Takım ve toplama ekip...
Beşiktaş , Galatasaray ’ı sadece 3-0 yenebildiyse, bunun sebebi boş kaleye topları dışarı atan Beşiktaşlı futbolculardır. Yani bu hezimetten Galatasaray’ı kurtaran kendi futbolcuları değillerdir. Önce bunun altını çizeyim dedim. Sonra da bu sütunlarda çok defa yazdığım Galatasaray takımının bu hoca ve onun kurduğu ekiple bir yere varamayacağı gerçeğinin bir kere daha su yüzüne çıkışıdır.
Maçın analizi mi? Galatasaray, Başakşehirspor hezimetinden sonra kendi yarı alanında fazla adamla birikip, hücuma kontra kurgusuyla çıkmayı planladığını sahaya yansıtıyordu ilk yarıda... Bu aslında oyuncu profili olarak Galatasaray’a hiç uymayan bir düzendi ama, anlaşılan o ki beşlik bundan önceki deplasman akılları başa getirmişti. Böylece Beşiktaş’ın top yapmayı seven elemanları da tıpkı bundan önceki iki golsüz beraberlikte olduğu gibi pozisyon bulmada zorlanacaklardı. Öyle de oldu. Koca bir ilk yarıda Galatasaray’ın bir buçuk iki kontra pozisyonu ile Beşiktaş’ın Cenk’le daha birinci dakika yakaladığı ve de Oğuzhan’a yapılan penaltılık görüntüler vardı. Yani birer buçuk pozisyon diyebiliriz. Şenol hoca Talisca ile Oğuzhan’ı ayırarak kurduğu takımlar en azından rakiplerine pozisyon vermiyorlardı. Bunu da bu ülkede ilk yazıp önerenin ben olduğumu da satırlarıma ekleyeyim.
Neyse, geldik ikinci yarıya... Beşiktaş kendi sağından getirdiği topu ortaya kestiğinde Muslera gibi bir kaleci yatıp topu elinden kaçırdı. Cenk oradaydı, boş kaleye attı topu... İşte ne olduysa bundan sonra oldu. Galatasaray’ın bir araya geldiklerinde asla takım olamayan isimli yıldızları maçı kurtarmak adına açılıp saçılmaya başladılar. Eh kenarda da buna müdahale edecek bir teknik ekip olmadığına göre, Beşiktaş’ın Avrupalılar örneğinde yaşadığımız gibi maçı kolayca bitireceğini beklemek hayalcilik olamazdı. Olmadı da... Kale ağzından kaçırılan beş net pozisyonun yanı sıra iki de gol oldu... Yani Galatasaray’a beş atan Başakşehir ’e ayıp edilecekti neredeyse... Çünkü Galatasaray hem enine, hem de dikine oyun alanını alabildiğine büyütmeye başlamıştı. Bu da başta Oğuzhan ve öndeki hücumcular olmak üzere Beşiktaş’a idman çift kalesi sunmak anlamı taşıyordu.
Sonra bu maçın en tuhaf anını yaşadık... Beşiktaş maçı 2-0 önde götürürken 85. dakikada Denayer çıktı yerine sol arkaya Linnes girdi. Galatasaray’ın büyük hocası (!) bunu gol atabilmek için yaptığını ileri sürmez mi? Haklı mı? Tabii ki, Linnes bugüne kadar arkadan kopup gelerek 20 gol atmadı mı yahu? Şenol hoca mı? Atiba’yı 82’de alıp Talisca’yı soktu, Oğuzhan’ı arkaya çekip biraz dinlendirdi... Daha önce darbe üstüne darbe yiyen ama yılmayan Tolgay da yerini Medel’e bırakmıştı. Cenk’le Negredo’nun değişimi de bir gol getirdi. Galatasaray’da mı neler oldu? Hep yazdım, hep söyledim, Selçuk bu takımın ilk on birinde oynar, çünkü ondan başka orta alanda savunma yapan oyuncusu yoktur Galatasaray’ın... İşte size Fernando, Belhanda ve NDaye...
Bu derbi de bitti. Galatasaray en yakın rakibini 9 puan geçerken, ligi üçüncü bitirirse iyidir diye yazıp, söylemiştim... Ne dersiniz? Beşiktaş mı? Sırtından Avrupa Kupası grup maçlarını attığına göre...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.