Neden İslâm yükselişte?
Dünyanın her tarafında, özellikle batıda, batı içerisinde Katolikler arasında İslâm’a yönelişin hızlanması birçok araştırmacının dikkatini çekmekte.
Almanya’da binlerce üniversite mezunu kadının ilkokul mezunu bile olmayan Müslümanlarla evlenmesi batılı sosyologları, siyasileri, teologları şaşkına çevirir. Çareler ararlar.
Amerika’nın çaresi topyekün Müslümanları haritadan silmek.
Başarılı olabilir mi?
Ataları denediler. Hem de Aslan Yüreklileri denedi ve askerlerinin bir çoğu Müslüman olarak döndü memleketine.
Daha önce ben bu sütunlarda yazmıştım, birinci körfez savaşına gelen ve orada Müslüman olan Amerikalı üsteğmen bir hanımın benim önümde şehadet kelimesi getirdiğini ve niçin Müslüman olduğunu.
Neden Müslüman olurların genel bir cevabı olarak şunu derim “Her insan Allah’ın kulu, Kur’an da Allah’ın kelamı. Kalple Kur’an buluşuverdiğinde anlaşıveriyorlar.” Diyorum.
Müslümanlar bu buluşmayı sağlamak için her gün yatsı namazından sonra Bakara suresinin son iki ayetini okuyarak yatarlar.
Camilerde imam ve müezzinlerimiz bu “Amene-r-Rasulü” diye başlayan ayetleri cemaat da ezberlesin diye okurlar ve uluslararası siyaset yaparlar.
“Biz bütün peygamberlere ve bütün kitaplara iman ederiz” diyerek bütün insanlık ailesine iyi ve barışçıl gözle bakarlar ve barışçıl sözle hitab ederler.
Yalnız Türkiye’de yüz bine yakın camide imamlarımız her yatsı namazından sonra milyonlarca insanımıza, Rabbimizin gönderdiği her peygambere ve indirdiği her kitaba iman ettiğimizi duyururlar.
Dünya siyasetini ve dünya ticaretini tek elden yönetmek için iki bin insanı eğitmenin yeterli olacağına inananlardan değiliz.
Dünyada yaşayan her insanın gücü oranında buna katkıda bulunması gerektiğine inanırız. Onun için İmam, cemaatına “Gönderilen her peygambere ve indirilen her kitaba inanırız” ayetini ezberletir. Ve bunu D.E.F (Dünya Ekonomik Form) adına değil, kâinatı yaratan adına yaparak bağımsızlığını ilan eder.
Bu inançla yetişen Müslümanların yönetiminde diğer dinlere mensup insanlar 1400 yıl güven içinde yaşamışlar ama çağdaş dünyamızda Amerika, Filipinler’de yaşayan Müslüman’dan da rahatsız ve onları yok etmek için oraya da asker gönderdi. Ataları da İspanya’daki Müslümanlardan bir tane dahi bırakmamakla iftihar ediyorlar. İsrailliler, Filistin’deki Müslümanların evini, bağını, dükkanını işgal ettikten sonra sokak ortasında yatıp kalkmasına bile tahammül edemiyor.
Çağımızda ulaşım ve haberleşme araçlarının baş döndürücü bir süratle gelişmesi, dünyayı bir şehir haline getirdi. Bazı yazarlara göre bir köy oldu dünya.
Bana göre ise apartman gibi oldu. Üst katta biri, duvara bir çivi çaksa alt kattaki gürültüsünü duyar ya, işte aynen öyle.
Dünyanın bir ucundaki devletin biri uzaya bir uydu çaksa veya denize bir bomba atsa, öbür ucundaki hemen duyar ve binlerce kilometre uzağındaki denizin balıklarını sanki kendi akvaryumunun balıklarıymış gibi korumaya kalkar veya protesto eder.
Şimdi bu apartman yönetmeliği kime göre olsun? Sorusu insanları meşgul ediyor.
Yahudi’ye göre olsun diyenler var. Ama Muharref Tevrat’ta: “Ve milletlerin sütünü emeceksin ve kralların memesini emeceksin. (İşaya 60/16) derse küreselleşen dünyada bütün milletler gelip Yahudilere sütünü sağdırır mı?
Yıllarca Almanların sütünü sağmışlar ama tekmeyi çok şiddetli yemişler. 200 daireli bir apartmanda oturur gibi her şeyiyle birbirine yaklaşan milletlerin apartman yönetmeliği Yahudi’ye göre olmaz. Milyarlarca Hıristiyan’ın ve Müslüman’ın iman ettiği Hz. İsa’nın peygamberliğini kabul etmediği gibi Hz. Meryem validemize de iyi söz söylemezler. Üstüne üstlük bütün milletleri sağmal inek görürler.
Hıristiyanlar ise Yahudilere: “Ey engerek, ey yılan nesli...” diyerek başlar. (Matta 12/34, 23/33) Böylece Yahudileri dışlar. Hz. Muhammed’i ve Kur’an’ı inkar ederek milyarlarca Müslüman’ı dışlar.
Kur’an-ı Kerim ise 18 ayetinde “Ey insanlar...” diye başlar. 5 ayetinde “Ey Adem’in çocukları....” diye başlar ve bugün yedi milyar insanı Adem aleyhisselâmın çocuğu olarak görür ve insan olarak hitap eder. “Ey engerek yılanları, maymun çocukları, sağmal inekler” demez.
12 ayette “Ey ehli kitap ..” diyerek Yahudi ve Hıristiyanlara kitabı seven, sayan, sahip olan insanlar olarak bakar. 6 ayette “Ey İsrailoğulları.....” diyerek başlar.
İsrail, Ya’kub aleyhisselâmın adıdır. Yani Kur’an bize edeb öğretir. Yahudilere ve bir kısım Hıristiyanlara “Ey peygamber çocukları” diyerek çağırmamızı ister.
Aynı apartmanda oturan komünist, “Mal mülk hepimizin olsun. Karıncaya da file de, çalışana da çalışmayana da aynı oranda dağıtılsın” derken kapitalist, “Mal mülk kapanın olsun. Kimseye nereden bulduğu sorulmasın, kazanmak için isterse kişi kendini satsın” diyor.
Müslüman bu iki görüşün ortasını bulacaktır. “Herkese çalıştığının karşılığı vardır. Çalışmalar ve kazançlar hukuka uygun olacaktır. Çalışamayanları kendi canınız gibi bilip yardım edeceksiniz” diyecektir. İşte bu inanç herkes tarafından da kabul görecektir.