Halil Mert

Halil Mert

Muhacir Gücümüz ve Bölgesel Etkinliğimiz

Muhacir Gücümüz ve Bölgesel Etkinliğimiz

Son iki asır kuşatılmamız ve karşı savaşımız devam ediyor. Bu cephe savaşında bizi cephemizden her manada kopardılar..

         Kim vardı bizim cephemizde?

         Osmanlı Vatandaşları, yani, Balkan Müslümanları, Anadolu’m, Arap Coğrafyası, Kuzey Afrika, Kafkasya, Habeşistan, Kırım..

         Bitti mi? Elbette hayır! Hindistan Müslümanları, Afganistan, Rusya Müslümanları, şimdiki bağımsız Türk Devletlerinin olduğu Türkistan Bölgesi..

         Osmanlı’nın son dönem devleti kurtarmaya çalışan başta subayları olmak üzere tüm münevverleri, bazen devletin bilgisi ile bazen de dışında tüm bu coğrafyaya dağıldılar. Büyük mücadeleler verdiler.

         Kimi Afrika’ya gitti, bölge halkını Fransız, İtalyan ve İngilizlere karşı örgütlemek için. Kimi Hindistan’a gitti. İngilizlerle savaşmak için. Kimi Türkistan’a gitti. Ruslara karşı Türkistan’da Bağımsızlık ateşi yakıp yeni cepheler açmak için. Kimi de Kafkasya’ya gitti. Kimi Uygur için Çin’e..

 

         M. Akif merhum, daha sonra Libya’nın İstiklal Mücadelesini verecek olan Şeyh Sunusi ile beraber İngilizlere karşı Arap Aşiretlerini dolaştı. Onlara nasihat etti. Şeyh Sunusi İstiklal Madalyalı gazidir ayrıca. Trablus’ta Enver Paşa, bayrağı şu anki Libya Bayrağı olan Trablusgarp Türk Devleti’ni kurmuştu. Libya’lı Şeyh Sunusi Kürt Aşiretlerini ve Doğu Anadolu Bölgemizi de ifsada karşı irşad etmiştir.

 

         Bize son yüzyılda Araplar’ın bizi arkadan vurduğu öğretildi. Oysa, Halil Kut Paşalar, S. Askeri Beyler, Kuşçubaşı Eşrefler, Özdemir Beyler hep yerli Türk, Kürt, Arap İslam ahaliyi örgütleyip milisler kurup savaştılar İngilizlerle ve Fransızlarla..

         Adil Hikmet Bey beş Türk ile gitti Türkistan’a..

         Sibirya’da doğan Abdurreşid İbrahim.. Bu adamı tanıyınız. Trablus’ta var. Tüm Türkistan’da var. Japonya’da inşa edilen meşhur camiin inşasında gerçek kahraman ve imamı.. Düşünün bir Sibirya Türk’ü ve Büyük İslam Alimi. Trablus’tan Japonya’ya bir hayat.. Japonya’da İslam’ı resmen kabul ettiren adam.. “Bir Abdürreşit gibi, evine veda edip, çıkıp gitmeli ve bir daha da gelmemeli. Eğer bugün Asya’da irşâd adına üç bin tane, dört bin tane insan gidip; ölür, geriye gelmezse, Asya’da kırk milyon insan dirilir.” Bu tyiğit alim bizim Milli davalarımız ve sevdalarımız için, imanımızın kurtulması için ömrünü verdi.

 

         Abdulhamid Han’ın tüm İslam Limanlarına uğrayarak Japonya’ya giden Ertuğrul Fırkateynini düşünün. Ertuğrul vesilesiyle Hind ve Pasifik okyanuslarında Osmanlı bayrağı dalgalandırılmış; yol boyunca uğranılan Bombay, Kolombo, Singapur ve Hong Kong gibi yerlerde yerli halk Ertuğrul’a büyük bir ilgi göstererek akın akın ziyaret etmişler; bu da Müslümanlar üzerinde büyük bir heyecana sebep olmuştur.

