Adamlar “işin kolayını” bulmuşlar.

Önce Türkiye’ye inat yapacakları ne varsa hepsini yapıyor sonra da “yandaş medyanın ağzına” bir parmak bal çalıyorlar. Ve “Türkiye olmadan olmaz” diyorlar. Yandaş medyamızda “zevkten dört köşe” oluyor.

Ağızlarına çalınan “bu bir parmak balı” hemen manşetlere taşıyorlar. “Amerika, Türkiye olmadan olmaz dedi” diye sevinçten deliye dönüyorlar.

 

Oysa adamların niyeti çok farklı!

Türkiye’yi dışlamaktan, Türkiye’yi oyunun dışına itmekten ve sadece kendi dediklerini yerine getirecek “çapulcularla” iş tutmaktan başka hedefleri yok.

Nitekim öyle de yapıyorlar.

 

Ama bu arada Türkiye’yi hepten karşılarına almamak için de “ağza bir parmak bal sürme” politikasını hiç ihmal etmiyorlar. Türk heyeti ABD’de Trump ile görüşürken, Trump’ın adamları terör örgütü yöneticileri ile görüşmüyorlar mıydı?

Evet, pazarlık alabildiğine devam ediyordu. Türkiye’nin endişeleri, “Verdiğimiz silahlar size karşı kullanılmayacak” garantisi(!) verilerek giderilmeye çalışılıyordu. Bu şartlarda Türk yöneticilere de “Obama döneminde Amerikan yönetiminin verdiği sözleri tutulmuyordu, umulur ki Trump döneminde tutulur” demekten başka bir şey kalmıyor.

Yani bir bakıma “züğürt tesellisi” ile yetinmek mecburiyeti ortaya çıkıyor.

 

Bilindiği gibi ABD’nin DEAŞ ile mücadele temsilcisi McGurk adeta bir “YPG mensubu” gibi çalışıyor.

Bu haliyle de Türkiye’nin tepkisini çekiyor ve “teröre destek” vermekle suçlanıyor. Ama adam o kadar pişkin ki, “teröre destek” vermediğini söyleyemediği için “bin bir türlü bahane” üretiyor.

Mesela Türkiye’nin “en çok ziyaret ettiği” ülkelerden birisi olduğunu söylüyor. “Türkiye olmadan DEAŞ’ı yenemeyiz” diyor. Türklerle her gün birlikte çalıştıklarını ileri sürüyor.

Her koalisyon ortağı ile olduğu gibi Türkiye ile de bir takım sorunlar yaşandığını ama bunların aşılabileceğini ifade ediyor.

Yani “bir sürü yalanı” peş peşe diziyor.

 

“Türkiye olmadan DEAŞ’ı yenemeyiz” yalanına içimizdeki bazı saflar dışında inanan var mı?

Bu söz doğruysa ve Türkiye sürekli “oyun dışına” itildiğine göre “DEAŞ asla yenilemeyecek” demek değil midir?