Amacınız Nedir Arkadaşlar?
Hilal Tv. açıldığında ne kadar sevinmiştik! Bunu daha önce de yazmıştım. Onun basit bir grup, bir cemaat tv. olabileceğini hiç düşünmemiştik. Fakat şimdi kendisine yazık ediyor. Hızlıca kendini bitirmeye doğru gidiyor. Maalesef kaybeden hepimiz olacağız.
Açıkça söylüyorum, dostça söylüyorum, Mustafa İslamoğlu kendisine yakışanı değil, yakışmayanı yapıyor. Hem kendisi, hem ondan etkilenenler, yanlış yapıyorlar. Kendilerini engelliyor, hizmetlerini bitiriyorlar. Böylece çok hizmet edebilecekleri Müslümanları kendilerinden ve o hizmetlerden itiyor ve mahrum bırakıyorlar. İslam bundan fayda görmez, zarar eder. En azından “kardan zarar” eder.
Arkadaşlar, “indirilmiş din” adına “uydurulmuş din” diyorsunuz. Ve bunu uydurmaya başlama tarihini sahabeden başlatıyorsunuz. Farkındasınız değil mi? Niye incitiyorsunuz o nesli?
Biz sahabeyi kutsallaştıralım ve dokunulmazlık zırhına büründürelim demiyoruz. “La yuhti vela yüs’el” de saymıyoruz. Sadece dün selefimizin yaptığı gibi ifrat ve tefritten uzak bir sevgi ve saygı bekliyoruz. Onu “din uydurmakla” suçlamak ifrattır diyoruz. Yoksa herkesin yanlışı, günahı olabilir. Zaten hesabı Allah Teâlâ’ya kalmıştır.
Hadisleri, rivayetleri Kur’an’a arz edelim görüşü size ait değil ki! Zaten öteden beri hadis usulü kitaplarında yazar, sahih hadisi bilmenin bir usulü de Kur’an’a arz etmektir. Bunu İmam Hatip Liselerinde bile okuttuk yani.
Ama siz ne yapıyorsunuz?
Yeni bir şey söylüyormuş edasıyla hadisleri bitiriyorsunuz. Buhari ile dalga geçiyorsunuz.
Bu hadisleri kim Kur’an’a arz edecek de “işte bu sahihtir” diye doğru hüküm verecek? O zaman adam sayısınca ölçü olacak demektir. Birisinin olumlu bulduğunu öbürü reddedecek. Nerede kaldı hadis usulü ilmi?
İlim ve usul yoksa, al sana anarşi. Hoş geldin kaos, kargaşa ve karmaşa! Bunu mu istiyorsunuz?
Emevi dönemi sahabe ve tabiin devridir. Hilafetten saltanata geçiş dönemi. Elbette fecaat. Ama iktidarın icraatı başka, imamların görüşleri başka. Fakat siz Emevi bahanesiyle din uydurulması işinin başında mezhep imamlarını gösteriyorsunuz. Mezhepleri kabul etmiyor, yanınızda “paket program” diye küçümseniyor, sesinizi çıkartmıyorsunuz. Zaman zaman Ebu Hanife’ye hayranlık ve muhabbet arz etmenizi de zikredelim. Ama eleştirdiğiniz sözde “uydurma” hükümlerinden o da nasibini alıyor.
Amacınız nedir arkadaşlar?
Bu mübarek İslam dininin de diğer “semavî dinler” gibi “muharref” olduğunu mu ispatlamaya çalışıyorsunuz? Dünyaya, “boşuna İslam’a bakmayın, onun da işini bitirmişler, ilahi olmaktan çıkarmışlar, beşeri etmişler. Müslüman olmanıza gerek yok” mu demek istiyorsunuz?
Bu dinde yanlış fetvaların olması başka, dinin uydurulması başka. Sizin de görüşleriniz bazen çelişiyor. Size de “hanginizinki uydurma?” diye sorsalar ne dersiniz?
(Devam edecek)