Cemal Nar

Cemal Nar

Mükafat Derdine Düşmemek

Mükafat Derdine Düşmemek

İslam’a davet bize dünyada şeref ve izzet verecektir. Devlet ve medeniyet verecektir. Yeri gelince huzur ve refah verecektir. Barış, emniyet ve asayiş verecektir. Mutluluk bunların tamamıdır.

Sadece bizlere mi?

Başka insanlara da, hatta canlı cansız evrendeki bütün varlıklara da huzur ve barış verecek, onları kirlenme ve kaostan, fitne fesat ve kargaşadan kurtaracaktır.

Bu kadar mı?

Asla!

Mükafatın büyüğü az sonra gelecek olan ahiret hayatındadır. Yakıtı taşlar ve insan gövdeleri olan ateşin azabından kurtulmak, zaten başlı başına büyük bir nimettir, mükafattır. Ama bunun daha ötesinde bir Cennet vardır. O cennetlerde yaşanan Allah Teâlâ’nın rızasındadır. Cemalullahı seyirdedir. Asıl o mükafat kalıcı ve çok büyüktür. Dünya hayatı¬nın her çeşit nimetleri, saltanatı, zevkleri ve her türlü lüks ve konforu, o büyük mükafat karşısında önemsiz ve küçük kalır. Genişliği gökler ve yer kadar olan cennetler. Gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve hiç bir insanın zihninde canlanamayan çok büyük nimetlerin bulunduğu cennetler. Nebiler, sıddıkler, şehidler ve salihlerle doyumsuz sohbetler. “Onlar ne iyi arkadaş¬lardır” dediklerimizle ebediyyen yan yana yaşamak mutluluğu. Bütün geçici dünya zevklerinin kat kat üstündedir.

Biz bunlara talip olmalıyız. Ama maalesef bizim imanda kemale eremeyişimiz, efdalül iman ve ihsandaki noksanlığımız, bizim saadetimize gölge düşürmektedir.bu da cahillik edip mükafatı dünyada beklememizdir. Kurulan İslam devletinde bir paye, bir makam ve iktidar kapıp, dünyada da nimetler içinde yaşamaya tamah etmemiz, şan ve şöhrete haris olmamızdır. Arkadaşlarımızla bu güzellikleri adalete uygun bölüşememizdir.

Adam, “ben bu dava için otuz yıl, kırk yıl çalıştım. Öyleyse ele geçen nimeti yemeye ben herkesten çok müstehakım” diyor. Mesela bir muhtar seçiminde, bir milletvekilliği seçiminde, bir bakan seçiminde ileri atılıyor ve davası adına çalışmalarını öne sürerek ganimet istiyor, parsadan hisse bekliyor.

İyi ama nereye gitti Allah için iş yapmak? Nereye gitti ihlas ve samimiyet? Nereye gitti kardeşini tercih ahlakı? Nereye gitti mükafatı Allah Teâlâ’dan beklemek?

Hayatta başıma gelen en büyük felaketler hep bu yüzdendir. Yan yana çalışan kardeşlerimizin arkamızdan iş çevirdiğine muttali olduğumuzda yaşadığımız hüzündür en büyük felaketimiz. Kardeşlerin, bir kemik için hırlaşan itlere benzemesi ne kadar acıdır! Ganimet bölüşürken hile olur mu? Ganimet asıl mükafat olarak düşünülebilir mi? Ne zavallı, ne pespaye bir düşünce ve davranış biçimidir?

Ama maalesef oluyor. Nedenini de yazmıştık az yukarıda. Öyleyse insanımızı nakıs bırakmadan çalışıp kemale erdirmeliyiz aynen nefsimiz gibi.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Cemal Nar Arşivi