Mukaddes Emaneti Koruyalım
Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Ashabına gerçek İslâm’ı, hiçbir eksiksiz tebliğ ve teslim etti.
Ashab-ı Kiram gerçek İslâm’ı Tâbiîn’e öğretti ve teslim etti.
Tâbiîn Tebe-i Tâbiîn’e gerçek İslâm’ı öğretti ve teslim etti.
Sâlih Selefler gerçek İslâm’ı öğrettiler ve bütün olarak teslim edip gittiler..
Her karnda (devirde) yaşayan icazetli ulemâ ve meşayih gerçek İslâm’ı öğrettiler ve sonrakilere teslim edip gittiler.
Böylece gerçek İslâm günümüze kadar geldi.
Arada Peygamberimizin (Salat ve selâm olsun O’na) haber verdiği üzere sapık fırkalar zuhur etti ama Kur’ân’a, Sünnete, icmâ-i ümmete uygun olarak gerçek İslâm anacadde olarak devam etti. Bu İslâm’da hiçbir kopukluk olmadı.
Seleflerimiz (bizden önce gelip geçmiş olan Müslümanlar) bize gerçek İslâm’ı mukaddes bir emanet olarak bıraktılar. Bizler bu emanetten sorumluyuz. Dinimizi, hiçbir kopukluk ve bozulma olmadan, bizden sonrakilere teslim etmekle yükümlüyüz.
Zamanımızda İslâm’ı ve Müslümanları bozma ve sapıtma hareketleri cihanşümul bir hale gelmiş, dünyanın her yerinde görülür olmuştur.
Ehl-i Kitab da ehl-i necat ve Cennet’tir... Ehl-i Kitab ile Amentüde aramızda ittifak vardır...Kur’ân, Yahudi ve Hıristiyanları İslâm’a çağırmıyor...Zamanımızda üç ibrahimi din vardır... Kelime-i Şehadet’in ikinci kısmını (MuhammedResulullah)demeyiverelim... gibi sözler gerçek İslâm’a uymaz.
Dinlerarası Diyalog ve Hoşgörü hareketi gerçek İslâm’la kesinlikle bağdaşmaz.
İsrail’in ve ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi İslâm’ın ve Müslümanların zararınadır.
Sünneti inkâr küfürdür.
Üçyüz küsur âyetin bu devirde hükmü kalmamıştır demek Kur’ân’ı dolaylı şekilde inkârdır.
Mü’min kardeşlerine sırt çevirip kâfirleri dost ve veli (idareci) edinmek hıyanettir.
Allah’ın ve Resulü’nün (aleyhissalatu vesselam) razı olduğu İslâm’ı bırakıp, azılı Müslüman düşmanı harbî kâfirlerin istedikleri ılımlı, light, fıkıh ve şeriatsız bir İslâm türetmeye çalışmak vahim bir sapıklıktır.
Allah ve Resulü Müslümanların bir tek vücut gibi olmalarını, birlik ve ittihadı emr ediyor ve istiyor. Bugünkü İslâm ülkelerinin daha da parçalanmasını, balkanlaşmasını, ortaya, birbirleriyle çekişen bir sürü yetersiz küçük devletçik çıkmasını istemek bir Müslümana yakışmaz. (Kâfirler Türkiye’yi üçe, Suriye’yi üçe, İran’ı dörde,Mısır’ı ikiye bölmek istiyor.)
Hiçbir Müslümanın dinden tâviz (ödün) vermeye hakkı ve selahiyeti yoktur.
İslâm bir bütündür.
Gerçek İslâm, iki silsile ile ucu Resul-i Kibriya (aleyhi ekmelüttahaya) Efendimize ulaşan gerçek icazetli ulemâ ve gerçek icazetli meşayih tarafından bugüne kadar bozulmadan gelmiş ve bizlere emanet edilmiştir.
Biz de bu emaneti gelecek nesillere bozulmadan tevdi etmeliyiz, emanet olarak bırakmalıyız.
İslâm dini reform kabul etmez.
İslâm dini değişiklik kabul etmez.
İslâm dininde tenzilat (indirim) yapılamaz, hükümlerinin bir kısmı kabul edilip, bir kısmı inkâr edilemez. İslâm’ın bir kısmını inkâr eden, tamamını inkâr etmiş gibi olur.
