Tokadı şikeye bağlayan akıl!
DEĞERLİ okurlar; geçen salı sporumuz adına, ülkemizdeki üst düzey yönetim biçimi adına, toplumun sağlıklı ilişkileri adına belki de bugüne kadar spor sahalarımızda yaşanmamış bir olaya tanık olduk, ne yazık ki... Ben Caferağa Salonu’nda değildim ama doğma büyüme oralı olduğumdan o maçın oynandığı anda o salonda benim çok dostum vardı. Yani Fenerbahçe başkanı, ne yazık ki öyle, Aziz Yıldırım’ın, rakip takımın başkanı, kendisinin de bir zamanlar yönetimde kader birliği yaptığı Işık Eyigüngör’ü tokatlaması veya ona yumruk atmasını yaşadık. Bence bu tavır bana çok garip gelmedi. Bir kere bunun altını çizeyim. Çünkü Aziz Bey’i, yöneticiliğinin ikinci yılından bu yana yaşadıklarımla çok iyi tanıdın. 364 gün en cana yakın arkadaşı olan birini 365. gün selam vermeden sollar. Dün yönetiminde yer alan ne insanlara neler yapmıştır. Hatta öylesine ki Trabzonspor’la berabere kalınıp da şampiyonluğu Bursaspor’a kaptırıldığı maçın sonrasında, soyunma odası koridorlarında Mahmut Uslu’ya hangi tür seslenişi hâlâ kulaklardadır. Ama bütün bunlara muhatap olanlardan bazıları, nedense bir-iki yıl sonra yeniden teslim olurlar. Olur ya, belki de hiç kimsenin bilmediği ilişkileri vardır. İşte Işık Bey, muhalefete düştükten sonra bir daha geri dönmeyip dik duranlardandır.
Şimdi gelelim işin en trajikomik yerine... Basketbol Federasyonu çok kızıp (!) altı ay hak mahrumiyeti vermiş. Ufff, amma canı yanmıştır Aziz Bey’in... Bunu da geçelim. Asıl yere gelelim... Olaydan sonra Aziz Bey, salon dâhilinde bir yerde özetle şöyle savunuyordu kendini; “Adamlar benim oyuncularımı ayartıyor. Ben 300 bin lira verirken onlar 600 bin lire verip oyuncumu alıyorlar... Bu nedir? Ayrıca buraya bir Beşiktaşlı taraftar grubunu getirip tribünlerde üstünlük sağlayıp takımımızı olumsuz etkiliyorlar. Bu şike değil de nedir...” Bakınız “Yeniden gelip bir kere daha aynı hareketi çekerim” lafının üzerinde de fazla durmadım. Çünkü benim için vak-ı adiye olur o... Ama şu şike iddiasına bakınız Allah aşkına! Oysa biz şikeyi 3 Temmuz evraklarında ilk defa yazılı, ses kayıtlı olarak gördük. Efendim illegal dinlenmişler. Tamam, o sesler, o konuşmalar, tarlalar, ekinler, köylüler lafları kimlere ait idi? İbrahim Akın, federasyondan neden üç yıl ceza aldı, sonra tahkim ikiye indirdi acaba? İbrahim adam mı vurmuştu, birini mi dolandırmıştı, vergi mi kaçırmıştı? Neydi ki sucu acaba? Yönetim kurulundan Şekip Bey, İlhan Bey, profesyoneller Cemil Bey, Abdullah Bey neden en azı bir yıldan başlamak üzere hak mahrumiyetleri almışlardı? Yoksa onlar da mı, birini dolandırmış, vergi kaçırmış, adam mı yaralamışlardı? Bunların bazıları ile yapılan konuşmalarda, hele hele en sonundakinde Aziz Bey’in Şekip Bey’e ısrarla, “Bak Şekip rahat uyuyayım mı?” biçimde iki defa ısrarla, Emenike’nin yabancılar şubesinde sorguya alınma gerekçesini sorması nedir?
Demek ki şike, başka takımın taraftarını kendi maçına getirmek ve de rakipten oyuncu transfer etmekle oluyormuş. Eh, ben bir yaşıma daha girdim... Teşekkürler Aziz Bey!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.