         Firkateynin Bombay’a gelişi Hindistan’ın Müslüman halkı üzerinde geniş bir tesir bırakmış; bu halk, din kardeşlerini büyük bir içtenlikle bağırlarına basmışlardır. Cuma günü gemi mürettebatından 150 kadar asker ve subay gayet temiz giyinmiş oldukları hâlde Cuma namazını eda etmek üzere camilere gitmişler ve yolda kalabalık bir halk kitlesi tarafından saygıyla selamlanmışlardır. (Advocate of India – 29 Ekim 1889)

         Osmanlı’nın gölgesinde yaşayan Uzakdoğu Müslümanlarının halifeye olan sadakat ve bağlılığı, Ertuğrul Firkateyni ile gün yüzüne çıkmış oluyordu. Sömürgeci batı ise Osmanlı ile Araplar arasına nifak sokmaya çalışırken, Uzakdoğu’daki Müslümanların, halifenin bir gemisi etrafında bu kadar coşkulu olmalarına çok şaşırmıştı.

         Bombay’daki Rus Konsolosu yazdığı raporda “Bu gemi Osmanlı’nın ve halifenin sancağını İslam Ülkelerinde gezdirerek Müslümanları cihada ve Dünya Harbine hazırlıyor. Japonya gezisi bahane.” demiştir özetle..

 

         Neden andık bu yakın tarihi peki?

         Ülkemize aynı coğrafyalar halen müzahir ve yandaş değil mi?

         Hala İslam Coğrafyası ve Ümmet, özellikle Recep Tayyip Erdoğan Liderliğindeki Türkiye’yi öncü ve Lider görmüyorlar mı? Bunun elbette tarihte icra ettiğimiz misyon ve fedakarlıklardan kaynaklanan sebepleri var.

“26 AĞUSTOS 1922

Şu kopan fırtına Türk ordusudur yâ Rabbi.

Senin uğrunda ölen ordu, budur yâ Rabbi.

Tâ ki yükselsin ezanlarla müeyyed nâmın,

Galib et, çünkü bu son ordusudur İslâm'ın.

Yahya Kemal Beyatlı”

         Tüm dünya yukarıdaki şiirle ifadesini bulan “Türk Ordusu, İslam’ın son Ordusudur.” gerçeğinin farkındadır.

 

         Bu gün yurdumuzda çevre coğrafyalardan gelen dört milyonun üzerinde muhacir var. Sorarım sizlere ve ilgili makam sahiplerine.. “Sizin Suriye, Irak, İran, Kafkasya, Balkanlar, Türkistan, Rusya, Çin, Afganistan, Libya, Mısır, Filistin vd. doğumlu Türkiye için Harp Okulları’nda okuttuğunuz kaç subayınız var? MİT’de kaç personeliniz var? Dış İşleri’nde kaç elemanınız var?

         FETÖ’nün var değil mi? Maalesef..

 

         Türkiye, büyük devlet olmaya doğru gidiyor. Duraklarsa tepetaklak ederler. Yürümek ve yükselmek zorunda. Milletimiz ve Devletimiz Cumhurbaşkanımız ile 15 Temmuz Dirilişi ile gerçek niyetini de enerjisini de duygularını da dosta düşmana gösterdi. Kurumlarını da yeni vizyon ve sorumluluklarına uygun olarak yeniden yapılandırmalıdır.

         Muhacirler bizim elçilerimizdir. Kesinlikle devlet ve milletimizin milli menfaatlerine uygun olarak istihdam edilmelidirler. Rusya’da doğmuş, Müslüman olmuş, Türkiye’de ikamet eden en az bizim kadar vatansever bırakın Türk Asıllıları Rus kökenli insanlarımız var artık.

         Ben Psikolojik Harp/harekât kapsamında kurumsal yapılanmanın gerekliliği kadar, bu insanların içinden seçeceğimiz gözüpek ve yiğit insanların ivedilikle istihdam edilmesinin gerekli olduğunu değerlendiriyorum. Kendi doğdukları toprakları biliyorlar, insanları, adetlerini, o ülkelerin güçlü ve zayıf yanlarına bizden daha vakıflar. Hatırlarsınız “Adi Aylin”de anlatılan ellili yaşlarda Türk Vatandaşı profesörü ABD Ordusu Albay rütbesinde sözleşme ile işe almıştı. Osmanlı’da bunun binlerce başarılı örnekleri ile doludur.

