TERÖRE, HAİNE VE DÜŞMANA İNAT, MİLLİ BİRLİK
Eskiden devlet, Millete rağmen bildiğini okurdu.
Devlet, Necip Milletimizi yok sayardı.
Çünkü devletimizi başkaları yapılandırmıştı.
Devlet, bulduğu çözümlerle Milleti bir araya getirmek yerine daha çok parçalıyordu.
Adında “MİLLİ” olan tüm kurumları sıkıntılıydı.
Milli Eğitim, Milli Savunma, MİT vs.
Milletin evlatları mücadele ettiler.
Milletle barışık, milletin emrinde bir devlet kurmaya azmettiler.
Buna karşı düşmanlar birlik oldu. Çünkü artık Necip Türk Milleti ile oynayamayacaklardı. Solcu/Sağcı, Laik/Dindar, Alevi/Sünni, Türk/Kürt vs. deyip milleti yapay gündemlerle birbirine kırdıramayacaktı. Siyasi istikrarsızlıkla bankalarını hortumlayamayacaklardı.
Bitti mi?
Hayır!
Ayrıca, Devlet-i Aliye’nin mirasını fark ediyordu Medeniyet Coğrafyası. Trablus’lu Muhammed Bakü’lü Ali, Kahire’li Zeynep, Batum’lu Hasan, Bosna’lı Mehmed, Bişkek’li Cengiz, Almatı’lı Dinmuhammed, Kerkük’lü Erşad, Halep’li Ayşe… Onlar da Anadolu’da oluşan şuuru ve manevi havayı fark etmişlerdi. Yürekler bir atmaya başlıyordu.
Bir atan yürek çok tehlikeliydi Haçlı için, İngiliz, Amerikan, Alman, Fransız için..
Anadolu dağıtılmalıydı.
Önce değerlerine yabancılaştırmak için tüm kurumları ile yabancı ve değerler manzumesine düşman bir devlet yapısı tesis etmişlerdi.
Sonra, NATO’ya mahkûm etmişlerdi.
Sonra da tüm kurumlarını yurdumun ele geçirdiler. Bir yanda NATO, diğer yanda IMF.. Paramız Milli değil, silahımız yerli değil. Fabrikamız bizim değil..
Ancak yüreklerimizi işgal edemediler.
Sevdalarımızı, kinlerimizi yok edemediler.
Sürekli mücadele ediyorlardı Milletimizle.
Bazen solcuları desteklediler, bazen sağcıları.. Dinci envai çeşit guruplar, akımlar oluşturdular. Herkes artık mezhep imamları kadar âlim, Marks kadar bilge komünist, Stalin gibi icraatçıydı. Liboşlarımız mı? Onlar aynı zamanda batıcı, aynı zamanda çağdaş ve Atatürkçüydü.
Yıllarca Müslüman Milletim Demirel ve O’nu Nurlu yapanlarca aldatıldı.
Bir gün geldi..
Dikilen fidanlar, zifiri ormanın içinde büyüdü ve meyveye durdu.
Meyveler tohuma durdu.
İşte o zaman düşman çıldırdı. Durdurmalıydı, engel olmalıydı. Necip Milletimiz yeniden ayağa kalkamamalıydı.
Ama Hazar yükseliyordu artık. Nasıl buna engel olamıyorlarsa, İnşaallah milletimizin yükselmesine de engel olamayacaklar.
Bölücülük maya tutmadı. Kürt’ün imanı, Türk’ün feraset ve sabrı fırsat vermedi haine. Sonra Kürt kim, Türk kim? Düşman hepsine Türk deyip düşman değil mi? Müslüman deyip düşman değil mi?
Mezhepçilik tutmadı. Bağırdı ülkenin Cumhurbaşkanı “Ben ne Sünniyim ne de Şii, ben Müslümanım.” Millet 1500 yıldır bu toprakta omuz omuzaydı.
Sol, sağ da tutmadı.
FETÖ İhaneti en kötüsüydü. Münafık ve hain aldatmıştı halkımızı. Allah diyerek kandırmak çok kolay Müslümanları. Irak’ta El-kaide ve Haşti Şabi, Suriye’de DEAŞ.. Bunlar da Allah diyerek ümmeti vuruyor, dış güçlerin emrinde ümmeti parçalıyor ve öldürüyorlardı.
Bölücü terör ne yapmak istiyor?
Ey Milletim gaye iç karışıklık ve savaş.. Irak gibi, Suriye gibi…
Neden Beşiktaş, Bursa maçı? Hedef Bursa seyircisiydi.. Diyarbakır Bursa maçındaki provokasyonu büyütmek.. Tutmadı.
Şimdi neden Kayseri? Erciyes Dağı’nın dibindeki Türk Milliyetçisi olarak tanınan şehir. Unuttukları bir şey var. İman, İslam ve Vatan Sevgisi ile kuşatılmış bu Milliyetçi duruş, kandaşı, soydaşı ve dindaşı Kürt’e düşman olur mu?
Asla olmaz. Türk bir ırk değil ki!.. Türk sosyal bir milletin adıdır. Adriyatik’ten Çin Seddine, ezanlarla semaları çınlatan Sarı-Yeşil-Kırmızı-Mavi renkleri ile namus ve gelenekleri ile 1500 yıldır bu büyük coğrafyadayız.
Malazgirt’te Anadolu’yu yurt yapan o kutlu insanların dölleriyiz..
EY DÜŞMANIM YENEMEYECEKSİN BİZİ, GEVŞETEMEYECEKSİN. ŞAİRİN DEDİĞİ GİBİ;
“EY DÜŞMANIM, SEN BENİM İFADEM VE HIZIMSIN;
GÜNDÜZ GECEYE MUHTAÇ, BANA DA SEN LAZIMSIN!..”
Düşman vurdukça daha sıkı sarılacağız birbirimize. Göreceğiz düşmanı da, maşalarını da, ihaneti de..
“EN İYİ SAVUNMA TAARRUZDUR.”
Biz Fırat Kalkanı operasyonu ile artık ülke güvenliğimiz için Suriye’deyiz. Telafer’de, Kerkük’te Irak’tayız. Bakü’deyiz. Bosna’dayız.
Ey Milletim. FETÖ, Genel Kurmay’ın Milli ve gizli odalarına girdi, oradaki Türkiye’ye bağlı Irak’lıların adlarını aldı. İngiliz’e, Amerikan’a, Alman’a verdi. Orada onlarca insan bu yüzden şehit edildi. Urfa gibi bir ilimizde FETÖ’cü polisler taşıt tanıma sistemini bile imha ettiler. NATO üslerinde ülkemizi sattı FETÖ’cü generaller. Bunlar sözde Hoca denen bir namussuzun yetiştirdiği dindar adamlardı. Hain dindar ya da PKK gibi dinsiz. Gör bunları.
Ey Milletim. Düşmanın ihanettir. İşbirlikçi satılmış ve hainlerdir. Ne Türk, ne de Kürt..
S. Ahmed Arvasi diyor ki; “MARİFET; MİLLETİ ÇÖZEREK HALK YIĞINLARI MEYDANA GETİRMEK DEĞİL!.. HALKI YOĞURARAK GÜÇLÜ BİR MİLLET OLMADADIR.” Malum kendisi Türk İslam Ülküsü’nün yazarı. Nesep itibari ile Arap, sosyolojik manada Kürt. Dikkatinize.
Yine Türkçülüğün Esasları’nı yazan, Cumhurbaşkanımızın okuduğu şiirinden dolayı tutuklandığı Diyarbakır’lı Ziya Gökalp ne diyor; “Nerede bir Kürt aradıysam, Türk’ten gayri bir şey bulamadım. Türk’ü sevmeyen Kürt, Kürt değildir. Kürt’ü sevmeyen Türk, Türk değildir.”
Ey Milletim. Başın sağolsun. Babaannem “BÜYÜK BAŞIN BÜYÜK DERDİ OLUR.” Derdi. Sen büyüksün, başın büyük, hasılı derdin de büyük.. Anadolu dünyanın merkezi. Burayı yurt tutmanın, Müslüman olmanın bin yıldır İ’LAY-I KELİMETULLAH’ı dava yapmanın da bir bedeli var.
Helal olsun sana ey Büyük Milletim. İmanınla kıyamete kadar Varol..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.