Her Zaman Son Sözümüz
Burada on yıldır yazıyoruz hamdolsun. Maksadımız, günümüz insanına yeniden İslam’a dönüş, insan, toplum, devlet ve medeniyetini ona göre yeniden inşa edişte bir hatırlatıcı, bir öğretici ve mütevazı bir yol gösterici, bir kılavuz olsun içindir.
Başarı mı?
O Allah Teâlâ’dandır ve biz de onun heyecanlı talepçisiyiz. Ama o kadar.
Tesir mi?
Bilemiyoruz. Öyle olunca da bir şey diyemiyoruz. Niyetimiz var, iddiamız yok. Ona tevekkül ve itimat ederek yolumuza devam ediyoruz.
Maalesef günümüzde insanı meşgul eden çok şeyler icat olunmuştur. İnsanlar hayatın hızlı akışı karşısında direnemeyip doğru dürüst beslenmelerine bile dikkat edemez olmuşlar, ayaküstü atıştırmalarla öğün savar hale gelmişlerdir. Biz bu insanlara bir şeyler söylemek, bir şeyler okutmak istiyoruz.
Biliyoruz, okumanın giderek azaldığı ülkemizde bu bakımdan çoğu zaman hüsranı yaşıyoruz. İnsanımız ne acıdır ki az okuyor. Bizim gibi din konusunda yazanlar ise, sistemin İslam olmadığı materyalist, laik ve seküler bir hayat içinde iki kere şanssız oluyorlar. Çünkü bu sistemde yaşanan hayatta İslam’a yer yoktur. Onun yeri bireylerin vicdanının derinlikleridir. O karanlık ve küflü dehlizlerden başını bile çıkartmasını istemiyor Batıcı laik sistem. Haliyle bu devlet yapılanması, bu siyaset ve yönetim, bu hukuk ve ekonomi, bu eğitim ve terbiye sistemi, bu cahili çevre, bu yoğun toplumsal baskı, bu içteki vicdanla dıştaki yaşananların ters düşerek çatışmaları, İslam ile ilgili bilgilerin okunup araştırılmasını maalesef çok olumsuz etkilemektedir.
Bizim insanımızın ve toplumumuzun genel gidişi, sosyolojinin gerçekleri, derin tarihin ışık tutması ve Allah Teâlâ’nın zafer günlerini insanlar arasında tedavül ile döndürüp durdurmasından anladığımız kadarıyla, bir gün bu kötü gidiş bitecektir. İnsanların en temel haklarına acımasızca vurulan zincirler kırılacaktır.
İşte o zaman, biricik hak din olan İslam, vicdanlardan dile ve organlara, oradan aile ve çevreye, oradan da toplum ve devlete sirayet ederek, az önce bahsettiğimiz olumsuz etkileri kıracaktır. İşte o zaman insanlar, kıtlıktan çıkanların ekmeğe koşmaları gibi, kendilerine hayat ve mutluluk veren bu tür konulara ve kitaplara çok ilgi duyacaklardır. Buna kesinlikle inanıyoruz.
Çünkü yaşanan hayat, her fikri, her ilke ve ideolojiyi, her batıl dini bitirip tüketti. İnsanlar acı çekerek yaşadıkları yığın yığın sorunlarına hala köklü çözümler bulabilmiş değiller. Bütün bunların üstüne üstlük bir de ölüm gerçeği var. Sonuçta insanlar İslam’ı fark edecekler ve onunla ilgilenecekler.
İşte biz burada oturmuş, böyle küçük küçük köşe yazıları ile bazen damlaları biriktirerek göle çevirmekle, veya bulduğumuz mekanlarda söz çevirmekle, insanımızın vicdanında var olan o ateşe çalı çırpı atarak sönmemesini sağlamaya çalışıyoruz. Az da olsa devamlı amelden Allah Teâlâ’nın izni ve bereketi ile –amele güvenmek değil bu- ondan bir şeyler bekliyoruz.
Hiç şüphesiz güzel akıbet güzel Müslümanlarındır. Amacımız, bu güzel Müslümanların yetişmesi için insana hizmettir. Biliyoruz ki yeryüzünün en güzel, en sevap, en faydalı ve Rabbimizin rızasını kazanmada en etkin işi, kullarına Allah Teâlâ’yı tanıtmak, dinini öğretmekle ona severek kulluk etmelerini sağlamaya çabalamaktır. Kısacası amacımız Allah Teâlâ’nın rızasını kazanmak için dini ile insanları buluşturan davet ve irşat işinde çalışmaktır.
Bazen bizim içimizde kopan fırtınaları tutuyor birisi de seslendiriyor yüzümüze karşı: İyi de sonuç ne? Sonuçta ne oluyor?
Bu arkadaşlara “gölge etme başka ihsan istemez” demek geliyor içimden. Gidin Allah aşkına, bir de sizinle mi uğraşalım!
Ne zaman anlayacaklar bilemem! Ne zaman ihlaslı olacaklar! Ne zaman ameli görmekten kurtulacaklar? Ne zaman hiç olmazsa mani olmayacaklar?
Daha doğrusu ne zamana kadar suçlarını böyle bastıracaklar? Meydandan kaçışın mazeret taşlarıyla başımızı yaracaklar?
Kardeşim, çalışmak bizden, Tevfik Allah’tandır. O dilerse her şey tamdır, tamamdır. İnsanlar okur da bir teşekkür ile dua ederlerse, o da artı bir değerdir, o kadar.
Her zaman son sözümüzdür: Hamdolsun Alemlerin Rabbi Allah Teâlâ’ya!