Ya yol açınız ya yoldan çekiliniz
Bir kelam-ı kibarın kifayet edecek esprisini yazıma başlık yaptım..
Bu söz herkesedir..
Hiçkimse yiyip/içip yatsın, aybaşlarında kendi takdir ettikleri yüksek maaşı alsın diye kendine vekil seçmez..
Seçerse aklından ve iyi niyetinden şüphe edilir..
İlk önce bırakın şu “demokrasi” mavalını.. Hele de “hukuk” aldatmacasını önümüze sermeyin ne olur..
Sizleri, yani namuslu görünenleri, namuslu geçinenleri ve kendilerini millete adadıklarını söyleyenleri, en az İP Başkanı Doğu Perinçek kadar cesaretli olmaya davet ediyorum..
Yanlış anlaşılmasın, ne hukuku ve demokrasiyi bırakmanızı temenni ediyorum, ne de seçmenleri aldatmanızı..
Hukuk sisteminin ne hale geldiğini elbette biliyorsunuz.. Bilmekle çare bulmak arasında dağlar kadar fark vardır..
AKP iktidar olunca umutlar yeşermişti..
O yeşermenin durduğunu, hatta kurumalar başladığını hâlâ görmüyorsanız, vay sizin halinize..
A. Necdet Sezer, bir muhalefet lideri gibi hareket ettiğinde size çok yalvarmıştı aklı erenler:
“Tez bakın çaresine.. Aksi halde millet vicdanında onulmaz yaralar açmanın önü alınmaz” demiştik..
Kılınızı dahi kıpırdatmadınız.. Kanunsuz icraatlarını aynen yerinde saydırdınız..
Anayasa Mahkemesi son yıllarda A. Necdet Sezer ideolojisine göre şekillendi.. Mahkeme üyeleri “velinimet” anlayışı içinde sol ideolojiyi sayın Sezer’in görüşleri doğrultusunda hukuka taşıdılar..
Vakit geçmeden çaresine bakmanız için yapılan çağrılara kulaklarınızı tıkadınız ve takdir ettiğiniz maaşları tahsil dışında belki bazı risk taşımayan sudan hizmetler de yaptınız.. Amma AYM yetkinizi elinizden aldı nihayet..
Yasama Meclisine gerek kalmadı ki; Vakit gazetesi kimsenin cesaret edemediği manşeti atmıştı:
“Ya Anayasa Mahkemesi lağvedilsin, ya da TBMM..”
Sesiniz, soluğunuz çıkmadı maşallah..
Oysa millet sizden cesaret, icraat ve harekat bekliyordu..
Nedir bu suskunluğunuzun sebebi?
Adı geçen eski C. Başkanı “Gerekirse ibadetler de engellenebilir” mealinde sözler sarfetmişti..
AYM’nin gidişi o tavsiyeye uygun bir gidiştir..
Evet bu millet çareler tükendiği zaman çare üretir ve yanlışta karar kılanlara ders verir.. Amma niye o kerteye gelsin ki?
Bakın, MHP herhalde durumun farkına varmış ki, iktidara “Gelin de beraberce çaresine bakalım” mealinde çağrıda bulundu..
Daha ne istiyorsunuz?
“Acaba bir tuzak mı?” paranoyasından kurtulmanız şarttır artık..
Bahçeli, Meclis iradesinin aldığı ve de alacağı yaradan endişeye kapılmış ki, size davette bulunuyor..
İşte size “Topu taca atmasınlar” deniyor.. Oysa siz topu demokrasi harici sahalara atıyorsunuz.. Bu çağrı, bir uzlaşma çağrısıdır.. Kimse kimsenin ne iktidarını, ne de muhalefetini elinden alacak değil..
9 kişinin hiç de üzerlerine vazife değilken 411 kişiyi, yani Meclis iradesini yok sayması, yerine kendi görüşlerini (meşru bile değil) ikame etmeleri niçin vurdumduymazlıkla geçiştiriliyor?
Bir yazar, sizlere hitaben diyor ki:
“Ya darbe anayasasını değiştirin, ya da topyekun istifa edip milletin önünü açın..”
Bu mesele “kusura bakılmasın” klasiği ile sürüp gitmez..
Yapamıyorsanız, çekilin yoldan.. Elbette yapabilecekler vardır..
Şunu da hatırlatmakta fayda görüyorum:
İktidara yol gösteren, çare reçeteleri yazan, gerektiğinde biraz da sert ithamda bulunanlar düşmanınız değiller, aksine sizde bir umut görenlerdir.. Amma partiliniz değiller asla..
Cumhurbaşkanı’nın rektör seçme yetkisini bırakması, istenilen tedavi usulü değildir.. Önce direnmeyi öğrenmeniz gerekir kanaatindeyim.. Baksanıza, en büyük muhalif muhatabınız Aydın Doğan hanedanlığı dahi geri adım atmamıştır bugüne değin..
--------------------
Sordular: /Neden böyle durmaz çağlar ırmaklar
Gurbeti hatırlatır, yürek dağlar ırmaklar?/
Dedim ki: /Cenabetler girip yıkanmış belki,
Onun için bahtına yanar/ağlar ırmaklar/..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.