Avantaj ama...
BEŞİKTAŞ iki ayaklı eleme usulü bir kupa oyununun rakip sahada oynanan ilk maçından, kâğıt üzerinde ciddi bir avantajla çıktı. Yani, herkesin birleştiği avantaj rakip sahada atılan gol idi. Üstüne üstelik rakipten de daha fazlası yenmemişti. Yani siz rövanşta golsüz berabere kalsanız, UEFA Avrupa Ligi’nde son sekiz takımı arasına gereceksiniz. Bu arada bazı önemli firmalar elenmiş olarak karşınıza iç rahatlatacak bir kura çıkma şansınız da olacak.
İşin saha dışını böyle özetledikten sonra maça geçelim. Olympiakos oyuncu yapısı nedeniyle maç kendi sahasında olmasına rağmen sanki deplasmanda oynar kurgusu ile sahaya çıktı. Yani topluca topun arkasına geçip, topu Beşiktaş’a bırakarak bizimkilerin usta ayaklarına alanları dar etmeye çalıştılar. Onlar bunu yaparken biz Beşiktaş olarak alabildiğine açık, bloklarının arası boş kalmış, burada yine yük Atiba’nın omuzlarında idi, rakip oyuna çıkarken karşısına hem de rakip alanda beş-altı kişi ile pres yapmaya çalıştık. Bu ne demekti? Siz Yunan takımı oyuncuları, yapılarınıza tam uygun olarak çabuk paslarla ve koşularda bizim savunmanın önüne sık sık geliniz. Geldiler de... Yenen gole bakınız! Atamadıklarına, özellikle de Tosiç’in ve Marcelo’nun son hamleleriyle savuşturulanlara bakınız! Bizim Tolgay neden acaba sarı kart yedi de, hakem sayesinde kırmızıdan kurtuldu?
Evet, Beşiktaş’ın oynaması gereken modeli ev sahibi uygulamaya çalıştı. Allah’tan rakibin kalecisi bize bir ikramda bulundu da ve de Aboubakar öyle bir gol attı ki, bence haftanın golü olmalıdır. Gol sonrası rakibin paniklemesi sayesinde bir on dakika içinde boşalmış alanlara getirilen toplar gol olmayınca maç 1-1 bitti.
Şimdi asıl önemli yere geleceğim... Bu skorla Beşiktaş İstanbul’daki rövanşı golsüz berabere bitirse de turu geçecek... Ama benim tavsiyem, ola ki, Beşiktaş, Arena’yı doldurması çok kuvvetli olan 40 bin kişinin gazına gelip kendi yarı alanının boşaltmaması gerekir. Çünkü Olympiakos takımının tek özelliği kontradan çabuk ve tekli oynayabilen oyunculara sahip oluşudur. Bu takım kalabalık içinde iş yapamaz. Önümüzde çok çarpıcı bir de örnek durmaktadır. Bu Yunan takımı, bizim Osmanlıspor’la kendi sahasında berabere kalmıştı. Tamam, 70. dakika on kişi kalmıştı ama bizim temsilci kendi sahasında kalarak oynuyordu. Sonra ne oldu? Ankara’ya geldiler. Bizimkiler, “Hah şimdi kıstırdık” kabilinden hücuma düştüler. Ne oldu? Üç yedik ve elendik. Osmanlıspor’a atılan golleri hatırlayınız bakalım. Hem de o kaleciye ve o savunmaya...
Tamam, Beşiktaş rövanş için çok önemli bir sonuç elde etmiştir. Ama gaza gelip de İsrail takımına nasıl üç atmıştık, bunlara da atarız oltasına gelmemelidir. Çünkü bu bir eleme maçıdır. Lig olsa, keyif yap... Ama öyle değil... Kimsenin kimseye , “Ne korkak takım, oyuna doğru dürüst çıkmadan 0-0 kalıp tur atladı” diyecek hali olmamalıdır. Yoksa, “Ne cesur oynadık ama, 2-0 yenildik” denerek kuru sıkı sallamak kalır geriye... Ama biz ne diyoruz; “İşler iyi gidiyor... Galatasaray’dan sonra bir kere daha kazanalım şu kupayı...” Galatasaray çok agresif oynayarak kazanmıştı o kupayı... Peki, Beşiktaş öyle takım mı? Bilmem anlatabildim mi?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.