Ağar'ın TSK'yı eleştiri hakkı var mı?
Ağar, DP 4. Olağanüstü Büyük Kongresi'nin açılışında yaptığı konuşmada, merkez sağın yönetim makamlarında bulunanların mahcubiyet duygularının olduğunu belirtirken, 22 Temmuz'un hüznünün milletin meselelerini çözememenin hüznü olduğunu ifade etti.
Hükümetin, sıcak para muslukları kesilince altta kalanın canı çıksın diyeceğini öne süren Ağar, 22 Temmuz seçimlerinden önce Türkiye'ye bir kader biçilmeye çalışıldığını, “Türkiye'nin, AKP fırsatçılığı ile CHP reaksiyonu arasında sıkışmış” olduğunu ileri sürdü.
Ekonomik kriz korkusunun Türkiye'yi rehin aldığını belirten Ağar, ortaya konulan e-muhtıranın siyasetin zeminini alt üst ettiğini, böylece AKP ve CHP'ye gün doğduğunu savundu.
MİT raporunda pavyon komiseri olarak yer alırken, birden emniyet müdürü, sonra vali, genel müdür ve bakan olmasında TSK’nın rolünü, desteğini unutmuş gözüken Mehmet Ağar’ın şimdi 27 Nisan E- bildirisini eleştirmesi tuhaf bir durum.
Dirayetsizlik mi yoksa yasalar mı partilerin önündeki engel?
Demokrat Parti’nin kongresi yapıldı. Rekor sayıda Genel Başkan adayının bulunması bu partinin geleceğinin parlak olduğunu göstermiyor. Türkiye’nin siyasi tarihinde neredeyse yarım yüzyıllık geçmişe sahip bir partin bu hallere düşmesi parti yöneticileri ve Genel Başkanının dirayetsizliğine bağlı olsa da bana göre sadece DP’nin değil tüm siyasi partilerin en büyük sorunu mevcut yasalardır.
Yıllarını, çoluk-çocuğunun nafakasını gönül verdiği partilerine veren insanların siyasi partiler kanunu ve tüzük yüzünden iradelerini yansıtmaları mümkün olmuyor. Padişahlarda, diktatörlerde bile bulunmayan yetkilerle donanan Genel Başkan bir süre sonra huyu-suyu değiştiği gibi, yönetici ve üyeleri köle yerine koymaya başlıyor. Gece canı sıkılınca il-ilçe başkanlarını görevden aldığı gibi sayıları milyonu bulan 40-50 yıllık partilinin üye kaydını bile silebiliyor.
Adı Demokrat olduğu halde, demokrasinin zekatının bile uygulanmadığı bu partide 16 adayın sahneye çıkması, şaibe gölgesinin dağılmasına değil daha fazla kararmasına sebep olmuştur.
İktidarda devraldığı partisini seçim barajı altına iten DYP’nin eski Genel Başkanı Tansu çiller, istifa ettiği günden bu yana hesap yapmaya devam ediyor. Partinin eski İstanbul İl Başkanı Süleyman Soylu’yu aday gösterip varlığını hissettirmek istedi. Ve başardı da.
çiller’in ihraç ettiği Mehmet Ağar, iki dönem Elazığ’dan bağımsız milletvekili seçildikten sonra çiller’in bıraktığı boşluğu doldurup, partiyi ayağa kaldıracağını iddia etmişti.
Türk kamuoyu; Demirel Ailesinin damadı olarak tanıdığı İlhan Kesici’nin DYP Genel Başkan adaylığını Ağar’a karşı kaybetmesinin ardında Demirel’in Ağar’a desteğini pek bilmez. Kesici’yi dilediği gibi yönetip, yönlendiremeyeceğini bilen Demirel, Ağar’ın Mumcu’nun ANAP ile birleşme projesini yürütemeyişinden de sorumludur.
22 Temmuz seçimleri öncesi DYP-ANAP birleşme gayretleri ile esen rüzgar, Ağar’ın bütünleşmeyi sağlayamaması üzerine ters esip hezimete dönüşmüştü. Misyonunu tamamladığına inanılan DP’nin yeniden dirilmesi, meşhur Kırat’ın koşmaya başlaması doğrusu mümkün görünmüyor. “At sahibine göre kişner” özdeyişinde olduğu gibi, Kırat’ın süvarisi çok önemli.
Devlet Bahçeli’nin çekiliyorum deyip gidemeyişi Türk Siyasetinde kötü örnek teşkil ettiğinden, Mehmet Ağar kaybettiği prestijini yeniden kazanmak için şimdilik aday değil. Partisi baraj altında kaldığı için bir süreliğine istifa edip sonra yeniden CHP’nin lideri Baykal gibi birkaç yıl sonra yeniden gelmeyi tasarlıyor. Bu yüzden elini çekmediği için çağrı Erhan’ı aday gösterdi.
Muhalefetin yetersizliği yüzünden alternatif göremeyen vatandaşın AKP’ye mahkum edilmesin önüne geçebilmek için DP’nin kongresi bir ışık olabilir miydi? Belki ama konjoöktör buna olanak vermedi, veremezdi. Zira adayların çiller ve Ağar gölgesinde yarışacakları bir kongrede rüzgar olamazdı, olmadı da. Delege ağalığının sona ereceği, gerçek anlamda parti için demokrasinin uygulanabileceği bir partiyi özleyen seçmenin şansı heba ediliyor, kimsenin umurunda bile değil.
Delege çiller ve Ağar’ın gölgesinden kurtuldu mu? Elbette hayır. Partililer yılların emeğini harcamamak için iradelerini emanetçilerden yana değil akil adama yansıtamadılar.
Emanetçilerle bu parti ayağa kalkamayacağı gibi çözülme sürecinin hızlanmasına sebep olacaktır.
Toparlanma şansını ayak oyunları yüzünden kaybeden DP’nin kongresinde; adamın adamı olmaktansa adam gibi adam olmayı tercih eden milli Duruş ve dik duruş sergileyebilecek adayın, ısrarlara rağmen neden ve niçin aday olmadığı en önemli merak konusuydu.. Milli duruş ve dik duruş sergileyeceği bilinen adayın, artık yeni bir siyasi yapılanmaya gideceği de anlaşılmış durumda
Günün Sözü: Liderlik geleceği Görmek demektir