         AYRICA; BİZİM MUHACİRLERİMİZ DE GİTTİĞİ ÜLKELERDE ETKİNLEŞTİRİLMELİDİR. ÖZELLİKLE ABD, İNGİLTERE, ALMANYA VE FRANSA’DA SADECE TÜRKİYE VATANDAŞLARI DEĞİL, OSMANLI VATANDAŞLARININ TORUNLARININ TAMAMINA DÖNÜK ÇALIŞMALAR YAPILMALIDIR. İNGİLTERE’DE HİNDİSTAN VE PAKİSTAN VATANDAŞI KARDEŞLERİMİZ KESİNLİKLE DEĞERLENDİRİLMELİDİR.

 

         Bu gün İslam Ülkelerinin en temel kaygısı Milli Güvenlik ve Beka olmalıdır. Bakınız, Vehhabilik ve sözde İslami terörü besleyen S. Arabistan “ılımlı İslam’a geçiyoruz.” dedi. Bunun anlamı ne peki? Demek ki kraliçe (İngiliz Gevuru) teröristleri başka ülkelere kaptırdığını düşünüyor. Yeni bir oyun peşindeler.. Müslümanlara başka tuzaklar kurma derdindeler..

 

         UNUTMAYALIM Kİ, BİZİM ULAŞMAMIZ GEREKEN GERÇEK DOSTLAR ÜMMET COĞRAFYASINI YÖNETEN DEVLET RİCALİNDEN ÖNCE O ÜLKELERİN HALKLARIDIR. YÖNETİCİLER MAALESEF ÇOĞUNLUĞU İLE İFFETSİZLİK VE İZZETSİZLİK İÇİNDEDİR. DOLAYISI İLE ASIL DOSTLARIMIZ ÜMMETİN TÜM MAZLUM FERTLERİDİR.

 

         Ülkem ve Milletim birbirine çok sıkı kenetlenmelidir.

         Diriliş için önce birliğe ve beraberliğe, sonra çok çalışma ve fedakârlığa ihtiyacımız vardır. Siyasetin kirlenen unsurları ivedilikle dışlanmalı ve yeni insanlarla yürüyüşe ilk günkü samimiyet ve hamaset ile devam edilmelidir.

 

         Ey Ümmetin Medar-ı İftiharı Milletim..

         Ey Anadolumun Yiğit Oğulları..

         Gün ferasetle dik durma zamanıdır. İcapları ise önce devlet ricalince, akabinde ise halkımızca yapılmalıdır. 15 Temmuz Milletimizin yine devletimizin önünde olduğunu gösterdi. Bu hal, maalesef Milli bir zafiyettir. Devlet hantallık ve ataletten kurtulup, tüm kurumları ile Milletimizin önünden yürümelidir. Bu manada fedakârlıkla mücadele eden Cumhurbaşkanımız asla yalnız bırakılmamalıdır. Önümüzde ilk kez başkanlık seçimleri olacaktır. %50 barajı aşılmalıdır. Bölgemizin istikrarı, iç dinamiklere de yansıyacaktır. Dolayısı ile Çevre Coğrafyamızın Yiğit Evlatları da Milli Güvenlik alanımızda, birlik ve beraberlik yolunda, İ’lay-ı Kelimetullah davamızda etkin olarak istihdam edilmelidir. En büyük israf unutulmamalı ki, insan israfıdır.  

 

Malazgirt Marşı

Aylardan ağustos, günlerden cuma

Gün doğmadan evvel iklîm-i Rum'a

Bozkurtlar ordusu geçti hücuma

Yeni bir sevk ile gürledi gökler

Ya Allah... Bismillah... Allahüekber!

 

Önde yalın kılıç Türkmen Başbuğu

Ardında Oğuz'un ellibin tuğu

Andırır Altay'dan kopan bir çığı

Budur, Peygamberin övdüğü Türkler

Ya Allah... Bismillah... Allahüekber!

 

Türk, Ulu Tanrı'nın soylu gözdesi

Malazgirt Bizans'ın Türk'e secdesi

Bu ses insanlığa hakkın müjdesi

Bu seste birleşir bütün yürekler...

Ya Allah... Bismillah... Allahüekber!

 

Yiğitler kan döker, bayrak solmaya,

Anadolu başlar, vatan olmaya...

Kızılelma'ya hey... Kızılelma'ya!!!

En güzel marşını vurmadan mehter

Ya Allah... Bismillah... Allahüekber!

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halil Mert Arşivi