“TSK’ da iki Mustafa!..”
Görev yaptığım Tugayda iki Mustafa vardı. İdeal fiziki özellikleri olan, iki piyade yüzbaşısı idiler. “Mustafa” ve “Öteki Mustafa.”
“Mustafa” ABD’de, kursa devam ediyordu. Çalışkan disiplinli, samimi davranışlı, özüne sözüne güvenilir bir subaydı. İngilizcesi olan, kendini geliştiren ve istikbal vaad eden bir subaydı. Evli iki çocuk babasıydı. Eşi, gazetecilik yüksek okulu mezunu bir hanımefendi idi. Kayınpederi emekli din görevlisi idi. Eşi başını, bone türü bir ‘türban’ ile örterdi.
“Öteki Mustafa” da seçkin bir subaydı. Kayınpederi emekli Albaydı. Eşi bir bankada yönetici olarak görev yapıyordu.
Her ikisi de yurtdışı görev için yabancı dil sınıflandırma sınavına girmek amacıyla müracaat etmişlerdi. Nitelik belgeleri ‘müspet’ kanaatli olarak tarafımdan hazırlanmıştı.
“Öteki Mustafa” biraz geç kalmıştı. Müracaat için son gün olan pazartesiden önceki son cuma günü öğleden sonra, belgeleri bana getirildi. Kendisi de makamın kapısında bekliyordu. Ben tanzim ettikten sonra Kolordu Komutanı’nın da kanaat belirtmesi gerekiyordu. İşlemin yetişmeyeceğini söyledim. Kolordu ile irtibat kurduğunu, eğer ben imzalarsam, aynı gün Kolordu Komutanının da onaylayacağını ve Ankara’ya zamanında yetiştirebileceğini söyledi. Söylediği gibi de oldu.
Bir Perşembe günü bir mesaj emri aldım. İki Mustafa da bir kurs için Ankara’ya çağırılıyorlardı. İlk pazartesi günü Ankara’da kurs merkezinde bulunmaları gerekiyordu. Kurs bitiminde, Somali’ye gönderilecek Türk Birliğinde görevlendirileceklerdi. Emri kendilerine aynı gün tebliğ ettirdim.
OLAYLAR KİŞİLERİN GERÇEK DEĞERİNİ BELİRLİYOR
Cuma sabahı “Öteki Mustafa”nın hastaneye sevk yazısını bana imza için getirdiler. Ankara’ya gitmeden önce bir rahatsızlığı nedeniyle muayene olacağını ve ilaç alacağını düşünmüştüm. Ancak amaç başka imiş. Öğleden sonra Tugay Komutan Yardımcısı, “Öteki Mustafa”nın, Ankara’ya gitmemek için istirahat aldığını söyledi. Sinirlenmiş ve üzülmüştüm. Bu davranışı beklemiyordum. Çağırttım. Raporunu geçerli bulmadığımı, yurtdışı göreve seçilmek için kısa bir süre önce iki ayağımızı bir pabuca sokturduğunu, görevden kaçmanın kendisine yakışmadığını, pazartesi günü mutlaka Ankara’da kurs merkezinde bulunması gerektiğini bildirdim. Bu ikazımızdan sonra “Öteki Mustafa” da kursa katıldı. Mustafa ise, herhangi bir sorun çıkarmadan, tebellüğ ettiği emrin gereğini yerine getirdi.
ÖTEKİ MUSTAFA SOMALİ'YE GİTMEK İSTEMİYOR
Birkaç hafta sonra “Öteki Mustafa” kurstan geri gönderildi. Sebebini araştırdım. Başka birlikten bir asker doktor ile birlikte, Somali’ye gitmek istemediklerini, bu hususta zorlamanın uygun olmadığını söyleyerek menfi tutum sergilemişler. Bunun üzerine, bu menfi tutum ve davranışların diğer personel üzerinde olumsuz etki yapmaması için, “Öteki Mustafa”yı kurstan Tugayımıza iade, durumu da K.K. Komutanlığına rapor etmişler.
MUSTAFA SOMALİ’DE
Kursu tamamlayan Mustafa, Somali’ye gönderilmek üzere özel şekilde kurulan Bölüğe Komutan olarak atandı. Kısa bir süre sonra da birliği ile beraber Somali’ye hareket etti.
Somali iç harbi yaşıyordu. Gönderilen birlik personeli büyük risk altında olacaktı. Görev, cesaret istiyordu. Gidip dönememek vardı.
Mustafa’nın geride kalan eşini, manevî destek sağlamak niyeti ile eşimle birlikte telefonla aradım. Sabır tavsiye ettim. Henüz sözümü tamamlamıştım ki, Mustafa’nın eşi hanımefendi, “Paşam, sonucu nasıl olursa olsun biz bu görevlendirmeden gurur duyacağız, Ben kocamla çocuklarım babaları ile iftihar ediyorlar, teşekkür ederim” dedi.
