Siyonistlerin ve Haçlıların Halife Adayı Kimdir?
SORULAR yöneltiliyor, cevaplar isteniyor. Bunlardan biri şudur: “Haçlıların, Siyonistlerin gizlice hazırladıkları Halife adayı kimdir?” Böyle bir soruya alenen veya gizli şekilde cevap vermem mümkün değildir.Bu konudaki bilgilerim zannî ve istihbarî bilgilerdir, delilli, senetli sepetli kesin bilgiler değildir. Binaenaleyh isim vermek doğru olmaz.
Bir kısım Amerikalılar, Avrupalılar Türkiye’ye er veya geç İslâm’ın hakim olacağını anlamışlardır ve “Madem ki, gelecek, öyleyse bizim istediğimiz bir İslâm gelsin...” demektedirler.
Yine bir kısım Batılılar, ülkemizdeki resmî ideoloji hakimiyetini yıkmaya ahd etmişlerdir.
Onların istediklelri İslâm nasıl bir İslâm’dır?
1. Mümkün olduğu kadar fıkıhsız ve Şeriatsız sulandırılmış, light hale getirilmiş, suya sabuna fazla dokunmayan bir İslâm.
2. Ehlî/evcil bir İslâm.
3. Bİr hümanizma, bir çeşit Protestanlık şekline dönüşmüş İslâm.
4. Allah katında tek hak, geçerli, makbul dinin sadece kendisi olduğunu iddia etmeyen; Musevîliğin ve Nasranîliğin de ibrahimî hak dinler olduğunu kabul eden bir İslâm.
5. BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) ile İslâm dünyasının parçalanmasını, ortaya bir yığın yetersiz ve birbirleriyle çekişen devlet çıkmasını öngören uysal bir İslâm.
İşte Siyonistlerin, Haçlıların, emperyalistlerin Halife adayları yukarıda saydığım maddelere uyacak ve bunlar için çalışacaktır.
Onlar bu iş için ortaya milyarlarca dolar koymuşlardır.
Zerre kadar şüphe yoktur ki, böyle bir Halife:
Gerçek bir Halife olmaz.
Müslümanların böyle fantoş/kukla bir Halifeye biat etmeleri beklenemez.
Halifelik şartlarından biri, Müslümanların başına imam ve emîr olarak geçecek zatın hür olmasıdır. Siyonistlerin ve Haçlıların adayı hür olmayacak, bağlı, bağımlı, uydu, küfrün emir kulu olacaktır.
Müslümanların başına geçecek zatın inançlarının sahih olması gerekir. Sahih inanç ne demektir? Kur’ân’a, Sünnete, icma-i ümmete uygun olacaktır.
İslâm’a, hak din olmak konusunda ortak getiren bir kimsenin akidesi bozuktur ve Müslümanların başına geçmesi asla caiz değildir.
Çünkü böyle bir inanç Kur’ân’a, Sünnete, icmâya, akla, mantığa aykırıdır. Müslümanlar akıllarını başlarına toplasınlar ve küfrün Halife adayına şimdiden cephe alsınlar.
Kahpe Dünya!..
Merhum Ziya Paşa “Bir katre içen çeşme-i pür hûn-i fenâdan/Başın alamaz bir dahi bâran-ı belâdan” demiş. (Bugünkü Türkçe ile “Bu fanilik dünyasının kanla dolu çeşmesinden bir damla içen/Bir daha başını belâ yağmurundan kurtaramaz”)
Eski edebiyatımız böyle hikmetli binlerce mısra, beyit, kıt’a, rubai ile doludur. Bunların lise tahsili esnasında genç nesillere öğretilmemesi ne büyük bir eksikliktir.
Bir Müslümanın dünya hayatı hakkında ilk bilmesi gereken şey onun fanîliğidir. Dünya darü’l-fenadır. Dünyanın diğer özellikleri nelerdir?
Dünya aldatıcı ve oyalayıcıdır.
Dünyaya güven olmaz. Dünya kahpedir.
Dünyaya doğuşun neticesi ölmektir. Her sabah bir nida edici (münadi, melek) dünya semasından seslenir: “Ey bugün doğacaklar, ölmek üzere doğunuz. Ey bugün yapılacak binalar, harap olmak için inşa ediliniz.”