Müslümanların her devirde imamları (din uluları), fakihleri, müfessirleri, muhaddisleri, uleması, üstadları, mürşidleri, şeyhleri olmuştur. Bunların hepsi icazetlidir.
Bunları bırakıp da icazetsiz naylon müctehidlerin, reformcuların, dinde yenilikçilerin, dinde değişiklik isteyenlerin, dini sulandırmaya ve tahrif etmeye yeltenenlerin peşlerine düşen, onlara taraftar olanlar sapıtır.
Gerçek İslâm Allah’ın bize emanetidir. Resulullah’ın (salat ve selâm olsun O’na) vediasıdır. Ondört asırdır gelip geçmiş Müslümanların, nesilden nesle teslim ettikleri kutsal emanettir.
Bu emaneti canımız gibi koruyalım. Hıyanet edenlere izin vermeyelim. Bu konuda kardeşlerimizi uyaralım.
Müslümanların Uyarılması Lazımdır
Herif Müslüman geçiniyor ama dini imanı para. Üstelik de haram para... Soruyorum, böyle Müslüman olur mu?
Adam derviş geçiniyor ama günde birkaç saat gıybet yapıyor. Gıybet ne demek? Ölü kardeşinin etini yemek kadar büyük ve iğrenç bir günah.
Adam İslâmcı geçiniyor. Herkese örnek olmak onun temel vazifesi. O ise bir sürü yamukluk sergiliyor. İslâm ile yamukluk bir arada olabilir mi?
Kadıncağız sözde tesettürlü. Takmış takıştırmış, sürmüş sürüştürmüş ortalıkta dolaşıyor. Saçlarını deve hörgücü gibi topuz yapmış, üzerine altın sarısı parlak mı parlak bir örtü takmış. (Sahih hadîste, Peygamberimiz ‘Saçlarını deve hörgücü gibi yapan kadınlar Cennet’in kokusunu alamayacaklar’ buyuruyor.) Açık kadınlardan daha fazla dikkat çekiyor. Böyle tesettürlü İslâm hanımı olur mu?
Şuna bakınız: Dindar, sofu geçiniyor. Gırtlağına kadar faize, ribaya, haram işlere batmış. Bu ne biçim sofudur, dindardır. Evlere şenlik!..
Muvahhid (tevhid ehli) geçinen şuna bakınız: “Teslis de haktır, Teslis ehli de kurtulacak ve Cennet’e girecektir” diyor. Bu ne biçim muvahhiddir?
Şu namuslu geçinen hayduta bakınız: “Bozuk düzenlerde, İslâm’a ve Şeriat’a aykırı bozuklukları yapmak caizdir” diyor. Elinde Şeytan’dan alınma kapı kadar fetva ve ruhsat da var. Muhammedü’l-Emîn sallallahu aleyhi ve sellemin dininde böyle şey olur mu?
Şeyh geçiniyor, namaz kılmıyor.
Sâlih geçiniyor, yapmadığı fitne ve fesat yok.
Biraz kitap okumuş, kendini müctehid sanan şu zata bakınız.
Örnekleri çoğaltmıyorum. Bu kadarı fikir vermeye yeter. Bu gidişin sonu ne olacaktır?
Gerçekten bir kısım Müslümanlar çok başı boş kaldılar.
Müslümanları çekip çevirecek, uyaracak yeterli sayıda ulemâ yok. İslâm’a, Şeriata, Fıkha, Sünnete, ahlâka aykırı bir yığın yazı yayınlanıyor, iş yapılıyor ve bunlara gereken tepki gösterilmiyor.
Yüz kadar gerçek icazetli din âlimi, gerçek müftü, gerçek fakih, gerçek şeyh, gerçek mürşid bir araya gelseler; Müslümanlara hitaben bir bildiri metni hazırlasalar ve bu metin en az 10 büyük gazetede tam sayfa olarak yayınlansa, ayrıca birkaç milyon tirajlı bir broşür haline getirilip halka dağıtılsa... İyi olmaz mı? Böyle bir hizmet, böyle bir uyarı niçin yapılmıyor? Müslümanlara niçin öğüt verilmiyor?
Bu gidişin sonu ne olacak?