Orası yabancı istihbaratçıların cirit attığı yer değil miydi?
Eren’in odasına bakıyorum. Bayrak örtülü yatağına, kitaplarına disketlerine. Hatta perdenin altından görünen Diyarbakır manzarasına gözüm takıldı, onu büyüten anneanne, yengeler, teyzeler, mühendis anne. Diyor ki:
“Benim babam Diyarbakırlı, ben doğma büyüme Diyarbakırlıyım, bunlar beni temsil etmiyorlar, beni bu vatan büyüttü, okuttu.”
Vicdanlı bir insanın, salih bir kulun edeceği türden sözler. Biz, böyle onbeş günde bir, ayda bir gözyaşı nöbetlerine mi tutulacağız?
öteki cenazeler, babasının ardından büyük acısını sözlere sığdıramayan küçük Merve, Melek, Merve’nin babası, Rıdvan’ın, Ferhat’ın yürek yakan cenazeleri...
***
Bunlar neyin cevabıydı? Operasyonun cevabı mı?Dün Bingöl’ün Genç ilçesi halkının yaptığı teröre lânet mitinginde olduğu gibi, bölge halkını kaybetmekte oluşun doğurduğu iğrenç bir “ders olsun” vicdansızlığı mı?Bir de Nihat Genç’in tâbiriyle “psikopatça” yaklaşımlar var. Bunların en son örneğini bu hadisede gördük.
“Kınıyoruz ama gerçek sebepler ortaya çıksın...” Hiç gülmeyen, bir kin maskesi takılmış gibi donuk yüzlerle yapılan kılçık atma bu. At çamuru belki izi kalır.
***
Yıllardır yazıyorum, Diyarbakır halkı bu nümayişlerde gördüklerimizden ibaret değil, dağa çıkan koltuk sevdalılarından ibaret değil. Diyarbakır çok büyük şairler, fikir adamları yetiştirmiş bir şehirdir. CahitSıtkı, Süleyman Nazif ve Ziya Gökalp’ı söyliyelim, yeter. İngiliz emperyalizminin ifsat ettiği bazı aşiret reisleriyle onlara tâbi olmaktan başka çareleri olmayan aldatılmış kişilerin marifeti... Şimdi İngiltere perde arkasına saklandı, ortada ABD ve İsrail var. MOSSAD ve CIA ajanlarının o bölgede cirit attığını söyleyen siz değil misiniz? Patlayıcı maddelerin Saddam’ın kayıp silâhlarından olduğunu siz kabul etmediniz mi?
***
Ne kadar gariptir ki bu oyunun bozulabileceğini, hem de bozulduğunu devlet görmüyor. Toprak reformu sayılabilecek, devletin arazilerinin ağalardan alınıp köylüye kiralanabileceğine dair, daha bir ay önce Diyarbakır idare Mahkemesi’nden karar çıktı. Bismil ve Aslanoğlu köylüleri bundan yararlanacak. Adlarını Cumhuriyet köyü olarak değiştiren Aslanoğlu köylüleri millî bayramlarda evlerinin üstüne bayrağımızı asıyorlar. Devlet bu mücadeleyi neden sadece İ.P’e bırakıyor.
Evet, bu işin sonu geldi. Bu işin sonu, afla mafla değil, bölge halkının anti-emperyalist uyanışıyla olacak. İşin kökünde bu var.