“ÖTEKİ MUSTAFA” OHAL BÖLGESİNE DE GİTMEK İSTEMİYOR!..
“Öteki Mustafa” yukarıdaki davranışları sebebiyle, Tugayın OHAL Bölgesindeki bir taburuna tayin edildi..
Atama bir cezalandırma yöntemi olarak kullanılmamalı idi. İşlem doğru değildi ama bir kere tesis edilmişti. Bu tür yanlış işlemlerin konu edildiği Askerî Yüksek İdare Mahkemesi vardı. Haksızlığa uğradığını düşünen dava açabilirdi.
“Öteki Mustafa”, bu atamayı kabullenemedi. OHAL Bölgesine de gitmek istemiyordu. İlk bana geldi. Ben de yardımcı olamayacağımı söyledim. Üst Komutanlıklar nezdinde girişimlerde bulunduğunu duydum. Sonuç alamadı. Atama emri kendisine tebliğ edileli bir haftayı geçmişti. Normal şartlarda tebellüğ işleminden 15 gün sonra birlik ile ilişiğinin kesilmesi gerekirdi. Özel durumu nedeniyle, devir ve teslim işlerinin de tamamlanması için 15 gün daha süre tanıdım. Ancak ne devir-teslime başlamıştı ne de ilişik kesme konusunda girişimi vardı. Mustafa yeni birliğine katılmamıştı... FİRAR etmişti!.
ÖTEKİ MUSTAFA CEZAEVİNDE
Aradan 2-3 ay geçmişti. “Öteki Mustafa”nın Tugayın cezaevine getirildiği bildirildi. Ziyaret ettim. Hüzünlü idi. Bu arkadaşımızı böyle görmek istemezdim. Neyse; olan oldu. suç işleyen cezasını çekti… Ve yeni birliğinde göreve başladı.
MUSTAFA’YA MADALYA
Mustafa, Somali’de 6 ay kaldı. Tugaydaki görevine geri döndü.
Mustafa’ya törenle takılmak üzere, Genelkurmay Başkanlığınca “Hizmet Madalyası” gönderilmişti. Madalyasını ben taktım.
Bu arada bir de birliğimiz KK Denetleme Heyeti tarafından denetlemeye tabi tutuldu. Mustafa’nın birliği en yüksek puan alan birlikler arasındaydı. Kaderin bir cilvesi, Somali Barış Gücü Komutanı Korg. Çevik Bir, bizim birliğimizi denetleyen Heyetin Komutanıydı. Somali’den tanıdığı Mustafa’yı, odasına giderek, yetiştirdiği birliğin başarısından dolayı tebrik etti. Sn. Çevik Bir, aynı yılın Ağustos'unda Genelkurmay İkinci Başkanı oldu. Mustafa da aynı yıl Ağrı’ya tayin oldu.
MUSTAFA YAŞZEDE OLDU!..
YAŞ’ın Aralık 1995 toplantısında, aralarında Mustafa’nın da bulunduğu 44 subay ve astsubay ihraç edildi.
Kendisi Ağrı’daydı. Beni aradı. Çoluk-çocuk perişan olmuşlar. Oradaki Komutanı da şaşırmış. Bir şeyler bilmem gerektiğini düşünüyordu. Bildiğim tek şey, Mustafa’nın böyle bir cezayı hak etmediği ve “Mustafa’nın büyük bir haksızlığa uğradığı” idi.
“Öteki Mustafa”nın bünyede kalmasını yadırgamıyordum. Suç işlemiş ve cezasını çekmişti. İşlem hukuka uygundu.
Yadırgadığım, “Öteki Mustafa”ya katlanabilen TSK’nın; Mustafa’nın, (bütün müktesebatına rağmen) “eşinin baş örtüsüne” tahammül edememesiydi.
Unutmadan;
Mecburi hizmet süresini tamamladıktan sonra “Öteki Mustafa” istifa etti.
Şimdi… Mustafa, başarılı bir işadamı ve bir ayağı da yurtdışında.
“Öteki Mustafa” da bir özel şirkette yönetici olarak çalışıyor.
“Öteki Mustafa” Müstafî (istifa etmiş) Subay kimliğine sahip, TSK’nın emeklilerine sağladığı bütün imkânlardan yararlanıyor. Mustafa ise “emekli askerim” bile diyemiyor. TSK Kışla, Kurum ve Kuruluşlarının yanına bile yaklaşamıyor.
Uygulamaya, “İsabetlidir, Hukukîdir ve adaletlidir; Devleti ve Milleti tehlikeden korumuştur” diyebilen varsa ölçülerini ve referanslarını yeniden gözden geçirsin derim.
Bir örnek olarak sunduğum bu ve benzeri diğer işlemlerde, ESAS KAYBEDEN, ŞAHISLAR DEĞİL; TSK, MİLLETİMİZ VE DEVLETİMİZ OLMUŞTUR.
Adnan Tanrıverdi (E.Tuğgeneral)