Kahrolmamak Mümkün Mü?
Ülkemizdeki her darbenin arkasında NATO olduğunu söylüyor uzmanlar. Son darbeden sonra FETÖ üyesi subayları istedik, vermediler. Lojmanlarında misafir ettiler. Sonra da Batı ülkelerine göndererek sığınma hakkı verdiler.
Terör bahanesi ile İslam ülkelerini işgal eden, yakıp yıkan da onlar. Düşman bayrağını kızıldan yeşile çevirmişler. Açıkça söylüyorlar, artık varlık sebepleri İslam. Bütün bağımsızlık talepleri “terör” diye yaftalanarak vurulacak.
Buna seyirci kalamayız. Ordumuzu buna alet ettiremeyiz. Hakimiyet milli iradenin ise millet böyle istiyor.
Nato ile ordumuz derhal ayrılmalı. Haçlı ordusunda işimiz ne? Gerekirse ittifak yapmak başka, iç içe geçmek, aynileşmek başkadır.
Bu gün Amerika, İngiltere, İsrail ve onların dümen suyunda giden Fransa, Almanya, Kanada, hatta Rusya gibi bazı Hıristiyan ülkeler, Müslümanların ülkelerine saldırıyorlar. Memleketlerini işgal ediyor, mallarını yağmalıyor, izzetli insanlarını ya katlediyor, ya da zelil ediyorlar. Yani bölünmüş, parçalanmış, birbirine düşman edilerek terörize edilmiş, aç sefil bırakılmış, zindanlara atılmış bir ümmet.
Zindanlarda yaşanılanlar ise ölümden beter. Dünyaya medeniyet ve demokrasi götürme iddiasında olanların emrindeki hayvanlar, genç kızların, taze gelinlerin, hatta yaşlı kadınların iffetlerine saldırıyor, ırzlarına geçiyor, namuslarını kirletiyorlar.
İzmir’de yapılan bir toplantıda Iraklı kadının birisi şöyle anlatmıştı:
“Aynı odada bana ve kocama tecavüz ettiler. Daha sonra bizi bıraktılar. Ama biz evde birbirimize bakamıyor, birbirimizle utancımızdan konuşamıyoruz.”
Amerikalı kafirler oraya demokrasi ve insan hakları götürmek için gitmişlerdi sözde hatırlıyorsunuz. Fakat Irak’ın işini bitirip gitmişlerdi. Şimdi İŞİD/DEAŞ bahanesi ile geri geliyor. Diyorlar ki “zaten DEAŞ/İŞİD’i onlar kurdu ve sahaya getirdi”. Yanı başımızda Suriye cayır cayır yanıyor.
Ah ümmetim ah, sen daha “yok barış süreci, yok başkanlık sistemi iyi midir kötü müdür?” diye tartışıyorsun. Dayanılmaz musibetler aklını başından mı aldı senin? Hala senin ırzına geçen düşmanlarından medet mi umuyorsun? Çıldırdın mı ey bahtı kara ümmetim?
Ne zaman Batıyı terk ederek kendi medeniyetine döneceksin? Ne zaman gurbetten sılaya karar vereceksin?
Ne olursun, yeter artık çektiğin, Allah sözüne bir değer ver, Kur'an'a bir bak da, "dost" kim "düşman" kim bir öğren...
Elde bu kadar bilgi, bedende bu kadar imkan, tarihte bu kadar tecrübe, fakat ümmet coğrafyası vatan değil sanki bir kabristan...
Kahrolmamak mümkün değil…
“Meta nasrullah?!”