Recep Tayyip Erdoğan da Kıymetlidir Nureddin Yıldız da 2
Cumhurbaşkanının Salı günü konuşmasını dinledim. Güzel bir konuşmaydı. Kim hazırlamışsa ona da teşekkürler. Kur’an ve sünnet eksenli bir davet, tatlı dil güler yüz, sert ve kaba davranıştan kaçınma, bütün insanlığı merhametle kuşatma. Gerçekten güzeldi.
İyi de, bu üslup Nureddin Yıldız’a niye yoktu?
Sanırım şundan; yıllar var ki medyadaki din hakkında konuşan ilahiyatçı veya sivil bir kısım insanların abuk sabuk konuşmaları onda bir nefret birikimine sebep olmuştu. Bardağın son damlası Nurettin Hocanın çarpıtılmış sözleri oldu. O da yılların öfkesini ona boşalttı. Kabak onun başında patladı galiba.
Ama samimiyetimle söylüyorum, Nurettin hoca sünneti, mezhepleri, müçtehit imamları inkar edenler, horozdan kurbana fetva verenler, haccı yıl içine yayanlar gibi bir hoca değil. Bunu internete giren herkes gözüyle görebilir.
Yapılacak iki şey var
Şimdi olan oldu, biten bitti. Yapılacak iki şey var. Birisi, zamana terk ederek Nurettin Yıldız yarasını iyileltirmek ve hocayı bir şekilde teselli etmek. Olabilir. Ama ikincisi daha güzel. Recep Tayyip Erdoğan Nureddin Hocaya şöyle veya böyle ulaşarak, “kastımız bizi üzenlerdi, ama arada sen gittin, bizi hoş gör” diyecek.
Bu niye güzel?
Çünkü burada tevazu var, yani asıl izzet ve büyüklük. Eğer kibir olursa, Allah Teâlâ’nın kibirliyi muhakkak cezalandıracağını herkes bilir. Büyüklük taslayan düşüşe geçmiştir demektir. Bana göre Recep Tayyip Erdoğan’a yakışan tevazu ile büyümektir.
“Size Ne Oluyor?” Diyenlere
Bu arada kimileri “size ne oluyor?” diyorlar. Bunlar iki kısımdırlar.
Bazısı fakiri sevdiğinden, “hocam, Reis aleyhinde yazarsan Ak Partililer seni sevmez, üzerler” diyor.
Bazısı da “Reis hata yapmaz. Bir bildiği var ki böyle konuşmuştur. Size düşen onun yaptığını tasdik etmektir.”
Bir de fırsat bekleyen gizli FETÖ’cüler var, bulanık suda balık avlamak istiyorlar. Bunlar da itibar cellatlığına soyunarak, “senin maksadın arabuluculuk değil, Reise karşı fitne çıkarmaktır” diyorlar. Kalbimizi yarıp bakmadan niyet okuyuculuğu yapan bu tür cahillere bir sözümüz de yok, itibara almamız da. Sadece “Allah ıslah eylesin” diye dua ederiz.
“Reis hata yapmaz” diyenleri Reisin kendisi bile kale almaz. Olur mu öyle şey? Kimse “la yuhtî vela yüs’el” değildir. Ancak Peygamberler masumdur. Bunu konuşmaya bile gerek yok. Bizde itaat ancak marufadır. İnsanlar her zaman hata edebilirler unutmayalım, velev ki Recep Tayyip Erdoğan bile olsalar. Eğer birlik istiyorsak, hatayı büyütmeden hakka davet ve avdet gerekir. Mesele bu kadar basittir. Bir adam büyükse, af etmesini de bilir, özür dilemesini de.
Bizi seven ve esirgemeye çalışan kardeşlerime de bazı şeyler hatırlatırım. Arkadaşlar, İslam adına konuşan alimleri savunmamak, yarın ahirette savunmaya alınmak demektir. Biz kardeşiz, hakka sahip çıkmalıyı. Bu bizim vazifemizdir. Öyleyse Recep Tayyip Beyi de yedirmemeliyiz, Nureddin Yıldız'ı da heder etmemeliyiz. Bu ikisi ve sevenleri asla karşı karşıya gelmemelidir.
Bildiğim kadarıyla Nureddin Yıldız meczup değil, marjinal değil, vehhabi değildir. Ehli sünnet ve Hanefi mezhep birisidir. İnsan olarak kusurları olabilir. Hata da yapabilir. Herkeste var kusurlar. Herkes de hata yapabilir. Uyarmak gerekir eğer açıktan yapılırsa, ezmek değil.
