Mezhepleri İnkar Hamakati
Son zamanlarda medyada mezheplerin aleyhine konuşanlar çoğaldı. Maalesef ummadığımız isimler de aralarına karıştı. Yazıklar olsun diyoruz.
Bir film dönüyor etrafta. Elimizde somut delil yok. Ama burnumuza kötü kokular geliyor. F. Gülen’in foyası kırk sene sonra meydana çıkmıştı.
Acaba ABD ve İngiltere İslam aleminden usandı da el çekti diyebilir miyiz? Yoksa yeni FETO’lara hazır mı olmalıyız?
Mezhep imamları hiçbir suretle bir din ve şer’iat koyucusu değildir. Bu zatlar, Hz. Peygamber tarafından tebliğ edilen İslam dininin, itikad ve fıkıh sahasında naslara aykırı olmayacak şekilde, fikirler ileri sürebilen ictihadlarda bulunabilen, müctehid bir kişi olarak kabul edilir.
Diyelim ki mezhepleri attık ve bu hocaların görüşlerini beğendik aldık.
Ne oldu şimdi?
Bu da bir mezhep olmadı mı?
Olduysa ne anladık?
Mezheplere karşı çıkmak nasıl bir ahmaklık imiş, inşallah anlaşılmıştır.
* * *
Mezhep, gidilen, tutulan yol manalarına gelir. Istılahta ise; bir müctehidin ictihad ve anlayışlarından meydana gelen itikadi ve ameli yol diye tarif edilir.
Başka bir ifade ile, bir müctehidin, İslam’ın itikadi, ameli konularını nassların ışığında muayyen ve hususi bir şekilde anlaması neticesinde ortaya koyduğu görüş, fikir ve ictihadlarının bütününe mezhep denir.
Bir müctehidin itikad ile ilgili görüş fikir ve ictihadları, onun itikadi mezhebini; ameli konularla ilgili görüş fikir ve ictihadları ise onun fıkhi mezhebini meydana getirir.
Mezhep imamları hiçbir suretle bir din ve şer’iat koyucusu değildir. Bu zatlar, Hz. Peygamber tarafından tebliğ edilen İslam dininin, itikad ve fıkıh sahasında naslara aykırı olmayacak şekilde, fikirler ileri sürebilen ictihadlarda bulunabilen, müctehid bir kişi olarak kabul edilir.
İctihad mertebesine ulaşmış alimler, İslam dininin itikat ve fıkıh sahasında bazı meselelerin delilini bulmak, delillerden hükümler çıkarmak, meseleleri anlayıp tefsir etmekte birbirinden farklı görüş ve fikirler ortaya koymuşlar, farklı ictihadlarda bulunmuşlardır. Biraz önce de ifade ettiğimiz gibi bir müctehidin diğer müctehidlerden farklı görüş, fikir ve ictihadlarının tamamı, bir mezhebi meydana getirir. Kendisine has görüşü bulunan müctehide, başkaları ittiba ettikleri için “İmam” unvanı verilmiştir. İşte bu müctehid, mezhep kurucusu ve sahibi olarak kabul edilir.
İtikatta İslam mezhepleri, Sünni-Gayri Sünni (Ehli Sünnet ve’l-Cemaat, Ehli Bid’at ve’d Dalalet) olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Ehl-i sünnetin amelde, yani uygulamada, muamelelerde fıkıh mezheplerinin bugün yaşayanları, yani bugün müntesiplerinin bulundukları dörttür: Hanefi, Şafii, Maliki, Hanbeli mezhepleri.
* * *
İslam tarihinde ortaya çıkan fıkıh mezheplerinin bir kısmının şimdi müntesipleri kalmamıştır. Müntesibi bulunan mezheplere “Yaşayan Mezhepler” dendiği gibi, müntesibi bulunmayan mezheplere ise “Yaşamayan Mezhepler” denmiştir. Bunlar bizim zenginliğimizdir.
Neticede bugün itikadda Maturudiyye, Eş’ariyye ve Selefiyye mezheplerine mensup olan Müslümanlar, amelde Hanefi, Şafii, Maliki ve Hanbeli mezheplerinden birine mensup olarak yaşamaktadırlar.
İslam coğrafyasında bir de şia mezhebi vardır. Bu “bid’ad” mezheplerden birisidir ve ehli sünnete göre hatalıdır, bozuktur, tehlikelidir. İtikadda mezhebi Şia olanlar amelde genellikle İmamiyye veya Zeydiyye mezheplerinden birine mensup olarak yaşamaktadırlar.
* * *
Bütün mezhepleri yok edip tek bir mezhepte birleşmek, ilk bakışta insana güzel geliyor. Ama bu güzellik biraz düşünüldüğünde korkunç bir vaziyete dönüşür. Çünkü insanın aklını ve özgür iradesini elinden almak gibi bir şeydir bu. O yüzden ne mezhepleri yok edebiliriz, ne de içtihat kapısını kapatabiliriz.
Yeni bir mezhebin ortaya çıkarılması için önce yeni bir müçtehidin olması gerekir. Eğer gerçekten bir müçtehit ortaya çıkarsa, uyarız uymayız, ama saygı ve sevgiyle karşılarız. Ama müçtehid olmadığı halde öyle geçinen şarlatanlara da “haddinizi bilin” der, uyarırız.
Ya şu bütün mezhepleri “paket programlar” diyerek aşağılayan ve bizi kendi “mezhebine” davet eden şarlatanlara ne demeli?