Yazmış bulunduk
Kırgınlık ile kızgınlık arasındaki küçük fark, yıkıcı sonuçlar doğurabiliyor.
İnsanların siyasî tercihlerine bir diyeceğimiz yoktur. Fikirlerin değişmesi de normaldir. Fakat ayrıldığımız veya ayrı düştüğümüz bir adresin aleyhine olmak, eleştiri kapsamına girmez. Hele kendi rızamızla ayrılmamışsak.
Uygun olmayan, bir imkânın dışında kalınca onu karalamaktır. Her fırsatta oraya dokunmaktır. Bunu ahlâkî bulmadığımı söylemeliyim.
Elbette yanlışlara değinelim. Değiniyoruz zaten. Yanındayken iyi, uzağa düşünce kötü. Ölçümüz bu mudur?
Belki bir teselli: “Arkadaşlığından fayda görmediğin kişinin düşmanlığından da sana bir zarar gelmez.” Bu sözün sahibini hatırlayamadım. Notlarımın arasından çıktı.
Bütün variyetini AK Parti zamanında elde etmiş birinin bir anda muhalifliğe geçiş yapması ne kadar inandırıcıdır? İstediği olmayınca değişen, istemediği olunca öfkelenen kimseler görüyoruz. Bu tutumu benimseyemeyiz.
Aklıma ilk gelen: Sadece şahsi menfaati için çaba gösteren insanlardan olamayız.
KİMLERİ SEVİNDİRİYORUZ?
Muhit, sokakta bulunmaz. Kurulur.
Tanıdığım birçok kıymetli isim geçim sıkıntısı çekiyor. Sigortasını cebinden yatırıyor. Hatta unutulmuş. Asıl emek sahipleri bunlardır.
‘Bal tutan parmağını yalar’ diyorlar. O balda binlerce işçi arının emeği, fedakârlığı ve hakkı yok mudur?
Şartlar bizi kendisi gibi olmaya zorlar. Kötülük de böyle değil midir? Olmayalım. Direnelim.
Haklı mıyız? Haklıyız diyelim. İşte şifa: “Haklı iken susmanın sevabı daha ziyade kılınmıştır. Çünkü haklı iken susmak nefse, haksızken susmaktan daha zor gelir.” (İslâm’da Dostluk ve Kardeşlik Adabı, İmam Gazzali’den günümüze getiren Mahmud Esâd Coşan Hocaefendi, Server Yayınları, sayfa 104.)
Bazı insanlar dışarda veya geride kalmayı hazmedemez. ‘Nasibim bu kadarmış’ dese rahatlayacak oysa. İklim değişecek. Gönlü şenlenecek. Demez, diyemez.
Bazıları da hep böyle sürüp gidecek zanneder. Hep öyle sürmez. Herkesin yerine bir başkası gelecek. Günün birinde o mevkiden ayrılacaksın, bu köşeden çekileceğim.
Bindiğimiz dal, aynı zamanda bildiğimiz daldır. Onu kesmemiz halinde, sadece düşmekle kalmayız.
Son bir şey: Yazarken ve konuşurken, aklımda daima bu soru oluyor: Kimleri sevindiriyorum?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.