“Hesaplaşmadan Olmaz”
Bu bizim yeni çıkan 36. Kitabımızın adıdır. Özgü Yayılarından, orta boy, 172 sayfa. Kitap “Manzaramız”ı anlatmakla başlıyor. İçinde yaşadığımız laik, Batıcı, halka rağmen halkçı geçinen zalim sistem üstüne tespitlerle başlıyor kitap. “Karşı Taraf” diyerek bu sistemin hakiki ve mecazi sahiplerini anlatıyor. Arkasından “Bu Sistemle Hesaplaşma”mız anlatılıyor. Karar, “Bu Sistem Değişmeli”. Biz Müslümanız. Allah Teala’nın iradesine teslim olmuşuz. Neden bizim sistemimimiz de bu iradeye teslim olmasın? Bizim kafirlerle bu bakımdan ne işimiz olabilir?
Kitabın sayfalarında ilginç bir yolculuğa çıkarız. Yolumuz sarp, yüksek sıradağlara düşmüştür. Mevsim yaman bir kıştır. Amansız tipi ve boralarda savrulan karlarda buz keserken göz gözü görmez. Ama bu yolun sonunda yem yeşil vadilerde bahar çiçeklerini derlemek vardır.
Evet, Müslümanlar son birkaç asırdır siyaseten mağlubiyet ve dağılma sürecinden geçmiştir. Kışın amansız soğuğunda, karında, buzunda donmuş, tipi, bora, fırtına ve kasırgasında savrulmuştur. Zor zamanları yaşamışlardır gerçekten. Zor zamanların zorlu işleri altında ezilseler de bitmeden, tükenmeden, yok olmadan çok şükür İslam davasını hiç bırakmamış, hayatları gibi davaları için de çalışmışlardır. Kışta geldiklerinin farkındadırlar ve baharı beklemektedirler. Dudaklarında ayetler bir dua gibi okunmaktadır.
Şimdi bizim yaşadığımız mevsim ise çok şükür bir bahardır. Zorla, cebir ve şiddetle sokulduğumuz Batı Medeniyetinin en temel düşüncesi olan materyalizm ve pozitivizm bitmiştir. Allah Teâlâ’yı inkar eden mutlak küfrün beli kırılmış, inkar fikrî gücünü bütün bütün kaybetmiştir. Bu fırtına dinince İslam’ın evlatları amansız kasırgalarda dağıldıkları gibi, yeni bir İslam devlet ve medeniyetinin şafağında yeniden toplanmakta, toparlanmaktadırlar. Memlekette örtülü irtidat gücünü kaybetmiştir. Mutlak inkar bitmiş. Geride “laiklik” adı altında kötü kokulu pis bir tortu kalmıştır. Onun sahipleri de yaşamak ve konumunu korumak için Müslümanlara “takiyye” yapmak zorunda kalmışlardır. Giderek kelaynak kuşları gibi türleri bitecek ve tarihi müzedeki yerlerini alacaklardır. İslam bütün kurum ve kanunlarıyla kendi ülkesine yeniden hakim olacaktır. Bizizm davamız ise onu yeryüzüne hakim kılmaktır.
Evet, selefimiz gibi bizler de kardelenleri çok sevmiştik. Şimdi ise yemyeşil çimenleri, açan çiçekleri, çağla dolu yemyeşil dalları gördük çok şükür. Allah’ım toludan, tufandan, afetten esirgesin bu çiçek ve meyve dolu taze dalları. Baharımızı yaza eriştirsin.
Bu kitapta kışta çıktığınız yaman bir yolculuktan baharda sılaya dönüşü yaşayacaksınız. Yer yer üzülecek, zaman zaman coşacak, şükürle haykıracaksınız. Duygu dolu düşüncelere dalıp gittiğiniz de olacak ihtimal. Siz değerli okuyucularıma da, emeği geçen herkese de teşekkürlerimi sunarım.
Allah’ım! Bizi hidayetinle dinimizde sabitkadem eyleyerek müstakim yürüt ve insan ile İslam’ın buluşmasına hizmet ettir. Bizi bu aziz davada kullanarak ömrümüzü değerli ve bereketli kıl. Her dem sana muhtacız, bizi terketme! Bizi bize bile bırakma Allah’ım!
Bu eserime anlam katan siz değerli okuyucularıma ve emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunarım.