Vefa İmandandır
“… Kuşkusuz ahde güzel bir şekilde vefâ göstermek îmandandır.” (Hâkim, Müstedrek, I, 20)
Vefa, sözünü yerine getirme, sözünde durma, sevgi, dostluk ve bağlılıkta kararlılık ve dini sorumluluklarını yerine getirmektir. Vefa, Allah'a verilen sözlere sadık kalmaktır.
Kur'an, gerçek iyileri, "ahidleştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler" ifadesiyle tarif eder. Vefa, bir mümin özelliği, vefasızlık ise münafık özelliğidir. Peygamberimiz (sav), münafıkların özelliklerinden söz ederken onların üç özelliğini şöyle sıralar: "Konuştuğu zaman yalan söyler. Söz verdiği zaman sözünü tutmaz. Emanete ihanet eder.”
Allah'ın tarif ettiği müminler doğru sözlü, dürüst, güvenilir, sadık, vefalı ve sorumluluk sahibidirler. Küçük dünyevi çıkarlar ardında koşmazlar. "Onlar, kendilerine verilen emanete ve verdikleri ahde (harfiyen) riayet edenlerdir. (Mearic Suresi, 32) Bu yüzden, bir ahdi yerine getirme ya da bir emanete en güzel şekilde uyma konusunda güven duyulan insanlardır.
Vefa ve sadakat, müminlerin yaşamları süresince ihtiyaç duydukları ve kendilerine Allah'ın hoşnutluğunu kazandıracak olan üstün ahlak özellikleridir. Sevgi, şefkat, merhamet, hamiyet, yiğitlik ve vefa gibi duygular müminlerin silahıdır. Bu duygular, Kur'an ahlakını yaşama yolunda diğer insanların da şevklerini tetikler, coşkularını artırır. Sadık ve vefalı olduğunda insan, emrolunduğunu büyük bir teslimiyetle yerine getiren melekler gibi olabilir.
Vefalı insan, beklentisi olmayan, çıkar gözetmeyen kimsedir. Müminin özverisi ve vefası; onun, Allah'ı kendi nefsinden, yaşamından ve sahip olduğu maddi manevi her şeyden daha çok sevdiğinin açık göstergesidir. O, Allah'ın sevgisini kazanabilmek için, içinde asla burkuntu olmadan her şeyini yolunda feda edebilir. Canı, malı ve her şeyi ile Rabbine teslim olmuştur.
Allah, sadakat ve vefa konusunda imtihan eder. Güzel tavırlar sergileyip, güzel söz söylemek önemlidir. Kötü söze ya da kötü davranışa güzellikle karşılık vermek de imtihanın bir parçasıdır.
Bugün, büyüklerine sevgi ve saygı duyan, sadık, vefalı, şefkatli, merhametli, derin düşünen, Allah’tan başka kimseden korkmayan, biri çirkin bir söz söylediğinde, söyleyeni uyaran, sevdiklerini koruyan insanların sayısının artmasına ihtiyaç vardır.
Vatan şairimiz Mehmed Âkif, kızının nikâhına zamanında gelemeyen Bosnalı Ali Şevki Efendi’nin, gecikmesine Vefâ Yokuşu’ndan çıkışının sebep olduğunu söylediğinde şu cevabı verir:
“Hangi Vefâ Yokuşu’ndan bahsediyorsun hocaefendi? Şimdiki nesil, o yokuşu çoktan düzledi.”
Vefa şeytanı müthiş kızdırır. "Kullarıma, sözün en güzel olanını söylemelerini söyle. Çünkü şeytan aralarını açıp bozmaktadır. Şüphesiz şeytan insanın açıkça bir düşmanıdır." (İsra Suresi, 53) ifadesiyle dikkat çekildiği gibi müminler, şeytanın planlayıp uygulamaya koyduğu sinsi tuzaklarına düşmemek için birbirlerine hatırlatmalarda ve uyarılarda bulunurlar. Kendi hatalarını düzeltmeye çalışır, mümin kardeşleri bir hata yaptığında bırakıp gitmez, ona destek olur, yardım ederler. Çünkü mümin ahirette yalnızca kendi vereceği hesabı düşünmez. O, kardeşlerinin de sonsuz kurtuluşuna vesile olabilmeyi ister.
“.. Ahde vefa gösterin. Çünkü ahid bir sorumluluktur. (İsra Suresi, 34)
O halde sözümüz olsun:
“Kimseden vefa görmesem de, vefa göstermeye devam edeceğim.” (Hz.Ali)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.