Hem eleştirmek, düşman olmak, hakaret etmek değildir. Nazik ve kibarca hataları ve doğruları gösterip uyarmaktır. Bu her Müslümana düşen bir görevdir. Biz de bu yazımızla arabuluculuk yapmak ve barışa, huzura hizmet etmek isteriz. Kırılan kalp kalmasın, incinen gönüller alınsın, insanlar kucaklaşsın, kardeşlik pekişsin istiyoruz. Bu iki kişiyi de sevip destekleyenler sevinsin istiyoruz. Bunun için herkesten dua bekleriz.
Bu arada bazı yazarlar Nurettin Yıldız Hoca için üzülmüşler, ama açık seçik savunacak yerde “canım şimdi bu ayrıntı meseleler mi kaldı konuşacak?” diye suçlamışlar. Hayatı ilim ve irşat ile geçenler yıllar içinde aslı da anlatırlar, teferruatı da. Onu hiç tanımayanlar, bari birkaç videosunu izleyerek tanısalar.
Neden Bunları Yazıyoruz?
Gayet basit; Kur’an ve sünnet bize bu görevi veriyor. Bunlara bakarsak, İslam için çalışan kardeşler birbiriyle kavga edemezler. Etmişlerse, hiç kimse bunlara seyirci kalamaz. Derhal arabuluculuk yapmalıdırlar. “Haydi barışın” demelidirler. Arabuluculuk vazifesi ciddi bir emirdir. Allah ve Resulünün kesin emridir.
İşte birkaç ayet:
“Eğer inananlardan iki grup birbirleriyle savaşırlarsa aralarını düzeltin. Eğer biri ötekine karşı haddi aşarsa, Allah’ın buyruğuna dönünceye kadar haddi aşan tarafa karşı savaşın. Eğer (Allah’ın emrine) dönerse, artık aralarını adaletle düzeltin ve (onlara) adaletli davranın. Çünkü Allah, adaletli davrananları sever.”(Hucurat, 9)
“Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin.” Hucurat, 10)
"Ey iman edenler, zandan çok kaçının; çünkü zannın bir kısmı günahtır. Tecessüs etmeyin (birbirinizin gizli yönlerini araştırmayın). Kiminiz kiminizin gıybetini yapmasın (arkasından çekiştirmesin.) Sizden biriniz, ölü kardeşinin etini yemeyi sever mi? İşte, bundan tiksindiniz. Allah'tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, tevbeleri kabul edendir, çok esirgeyendir." (Hucurat 12.)
İşte bazı hadisler:
“Kardeşini gıyabında savunan kişiyi, Allah (cc) cehenneminden azad eder.”
“Kim Müslüman kardeşini, şeref ve namusunu savunursa Allah (cc) da kıyamet günü onun yüzünü cehennemden korur.”
“Dünyada iken mümin kardeşinin şerefini koruyan kişiye, ateşten korumak için kıyamet günü Allah (cc) bir melek gönderir.”
“Müslümanın şahsiyetinin çiğnendiği bir yerde onu savunmayan kişiye, Allah’ın (cc) yardımına muhtaç olduğu bir zamanda kesinlikle Allah (cc) yardım etmez. Şahsiyetinin çiğnendiği, şerefinin rencide edildiği bir ortamda Müslüman kişiyi savunana, Allah’ın yardımına muhtaç olduğu bir zamanda Allah (cc) da ona yardım eder.”
“Yanında kardeşi gıybet edilirken, savunmaya gücü yeter de onu savunursa, dünya ve ahirette Allah (cc) da ona yardım eder. Eğer savunmazsa, dünyada ve ahirette Allah (cc) ona gıybet cezası verir.”
Haktan Yana Olmalıyız
İkinci hatırlatacağım konu şudur: İnsanımızı sevdiğimiz kadar, ilkeli olmayı da sevmeliyiz. Öyle değil mi?
Ne diyorduk meydanlarda?
"Haklı güçlüdür, haksız zayıftır."
Buyurun, hep beraber ispat edelim sözümüzü. İslam ciddi bir dindir. Müslüman olmak ciddiyet ister. Ölse bile, cesedi haktan yana düşmelidir. Mütevazı insan hak sözü kabul eder, kimden gelirse gelsin. Allah Teâlâ bizi gururlu, kibirli, kendini beğenmiş değil, mütevazı, alçak gönüllü, hakkı seven ve kınayanın kınamasından korkmadan onu savunan sevdiklerinden eylesin.