Bu bile zor oldu!
Fenerbahçe, maç başlamadan da ilk kazanabileceği oyuna çıkacak takım olarak görüldü. Çünkü Gençlerbirliği bundan önceki iki maçında da henüz Süper Lig düzeyinde olmadığını adeta haykırır gibiydi. Tabii ki kenardaki yönetimi de öyle...
Aykut Kocaman bu maça Hasan Ali ve yenilikler olarak Juliano ve Soldado ile çıktı. Böylece Topal’a Ozan eşlik ediyor, en güvenilir adam olarak görünen Josef de Sousa kulübede kalıyordu. En büyük yenilik, hatta devrim de diyebiliriz, en önde Soldado’nun ilk on birde sahaya çıkacağı idi. Peki, bu yenilikler Fenerbahçe’nin oyunun pahalı takım görüntüsüne büründürebilmiş miydi? Hayır! Biraz olsun Valbuena her topa maydanoz olma alışkanlığından vazgeçmişti. Buna sebep de Juliano’nun da aynı huyda oluşu idi. Ancak ne var ki bu paylaşım da Fenerbahçe’nin oyununa ne hız getirebilmiş, ne de rakibin savunma hatlarının dağılımı sağlayabilmişti. Dirar, sanırım bu görevde kulübe transfer kahrı yaşatacaktı. Arka blok göbek de, Rantie dördüncü hakemin cinayet kararı ile atılana kadar neler çekti neler. Çünkü Ankara takımının oyundaki hücum planının en ağırlıklı noktası Rantie’nin topla veya topsuz göbekten içeri dalışlarına bağlanmıştı. Yani Fenerbahçe yüklenecek, pas vıdı vıdısı ile Gençler takımını sarsacak ve bu arada birileri bir topa vurabilirse gol bulacaktı. Gençler de çıkabilirse ortadan direk topla Rantie’yi kaçıracaktı. Tam anlamıyla süper lig adına yakışmayacak bir futbol kurgusu...
Halil İbrahim’in kendi kalesine attığı harika golden sonra maçın hakemi çaldığı penaltı ile ki, doğru karardı, içeri berabere ama Fenerbahçe’yi sıkıntılı kılacak idi. İşte tam bu tablo oluşurken, maçın dördüncü hakeminin ikazı aynı maçın hakemi Rantie’ye kırmızıyı çekti. Ben şimdi bu dördüncü hakemi takip altına aldım. Bakalım bundan sonra neler yapacak merak ediyorum. Bu arada maçın hakemi de 57. dakikada Juliano’ya ceza alanı içinde yapılan harekete de penaltı çalmalıydı.
Neyse, Fenerbahçe’nin milyonlarca avro maliyetli takımı on kişi karşısında bile zorlandı diyebiliriz. Stoperleri santrforsuz takımdan sarı kart gördü. Daha sonra Ankara takımı dokuz kişi de kaldı. Bu arada Fenerbahçe’nin kendi yarı alanında biriktiğini ve maçı savuşturmaya çalıştığını gördük. Çok kişi bu tabloyu ayıpladı ama bence Aykut Kocaman 94. dakikada bile değişiklik yaparak takımının ne halde olduğunun altını imzalamış oldu. Moral motivasyon için bir galibiyet şarttı Fenerbahçe’ye... Sanırım son saniyelerin politikası da bunun üzerine kurulmuştu. Hele bir milli maçlar arası olsun, bakarız diyecektir Aykut hoca... Ama ben kendisine bir kere daha hatırlatayım; Bu Aatıf’ı mutlaka ilk on bire koy ki, çevresi toplarla rahat buluşsun. Çünkü bu Atıff ne yapıp bir adamı eksiltiyor karşı taraftan... Hatırlarsanız bu oyuncu için ilk yazan bundan altı yedi maç önce yine bendeniz olmuştum. Haklı değilmiş miyim?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.