve hukuk deyince İslam akla gelmez de tam tersi olan yasaklayıcı, kısıtlayıcı, özgürlüğü sınırlandırıcı beşeri hukuk, daha doğrusu Batıcı laik hukuk akla gelir. Bu ise hakikate haksızlık değil midir? Haksızlığa, zulme ve küfre karşı çıkmam gereği için yazıyorum.
Evet, aynen öyledir.
Biz bu yüzden iddia ediyoruz ki, eğer İslam bir bilinse, açık, net, doğru bir şekilde bir bilinirse, insanlar ondan başkalarına dönüp bakmazlar bile. Biz Allah Teâlâ’nın dininin güzelliğinden, faydasından, hayrından, bereketinden ve başarısından bu kadar eminiz!
Ne dersiniz, haksız mıyım?
Hiç şüphesiz bunun cevabı da “belirleyici” bir özelliğe sahiptir. İnsanın kimlik ve kişiliğini ifade eder. Bunun üstünde de düşünmek gerekir kanaatindeyim.
Benim kabul edemediğim şudur: Nikah olmadan 12-18 yaş arası veya sonrası cinsel ilişki yaşayanlar, yani zina edenler ayıplanmasın, aşağılanmasın, kötü söylenip kınanmasın, “bir ihtiyacın karşılanması” denilerek hoş görülsün, fakat aynı cinsel ihtiyacını nikah ve düğün ile sorumluluk alarak karşılayanlar kınansın, ayıplansın ve aşağılansın! Olacak iş midir bu iki yüzlülük?
Çifte standardın da ötesinde, doğruyu eğri, eğriyi doğru yapmak reva mıdır?
Asıl ayıp olan, kendi dinimizi, hukukumuzu, zihin ve şahsiyet dünyamızı bilmeden, kafirlerin değer yargılarıyla kendimizi aşağılamak ve inkar etmektir. İşte yabancılaşma, bozulma, yozlaşma, çürüme budur ve derhal tedbir alınmalıdır.
Nasıl mı?
Yazalım, ama gelecek yazıda inşallah.
(Devam edecek)