Sarışın!

Sarışın!

Saç boyası satışlarında hasılat rekoru kıran renk hangisidir? sorusuna her yerde farklı cevaplar verileceğini tahmin ediyorum, meselâ bizde, yani esmer tenli insanların çoğunlukta olduğu yerlerde sarı saç boyası çok satıyor olabilir, ardından da kızıl gelse gerektir fakat İskandinav ülkelerinde kestane veya düpedüz siyah boyanın satış rekoru kırması daha akla yatkın görünüyor.

Bizde sarı boya revaçtadır çünkü çarşıda pazarda müşahede ettiğim sarı saçlı hanımlar, bende bu fikri kuvvetlendiriyor; ikinci ihtimâl ise genetiğimizin değişmesi, yani içimizdeki tabii sarışınların gittikçe çoğalmasıdır ki bu şıkkı ciddiye alacak değiliz.

Sarışınların çoğunlukta olduğu Batı'da özellikle hanımları ilgilendiren bir genel kanaat var; bu kanaate göre sarışın hanımların -nasıl söylemeli, ne demeli tam bilemiyorum- biraz "saf", hatta enikonu saf, hattâ ve hattâ düpedüz "alık" seviyesinde saf oldukları hakkında yaygın bir kamuoyu mevcut imiş. Yeri gelmişken, aramızdaki -az, hatta "kıt" miktarda olsa da- tabii sarışınları kızdırıp küplere bindirmemek için bu kanaate kesinlikle katılmadığımı özellikle belirtirken, "Bir şeyin şüyûu vukûndan beterdir!" darbımeseline de atıfta bulunmaktan kendimi alamıyorum.

Hal böyleyken ve sarışın hanımlar hakkında böyle saçma-sapan bir bâtıl itikad yerleşmişken bizde bazı hanımların niçin "ille de sarışın olayım, sarışın görüneyim" diye saçlarını boyatmaya kalkışmalarını biraz mânâsız buluyorum.

Üstelik yakışmıyor da; tabii bu hükmü uluorta yuvarlarken birbirinden değerli istisnâları özel bir parantez içinde tutarak, gıyablarında göstermek zorunda olduğumuz hürmetin bir kere daha altını çizmekte büyük fayda görüyorum. Benim nâçiz ve ne derece doğru olduğu hakkında pek de emin olmadığım bu hükmüm, istinâî müstesnâların dışında kalan çoğunluğu kaplıyor.

Evet- yakışmıyor arkadaş, yakışmıyor. Evet, saç kısmı limon kabuğu gibi sarı olmasına sarı fakat esmer veya buğday renkli tene sarı saç gitmiyor; daha ilk bakışta, "bu işte bir bit yeniği var" hissi uyandırıyor; bir sun'ilik, bir sathilik kokusu mantığın dümenini bozuyor. Hele hele bu sarı saç tutkusunun bazı Ortadoğu ülkelerinde görülen misâllerini hatırladıkça, daha bir üzülüyorum.

Tamam kabul ediyorum, hanımlar erkeklere nisbetle güzel görünmek, bakımlı olmak bakımından kendi cinslerine mahsus bir yöneliş içindeler ama burada süsten veya bakımdan değil, tabiata aykırı gibi duran sahte kozmetik çözümlerden bahsediyoruz.

En iyisi birkaç sarışın nüktesi nakledelim; belki hâlâ yakışmadığı, hattâ aykırı durduğu halde "eben an ced" sarışın görünmek isteyen bazı hanımları, bu tercihleri konusunda bir kere daha düşünmeye iknâ edebiliriz.

Şöyle oluyor:

*

Sarışının biri kütüphaneye giriyor ve doğrudan görevli memura yönelerek bir kola ve patates kızartması sipariş ediyor. Görevlinin kendine bir garip baktığını fark eden sarışın bu defa sesini yükseltiyor:

-Anlatamadım galiba beyefendi, bana bir kola, bir de patates kızartması verir misiniz lütfen?

Görevli sinirleniyor:

-Hamfendi, sizi kırmak istemem fakat burasının bir kütüphane olduğunu hatırlatmak da görevimdir!

Sarışın hanım, mahcubiyetten yüzü kıpkırmızı, özür dileyip çok çok kısık bir sesle fısıldayarak tekrar ediyor;

-Çok özür dilerim, peki şimdi bana bir kola, bir de patates kızartması hazırlar mısınız?

*

Temel'le sarışınlar "saflık" yarışmasına girse kim kazanır? Cevabı aşağıda!

Temel trafik polisi; hızlı giden sarışın bayan sürücüyü durdurup ehliyetini istiyor. Sarışın çantasını açıp bakıyor yok, bir türlü bulamıyor.

Temel'in sabrı tükeniyor ama nezaketi elden bırakmıyor:

-Ehliyetinizi bulamadığınız anlaşılıyor, size yardımcı olayım; üzerinde sizin resminizin olduğu bir şey var ya; işte onu göstereceksiniz ama lütfen acele edin artık...

Sarışın telaşlanıyor, tekrar çantasını karıştırırken sevinçle haykırıyor, "İşte buldum, buyrun" diyor ve makyaj aynasını Temel'e uzatıyor.

Temel aynayı eviriyor, çeviriyor ve başını sallayarak diyor ki:

-Polis olduğunuzu niçin baştan söylemediniz hanımefendi, sizi hiç durdurmazdım bile!

*

Sarışın hanım beyaz eşya mağazasına giriyor:

-Şu küçük televizyonu almayı düşünüyorum, kaça?

-Kusura bakmayın hanımefendi sarışınlara satışımız yoktur!

Sarışın sinirleniyor, evine gidip saç rengini değiştiriyor ve ertesi gün yeniden dayanıyor mağazanın kapısına, daha ağzından, "şu küçük televizyon.." lafı çıkar çıkmaz satıcı sözünü kesiyor:

-Çok özür dilerim, dün söylemiştim, sarışınlara satış yapmıyoruz!

Bizimki iyice sinir oluyor, doooğru kuaförün, güzellik salonunun yolunu tutuyor; görüntüsünü, elbisesini makyajını, hâsılı her şeyini değiştirerek bambaşka bir kadın olup çıkıyor, ertesi gün yine aynı mağaza...

-Şu küçük sevimli renkli televizyona bakacaktım da..

Tezgâhtar bıkkın ama sabırlı bir yüzle başını sallıyor, "cevabı artık biliyorsunuz, sarışınlara..."

-Anladık anladık diyor bizim sarışın, ama niçin sarışınlar, üstelik bakın bütün saçımı, makyajımı da değiştirdim.

Tezgâhtar gülümsüyor, "çünkü" diyor, "üç gündür satın almaya çalıştığınız şey bir mikrodalga fırını da ondan!"

*

Sahte sarışınların şu fikirlerime pek öfkeleneceklerini sanmıyorum, çünkü istinai müstesnâlar hariç haklıyım; gerçek sarışınlardan çekinmeme ise hiç sebep yok. Akraba ve teallukattan kimse sarışın değil nasıl olsa...

Turist kızlar bana kızsa ne yazar!

*

Yakışmıyor işte yakışmıyor!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi