Büyük anneden toruna
Sevgili Ali Hür;
Geçen hafta iki kardeşin sevgi kokan diyaloguna şahit oldum. Büyük olanı elindeki pastayı kardeşine uzatıyor ve bir anne şefkatiyle onu besliyordu. Kardeşi ise abisinin ikram ettiği pastayı alıyor ve ona sevgi ile sarılıyordu. İki çocuğun arasındaki o sıcak bağ ve sarsılmaz sevgi bana erişkinlerin bitmek bilmeyen ihtiraslarını hatırlattı. Biz erişkinler sizlere çocuktur aklı ermez diyor ve kendimizi farklı bir konumda değerlendiriyoruz. Oysa sizler fıtratınızdaki bozulmamış sağ istidatlarınızla çoğu zaman bizlere insanlık dersi verecek tutumlar sergiliyorsunuz.
Biz erişkinler keşke çocuk yanımızı kullanıp, sevgiyi ve paylaşımı kırık ve mazbut hayatlarımıza taşıyabilsek. Ama yapamıyoruz, yapamayız da... Zira amcaların teyzelerin küçük menfaatler uğruna kırmadık gönül, yıkmadık benlik bırakmıyorlar. Düşünsene bir kişi işinde yükselebilmek için mesai arkadaşlarına iftara atıp, patronun gözdesi olabiliyor. Bir esnaf insanların algılarını etkileyerek fahiş paralar elde edebiliyor. Bir eğitimci öğrencisini yerden yere vurarak egosunu tatmin yoluna gidebiliyor. Bir minibüs şoförü parası olmadığı için bir yolcuyu yaka paça aşağı indirebiliyor. Bir patron işçisinin emeğini vermeyip onun mağduriyetini uzaktan seyredebiliyor. Bir politikacı yalakalığın her türlüsünü sergileyerek göz boyayabiliyor. Bir şarkıcı ortama uyum sağlayayım diye tesettüre girip bundan nemalanabiliyor. Başına takke geçiren bir adam taze Yasin satıyorum diyor ve bundan kazanç elde edebiliyor... Bunlara daha onlarcasını ekleyebiliriz.
Sevgili Ali Hür;
Biz erişkinler büyüdüğümüzü ve olgunlaştığımızı zannederiz. Oysa sergilediğimiz davranışlar insan yanımızı değil beşeri zaaflarımızı beslediğimizi dolayısıyla olgunlaşamadığımızı gösteriyor. Zira olgunlaşmak insani ilişkilerde sevgiyi ve sabrı kuşanmaktır. Olgunlaşmak hata edenin hatasını yüzüne vurmak değildir, aksine hatanın telafisini yapabilmektir. Olgunlaşmak ihtiraslarımızı kontrol altına alabilmek ve hak sahibinin haklarına saygı gösterebilmektir. İnsana insan olduğu için değer vermek ve ilişkileri bu doğrultuda sürdürebilmektir. Olgunlaşmak insanların sorunlarına karşı duyarlı olmak ve harekete geçebilmektir. Olgunlaşmak gerektiğinde keyif alınan şeylerden vazgeçebilmektir. İnsanların kusurlarını affetmek, onları sevgi ile kucaklamaktır. Olgunlaşmak dünyayı ebedi kalacağımız bir mekân olarak görmeyip aksine bir yol kavşağı olarak görebilmektir. Sevenin de sevmeyenin de duygularını olduğu gibi kabul edebilmektir. Olgunlaşmak kıyıdakilere kucak açmak ve onların yaralarına merhem olabilmektir. İşte biz erişkinlerde olmayan bu hasletlerin çoğu siz çocuklarda mevcut. O yüzden bizlerin bazen siz çocukların sahip olduğu o saf ve duru dünyaya geçmemiz ve fıtratımızla buluşmamız lazım diye düşünüyorum. Bilmiyorum bana katılır mısın…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.