Kemal Belgin

Kemal Belgin

Ne demiştik ne oldu? ve Çakır faciası...

Ne demiştik ne oldu? ve Çakır faciası...


Galatasaray geçen hafta Konyaspor’u, açık ve net, Sabri’nin gayretleriyle yenerken, önündeki Karabükspor maçının büyük tehlike yüklü olduğunu dile getirmiştim. Hem yazımda, hem de ekrandan... Hatta ekrandaki bir yorumcu arkadaşım, “Konya atamadıysa Galatasaray’ın kabahati ne” diyecek olmuş, ben de yapmayın etmeyin, skor tabelasına esir kalmayın diye uyarmıştım. 
 
Evet, Karabükspor için sezon başında “İlk dörde giremezse yazık olur. Son yıllarda en sağlıklı kurulmuş Anadolu takım izlemini veriyor. Yeter ki, malzeme doğru kullanılsın” diye yazmış ve söylemiştim. Sakatlıklar ve cezalar yolu kesmiş gibi görünüyordu. Hele hele Galatasaray maçına çıkmadan önce üç as oyuncunun Afrika Kupası’na gidişi tuz biber ekmişti aksilikler üzerine...
 
Peki, diğer cephede durum neydi? Galatasaray, yukarıda da değindiğim gibi Konyaspor’u hiç etkili olamadan sadece Sabri’nin hamleleri ve golüyle geçebilmişti. Galatasaray’ın santrforu yoktu bir kere... Yani rakip savunmanın göbeğini sarsacak, yaptığı yer değiştirmelerle dengesini bozacak tip. Ya da geri çıkıp orta alanını hücuma sızdıracak duvar hareketleri yapacak oyuncu... Galatasaray’ın iki ön kenarı da yoktu. Bruma alır gider, geçebilirse geçen geçemezse Galatasaray’a kontra olur. Yasin, çıkana kadar attığı gol hariç hiç yok... Josue’ye değdiğinizde yıkılıyor. De Jong sahayı göremiyor sanki... Tek başına Selçuk hem kesecek, hem verecek... Savunma ne kadar ayakta kalabilirse o kadar Galatasaray kazanabilir.  Hele hele Muslera tek başına ne kadar direnebilirse... İşin en kötü tarafı da, böyle bir Galatasaray’ı kenarda oturan yetkililerden, sorumlulardan hiç biri fark edemez. Örnek mi? İlk maçta göz dolduran Rodriguez maça ancak 65. de girebiliyor. Eren’i alıp takıma şişirin  talimatı da enteresan...  Sanki öyle bir kafa hâkimiyeti var ön tarafta... Chedjou›a ya takanlar acaba şimdi ne düşünüyorlar? Öyle ya Seleznikov isimli bir oyuncu bütün kafa toplarını toplayıp takımını hücuma çağırdı. Latovleviçi isimli bir sol kanat arka adamı tek başına Galatasaray›ın sağ tarafını felç etti ve bir de gol attırdı. Tedbir mi? Konya›da Carol›un yıkılışı izleyenler buna mı çare bulacaklardı? 
 
Gelelim maçın en feci yanına... FİFA kokartlı ve Dünya Kupası üçüncülük, Şampiyonlar Ligi final maçı yönetmiş benim gururum Cüneyt Çakır, gol düdüğünü çalıp santrayıgösterdikten sonra, Karabüklülerin itirazı üzerine Yasin’in peşine düşmez mi sahada? Neden mi? Ona gidip soracaktır; “Yasin, topu elle, kolla mı aldın, yoksa omuz veya göğsünle mi? diye... Yuh olsun! Yani Cüneyt hocam şimdiden video hakem olmuştur. Ne yani Yasin evet kolumla aldım derse golü mü iptal edecekti? Herhalde... Tersini düşünelim. Golü iptal etmişsin, gidip Yasin’e sormuşsun, o da omuzumla aldım dedikten sonra golü mü vereceksin? Bu olay, Hüseyin Göçek’in yardımcısı ile birlikte verdikleri golü konuşup iptal etmelerinden sonraki ikinci büyük faciadır. Penaltı mı? Vallahi bu olaydan sonra ondan söz bile edilemez... Varsa vardır, yoksa yoktur. Ama bir koca Çakır kendini böyle rezil edemez...
 
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Kemal Belgin Arşivi