Futbol bir takım oyunudur. Üstelik de en zorlarının başında gelir. Çünkü oyun alanı uluslararası boyut olarak 105x68’dir. Bu alanda karşılıklı on birer kişiyle oynanıyor. Akla gelmeyen pozisyonlar oluşabilir. Maçı domine edersiniz ama kaybedebilirsiniz. Ya da tam tersine hiç bir şey oynamadan kazanabilirsiniz de...

Buradan yola çıkarak, Galatasaray’ın kaliteli oyunculardan kurulu kadrosu iyi futbol tezgâhlamaya çalışan Kasımpaşa›yı yine bir ustasının golleriyle yendi. Galatasaray kadrosunun kalitesinden söz ederken sakın ola ki Rodrigues’i, Tolga’yı işin içine kattığımı sanmayınız. Onlar sürat, çırpınma gösterisinde bulunan futbolcular tipleridir. Asıl önemli nokta da Tudor’unFehgouli’yi ne zaman ilk toplulukta sahaya süreceğidir. Sanırım Tolga ile kaliteli kadronun bu özelliğinden dolayı kaybettiği alanları kapatmaya devam etmek istiyor teknik direktör. Bu halde Rodrigues yakında yedek kulübesine oturur diyebilirim.

Kasımpaşa Kemal Özdeş’le buluştuğundan bu yana hem çok oyuncu alıyor, hem çok oyuncu satıyor. Böyle bir trafiğin içinde bile iyi kapanıyorlar, iyi çıkıyorlar. Son topları daha dikkatli oynayabilseler çok takımın canı yanacak. İşte Galatasaray bu ögede baskın çıktı.

Maçın en önemli noktasına değinelim şimdi. İlk yarıda bütün oyunu tek başına götüren Mariano idi. Kasımpaşa bir türlü o bölgeye yardım yetiştiremedi. İkinci yarıda ise önlem alınmıştı. Mariano o özelliklerini öne katamadığı için de Galatasaray tekledi diyebiliriz. Belhanda eh işte, Fernando biraz dağınık, NDaye biraz fazla paldır güldür idi. Ama bir Gomis vardı... Buldu mu atıyordu. Zor da olsa... Başta büyükler olmak üzere o kadar sözüm ona transfer edilmişti ki, dünyanın parasına, ben başkan olsam bu santrforların alınmasını öneren, aldıran kim varsa hepsinin canına okurum. Bunu yaparken de Gomis’i izlettiririm. Üstelik bu golcü bilinmeyen bir yerden de değil, Fransa’dan alındı. Ama aynı Gomis’in bu maçta altı pozisyonda ofsayda yakalanması da şaşırtıcı idi. Acaba ona pas yollayanlara kızacak mıdır, neden zamanında atmıyorsunuz diye... Pardon bitmeden bu fasıl Latovleviçi’nin ne kadar iyi bir sol adamı olduğunu da gördü herkes... Hem de o haliyle ve yeniliği ile...

Özetle, Galatasaray, Antalya kaybından sonra iyi bir takımı yenebildi. Değişiklikler mi? Tudor bilir...