Anayasa değişikliği için yapılacak referandumla ilgili tartışmalar giderek ilginçleşiyor ve bir acayip hale bürünüyor! İktidar yanlılarından biri çıkıyor, “Referandumda ‘evet’ çıkmazsa iç savaşa hazır olun” diyor. Birileri de bu çağrı üzerine savcıları “göreve davet” ediyorlar. Savcılar da bu davete icabet edip soruşturma başlatıyorlar. Adam “yanlış anlaşıldığını” ifade ederek görevinden istifa ediyor.

 

Sonra bakıyoruz bir parti referandumda “evet” diyeceğini açıklıyor. İktidar yandaşları o partiden söz ederken, “Milletten yana tavır aldı” diye manşet atıyor. Yapılan kamuoyu yoklamaları gösteriyor ki “evet” diyecekler ile “hayır” diyecekler üç aşağı beş yukarı başa baş gibiler.

 

Hâl böyle olunca “hayır” diyecekler “millete karşı tavır” mı almış olacaklar?

 

Hiç böyle “saçmalık” olur mu? Ama oluyor işte. İpin ucu bir kez kaçmaya görsün. Ondan sonra milletin ağzı torba değil ki büzesin.

 

“Ağzı olan konuşuyor” ve ortaya böylesine “acayip bir hâl” çıkıyor işte. Sonra içlerinden biri mikrofonu alıyor eline ve “Son hüküm milli iradeye aittir” diyor. Bu söylem “özünde doğru bir söylem” ama pratikte pek işe yaramıyor olmalı. Zira iktidar sahiplerinin istedikleri sonuç çıkmadığı zaman

işi nasıl yokuşa sürdüklerini unutmuş değiliz.

 

“Millet böyle istedi, başımızın üstünde yeri var” diyen her ne hikmetse bir türlü ortaya çıkmıyor.

 

Bin bir türlü bahane ile ortaya çıkılıp “millet aldatıldı” deniliyor ve seçim sonuçları kendi istedikleri biçime girinceye kadar insanlar yeniden oy vermeye zorlanıyor.

 

Bir başkası ise referandumda “evet” oylarının çok çıkması halinde “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın siyaseti bırakarak artık köşesine çekilebileceğini” iddia ediyor.

 

Bu iddiaya bırakın inanmayı ciddiye almak bile aklımızın kenarından geçmiyor. İddia sahibinin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hiç tanıyamamış olduğunu düşünüyoruz.

 

Evet, referandum tarihine kadar bakalım bu kulaklar daha neler duyacak ve bu gözler daha neler görecek?

 

Şimdilik söylenen referandum sonucunun “kararsızların” tercihine bağlı olduğu! Bakalım “kararsızlar” ağırlıklarını kimden yana koyacak ve kimin yüzünü güldürecek.

 

Milli Görüş temsilcisi Saadet Partisi ise Genel Başkan Temel Karamollaoğlu aracılığı ile tartışmalara son noktaya koyuyor: “Evet” diyen “bölücü” olmadığı gibi “hayır” diyen de “vatan haini” değildir! Ne mutlu bu noktaya gelen ve gerçekleri söyleyebilenlere!