Şiddet toplumuna mı dönüşüyoruz?
Gözünüzü çevirdiğiniz her noktada, adımınızı attığınız her alanda şiddetin izlerine rastlıyorsunuz. Toplumun ruh sağlığı gittikçe bozuluyor. İnsanlık libasını çıkarmış canilerle aynı ortamda yaşıyor ve aynı havayı soluyorsunuz.
Bir kadın kocasını ekmek bıçağı ile yaralıyor ve adam hastanede hayatını kaybediyor.
Birkaç genç bir araya geliyor ve bir genç kızı kaçırıp ırzına geçiyorlar
Bir cani eşini sokak ortasında katlediyor
Bir psikopat sokak ortasında bir köpeği bıçakla lime lime ediyor
Bir asker kediye işkence edip öldürüyor
Bir anne ciğer paresi evladını boğuyor
Bir öğretmen öğrencisine tecavüz ediyor
Bir baba kızını öldürüyor
Allah’ım nereye gidiyoruz? Ne oldu bize?
Teknoloji çağındayız, istediğimiz her şeye kolay yoldan ulaşabiliyoruz. Lüks evlerde, şaşalı ortamlarda yaşıyor ve özgürce hareket edebiliyoruz. İstediğimiz her şey elimizin altında. Eğitime önem veriyor, kimimiz doktor, kimimiz öğretmen kimimiz mühendis oluyoruz… Peki insan olmak bu kadar zor mu ki, gittikçe aşağı doğru düşüyoruz?
Kabul etmeliyiz ki hayattaki en zor şey, insan olmak ve insan kalabilmektir… Fakat insanlar hep bir şeyler olma yolunda koşarken, odam olma yolunda küçük bir adım dahi atmazlar. Çünkü bunun ehemmiyetini idrak edememişlerdir.
Bir insana, bir hayvana bir canlıya zulmeden bir kişi toplumun hangi katmanında hangi rolü alır da faydalı olabilir? Bu kişiden sağlıklı bir eş, sağlıklı bir ebeveyn olmasını bekleyebilir miyiz? Peki, bu hasta ruhlu kişileri cezaevlerine kapatmak tek başına çözüm mü? Elbette değil… Zira bu psikopatlar mantar gibi çoğalıyor ve sokaklarımızda tehlike saçmaya devam ediyorlar. Peki, çözüm nedir?
Sevgili anne babalar hoşumuza gitmese de kabul etmeliyiz ki bu caniler bizlerin ürünü…
O nedenle çocuklarımıza mesleki kariyer telkini yaptığımız gibi insani değerlerin telkinini de yapmalı ve onlara en değerli şeyin “insan olmak ve insan kalabilmek” olduğunu vurgulamalıyız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.