Dünyanın zenginliklerine bel bağlamamalıdır. Nice zengin fakir olmuştur.
Dünya bir vardır, bir yoktur.
Ed-dünya cîfetün ve tâlibüba kilabün=Dünya bir laşedir, ona talip olanlar köpektir”denilmiştir.
Çoluk çocuklarıyla, oğulları ve kızlarıyla öğünüp kibirlenenler bilmiyorlar mi ki, kendilerinden sonra onlar da ölecektir?
Dünyanın bekası, vefası, sadakati yoktur.
Dünya tuzaklarından kurtulmanın çaresi ölmeden önce ölmektir. Resûl-i Kibriya aleyhi ekmelüttahaya böyle buyurmuştur.
Dünya tuzaklarına düşmemek için ihtiyaçlarını asgariye (en aza) indireceksin.
Lüks ve israflı bir hayat sürmeyeceksin. Kur’ân, “Müsrifler (savurganlar) şeytanın kardeşleridir” buyuruyor.
Sen ey dünya sarhoşu, yeri titretircesine yürüme. İleride tepetaklak olursun.
Nemrud’ların, Firavunların, zalimlerin akıbetlerine bakınız.
Adaletin ne şehametli bir tecellisi
Şu, leş görür gibi görmek İkinci Amnofis’i
Müslümanlar!.. Bırakın şu cahilleri, gafilleri, sarhoşları, mağrurları, kibirlileri... Onlar dünya tuzaklarında debelenip dursunlar. Siz sakın dünyaya aldanmayın.Zahidane bir hayat sürün, mütevazı ve alçakgönüllü olun.
Var gücünüzle ahiret için çalışın. Dünyayı bir tarla bilin, bir imtihan meydanı bilin. Ekin, ahirette biçmek için.
Dünya tuzaklarına düşen, haram yiyen, saçı bitmedik yetimlerin haklarını gasb eden, dünyalıkları ile kibirlenip gururlanan, lüks ve tüketim sarhoşu olan birtakım İslâmcılara öfkelenmemek mümkün mü?
Nasıl başladılar, nerelerden nerelere geldiler...
Dünyadaki gençlik ihtiyarlığa dönüşür.
Güzellik ve taravet solar gider.
İkbal çok zaman idbara dönüşür. Taht, tac, saltanat sahibi nice cebbarlar her şeylerini kaybedip perişan olmuşlardır. Dünya bu...
Zavallı Adnan Menderes... Dünya ona ne korkunç bir oyun oynadı. Halkın büyük kısmının kalbinde taht kurmuştu. Alaşağı ettiler ve ipe çektiler. Ona aşık milyonlar gık bile demedi.
1940’lı yıllarda İstanbul’un büyük zenginlerinden bir Ermeni iş adamı varmış. Varlık Vergisi faciasında her şeyini kaybetmiş. Sonunda, vaktiyle kendi kurduğu vakfın fakirlere dağıttığı çorba ile karnını doyurmuş...
Şu dünya sarhoşlarına bakınız:
Yumurtadan çıkmış, kabuğunu beğenmiyor.
Ben beş yıldızlı otelde yatmam diyen şu gurur ve kibir dolu mahlûka bakınız.
Dünya çok garip. Alimden zalim, zalimden alim peydah oluyor.
Şu şaşkınlara acımak mı, öfkelenmek mi lazım? Bundan otuz kırk yıl önce âdil Halife Hazret-i Ömer, devlet işine bakarken devletin mumunu yakar, o iş bitince kendi kandilini uyandırır edebiyatı yapıyorlardı. Şimdi deveyi hamudu ile yutuyorlar. Hangi deveyi? Çift hörgüçlü Türkistan devesini. Deve ne ki, onlar fil bile yutar.
Şu haram yiyenlere bakınız. Dünya onları ne kadar aldatmış, ne kadar sersem ve şaşkın etmiş, ne kadar sarhoş kılmış.
Yüksek tepelerde hem kartala, hem yılana rast gelinir. Biri uçarak, ötekisi sürünerek çıkmıştır.
Oyalanıp duruyorlar.
Ne zamana kadar?
“İnsanlar uykudadır, öldüklerinde uyanırlar...” buyrulmuş.
Daha önce uyanıp toparlanmazlarsa çok geç kalmış olacaklar.