Halimize bir bakınız!
Dünkü yazımda Batı ile aramızdaki ve aleyhimize olan farklılıklardan söz etmiştim. Milli Takım bünyesindeki gelişmelerin “Kestim attım” duruşu eksikliğinden kaynaklandığını dile getirmiştim. Fransa Milli Takımı’ndan örnek de vermiştim. Hani şu Benzema ve Valbuena çekişmesini hatırlatarak.
Bari bugün de devam edeyim... Bir şeyler eksik kalmasın... Yayıncı kuruluş, yani beIN son günlerde gece vakti kimleri ekrana getiriyor. Hem de kanlı-canlı... Yani laf edildi mi, geri almak şansınız yok. Kimleri mi? Menajerleri... Yani futbolda oyuncu alış verişiyle geçinenleri... Yahu transfer ayına girdik diye böyle bir yayıncılık olur mu? Yayına katılan adamın işi oyuncu satmak veya aldırmak... O halde ne mi? Siz de yayıncı olarak aracılık ediyorsunuz sayılır. O programları izleyen kulüpler, hele hele bunlar Türk kulüpleri olursa, kimi ararlar, kime sorarlar alacakları oyuncuları? Bildiğim kadarı ile bu kuruluşun CEO’su Fransız’mış. Tabii ki has olanından değil... Şimdi bu menajerlerden birinin bir futbolcusu bir kulübe iyi bir paraya giderse, siz kaşınmaz mısınız?
Devam edelim mi? Hürriyet’te Rüştü Rençber Terim hocaya acayip saldırdı. Gazetede yorum yazıyor, görüşü öyle diyebilirsiniz. Ama zamanında sen bittiğinde seni Milli Takım’a alınca iyi miydi? Canım zaman geçti derseniz olmaz işte... Hani insanın aklına başka başka şeyler de gelmiyor değil... Örnek mi? Yarın yeni bir Milli Takım teknik heyeti oluşursa, içinde Rüştü de neden olmasın? Hakkı mıdır? Elbette. Ama böyle yaparak yol açmak olmaz. İşte spor basınının içine gerek ekranlarda yorumcu, gerekse gazetelerde yazar olarak alınmışlar hesap yapıyor olmalılar. Eh, bundan da daha iyi bir zemin olur mu? Asıl şaştığım nedir biliyor musunuz? Zaman zaman gazetede yazıp, zaman zaman ekranda çıkıp, sonra da zaman zaman teknik adamlık yapıp, dünyanın hiç bir ülkesinde görülmemiş bir üçgen sunulmasıdır? Benzeri üçgenlerin kurulduğu bir ülke gösterin de, biz de eksik bilgilerimizi tamamlayalım.
Az bir paragraf daha... Dr. Ahmet Çakar... Yani Hipokrat yeminli doktor... Zaten başka türlü de olunmuyor... Ayrıca FİFA kokardı ile Dünya Gençler Şampiyonası finalini yönetmiş hakem... Allah aşkına yazdıkları, ekrandaki maskaralıkları yakışıyor mu? Ahmet kardeş; ben senden ne bekliyorum, hem de altı seneden beri, biliyor musun? Hani sana mühürlü, imzalı bir devlet belgesi vermiştim, ekranda yayınlayacağına söz verdiğin... Ne oldu sahi? Kayıp mı ettin acaba? Yoksa birileri mi” Aman yapma” deyip seni vazgeçirtti? Hayır, kaybettiysen bende aslı duruyor, bir kere vereyim istersen...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.