Seçim
Türkiye'nin bu kadar ağır ve hayati meselesi varken, şimdi de bir seçim tartışmasına kilitlendik. Son yapılan seçimlerin üzerinden henüz 14 ay geçti. Ondan 5 ay önce yine bir seçim yapmıştık. Şu anda tek başına bir iktidar var. Ne oldu da seçim tartışmaları her şeyin önüne geçti?
ÜLKE YÖNETİLEMİYOR
Öncelikle şunu belirtelim, eğer bir ülkede sık seçime gidiliyorsa, seçimler bir türlü gündemden düşmüyorsa, ortada bir yönetim sorunu var demektir. Bu her zaman böyle olmuştur. Ne zaman ki ülke yönetilemez hale gelmiş veya ülkeyi yönetenler üzerlerine aldıkları sorumluluğun gereğini yerine getirmekte yetersiz kalmış ve tıkanmışlarsa, seçim gündeme girmiştir. Bugün seçim ihtimalini, bizzat ülkeyi idare edenler dillendirmeye başlamışlardır. Her ne kadar mecliste görüşülmekte olan Anayasa değişikliğinin akıbeti gerekçe gösteriliyor olsa da, asıl sebebin ülkenin gerçekten yönetilemez bir noktaya gelmesi olduğunu herkes görüyor. Karşı karşıya kaldığımız bütün sorunların sebebi bu hükümettir ve aynı zihniyetle devam edildikçe değişen bir şeyin olmayacağı muhakkaktır.
YENİLENME İHTİYACI
Ülkenin daha iyi idare edilmesi ve içine düştüğü büyük sıkıntıları aşabilmesi ve bir rahatlama sağlanması için, MHP ön almış ve harekete geçmiştir. Anayasa değişikliği teklifi bunun sonucunda gündeme gelmiş, şekillenmiş ve meclise sunulmuştur. Şimdiye kadar yapılan görüşmeler madde oylamalarındaki oranlar, sonuç alınmasının çok yüksek ihtimal olduğunu ortaya koyuyor. Değişikliğin mecliste kabulü ve sonrasında yapılacak referandum bir nefes alma ve yenilenme imkanı verecektir. Bu yenilenmeye bağlı olarak siyasette yeni gelişmeler yaşanması, daha geniş tabanlı, daha geniş kesimleri kucaklayan bir hükümet kurulması gibi bir imkan doğacaktır. Bu imkanın doğru kullanılması ülkeyi büyük ölçüde huzura kavuşturacaktır. AKP yıpranmış, yorulmuş, tıkanmış ve özellikle dışarıda etkinliğini yitirmiştir. Yeni bir açılım hem Türkiye'ye bakışı değiştirecek, hem muhataplarımızın daha çok ilgisini çekecektir. Yeni bir saygınlık ve etkinlik getirecektir. Aynı şekilde içeride bölünmüş, gerilmiş, kaygısı yükselmiş topluma da büyük bir rahatlama, yeniden kucaklaşma ve normalleşme getirecektir.
MHP TEK VE SON ADRES
Toplum kesimleri arasındaki beklentinin de çok yüksek oranda böyle olduğunu ve büyük bir beklenti oluştuğunu görüyoruz. Özellikle MHP'nin devreye girmesi ve dışarıdan da olsa ülkeyi yönetenlere yol göstermesi çok büyük bir ümit ve heyecan doğurmuştur. Her ne kadar CHP-HDP ortaklığı ve zihniyeti MHP'ye saldırıp, bir karartma ve karalama kampanyası yürütseler de, bunun toplumda ters teptiği kesindir. Bize gelen tepkilerden anladığımız kadarıyla, bu takınmışlık ve tükenmişlik karşısında AKP tabanının da, CHP seçmeninin de tek ümidi, MHP ve sayın Devlet Bahçeli'dir. AKP-CHP tahterevalli siyaseti artık herkesi bıktırmış ve hatta küstürmüştür. Böyle devam edilemeyeceğini herkes görüyor ve söylüyor. MHP bu kilitlenmeyi aşabilecek tek adres ve son adrestir.
MACUN TÜPTEN ÇIKTI
Anayasa değişikliğinin meclisten geçmemesi durumunda, büyük bir hayal kırıklığı yaşanacaktır. Bu hayal kırıklığı ile yola devam edilmesi mümkün değildir. Gerginlik daha da aratacağı gibi, Türkiye üzerindeki zaten dayanılmaz noktalara gelmiş baskılar çok daha ağırlaşacaktır. Buna bir de AKP'nin kendi içindeki açmazları ve özellikle FETÖ'nün siyasi ayağıyla birlikte yürümek mecburiyetinin getirdiği atmosferi ekleyin. Neresinden bakarsanız, bakın ülke bu tabloyu kaldıramaz ve seçimden başka çare kalmayacaktır. Kaldı ki, seçim lafının edilmesi, macunun tüpten çıkması gibidir. Bu lafı eden Cumhurbaşkanı olunca, macunun tüpten tamamen boşaldığını şimdiden söylemek gerekiyor.
SEÇİMDE NE OLUR?
Bugünkü şartlarda seçime gidilmesi durumunda nasıl bir sonuç çıkar? Meclis kürsüsünden Türklerin soykırım yaptığını söyleyip, terör örgütüne övgüler dizecek kadar ileri giden hainleri içinde barındıran HDP ile ortaklık kuran CHP'yi bu millet affetmeyecektir. Buna bir de ülkeyi bugünkü zor şartlarında daha ağır açmazlara sürüklemek ve siyaseti tamamen tıkamak vebali eklenecektir. HDP'nin barajı hiçbir şekilde aşamayacağı üzerinden AKP'nin en büyük faydayı sağlayacağını söyleyenleri hayretle izliyoruz. Ancak, bu muhteremler, 14 yıl tek başına iktidar olanların, bu milleti yeni bir İstikbal harbi vermek zorunda bıraktıklarını kendi ağızlarıyla itiraf ettiklerini unutuyorlar. Hiç kimse, "14 yıldır bu ülke iyi yönetiliyorsa, niye bir kurtuluş savaşı vermek zorunda kalıyoruz? Bu ülkenin hali ne böyle?" diye sormayacak mı zannediliyor? Kaldı ki, AKP'ye bugüne kadar hiç kimseye nasip olmayan krediler açılmıştır ve sonuç Sevr şartlarına dönmek olmuştur.
SÖYLEYECEK SÖZÜ OLAN TEK PARTİ
Alçak FETÖ darbesinden can yakan, azan ve ülkenin her yerine yayılan teröre, fiili durum garabetinden siyasi gerginliklere, ekonominin imdat sinyallerinden toplumsal huzursuzluğun acı sonuçlarına kadar, ülkenin ve milletin karşı karşıya kaldığı her sorunda ortaya çıkan, çözüm öneren, yol gösteren tek parti MHP olmuştur. Her söylediğinde haklı çıkmış, her tespitinde tam isabet sağlamıştır. Söyleyecek en çok sözü olan parti olmasına rağmen, "önce ülkem" demiş ve sorumluluk almıştır. Akıl, vicdan ve insaf sahibi olan herkes bunu görüyor, bunu söylüyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.