D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

Güzel adamdı Hasan Celâl Güzel!

Güzel adamdı Hasan Celâl Güzel!

1970’li yıllarda Cumhuriyet bürokrasisinin değişimini müjdeleyen sembol isimlerdendi Hasan Celâl Güzel. Öğrenciliğimiz sırasında tanışamadık, biz Basın Yayın Yüksek Okuluna girdiğimiz yıl o SBF’den mezun olmuştu.

Ağır sol işgalindeki SBF Yurdu’nu basan gruba öncülük ettiğini duymuştuk. Esasen biz SBF ve Basın Yayın öğrencileri azılı solun rehinesi gibiydik. Bu baskın da bizim için iyi olmamıştı.

Onunla yüzyüze tanışıklığımız, 1970’lerin sonlarında. Mabedsiz şehre bir kimlik işareti gibi dikilmeye başlayan Kocatepe Camii’nin bodrum katı cuma buluşmalarının merkeziydi. Ankara’nın siyasileri, bürokrasisi, okur yazarları cuma için Kocatepe’ye gelirdi. Hafta boyu hissettiğimiz azlığı cuma kalabalığı ile telafi ederdik. Bir cuma çıkışı tanıştık Hasan Celâl Güzel’le. O cana yakın tavrıyla kucakladı. Batılılaşma İhaneti’ni heyecanla okumuş ve İçişleri Bakanlığında çalışırken yakınlarındakilere dağıtmıştı.

DPT’de çalışan Hasan Celâl’le bir işimiz olmadı ondan sonra. Yazarlar Birliği kurulduktan sonra Hatay sokağındaki yerimize uğrayanlardandı. Turgut Özal, Demirel hükümetinde Başbakanlık Müsteşarı olmuştu. Ona da müsteşar yardımcılığı teklif etmişti. Bu karışık dönemde kabul etmesinin faydalı olacağını düşünüyorduk. Nitekim kabul etti. O sıralar zihnimizi “Afgan Cihadı” ziyadesiyle meşgul ediyordu. Afganistan’dan bir heyet gelmişti, Rabbani’nin Cemaat-i İslâmî’sinden. Onları hem Ankara’daki yazar çizer, gazeteci cevresi ile tanıştırıyor, hem de siyasî liderlerle görüştürüyorduk. Hasan Celâl’in muvenetiyle Başbakanlık Müsteşarı Turgut Özal’la da görüştürdük. Görüşme iyi geçmişti. Adamlar silah ve mühimmat istiyordu. Bu hususta ne yapıldı, hatırlamıyorum, ama Türkiye’de yüksek seviyede bir devlet görevlisi ile görüşmeleri onları etkilemişti.

1980 darbesinin ayak seslerini Ankara sokaklarında duyuyorduk. Anarşi olayları hızla artıyor, halkın tedirginliği yaygınlaşıyordu. Kenan Paşa kuvvet kumandanlarıyla idareye el koydu. 12 Eylül darbesi ile sükunet sağlandı. Turgut Özal müsteşarlıkta bırakıldı, hatta bakan yapıldı. Hasan Celâl de müsteşar oldu.

Devletin üst kademesinde bulunan dinamik bir karakter olarak Hasan Celâl’in darbe sonrasi siyasî hayatta kendine bir yer araması olağandı. Onun Zincirbozan’dan bırakılmış olan “bir bilen” sıfatlı Süleyman Demirel’le düşüp kalktığını duyuyorduk. Yazarlar Birliği’ne arada bir uğrar ve bizi Demirel’in çok değiştiğine ikna etmeye çalışırdı. Buradan onun Demirel’in işareti ile kurulacak siyasî partiye gireceğini çıkarıyorduk. Doğru Yol Partisi Milli Güvenlik Konseyi’nden bir çok kurucusu için veto yedi ve teşekkülünü tamamlayamdığı için 1983 seçimlerine katılamadı. Bu Turgut Özal’ın Anavatan Partisi için fırsat oldu. Turgut Bey yüksek bir oy oranı ile seçimi kazandı. Böylece Hasan Celâl Bey Başbakanlık Müsteşarı oldu. Ara seçimlerde Gaziantep’ten milletvekili seçildi. Ankara bürokrasisinin kafileler halinde bu seçim kampanyasına katılmaya gittiklerini hatırlıyorum.

Hasan Bey milletvekili oldu, ardından bakan oldu. TYB ile ilişkilerini ihmal etmedi. Bir çok önemli hadisede danışmak için geldi. Bakan olduktan sonra bazı davranışlarından rahatsız olduk. Devlet bakanlığından sonra Milli Eğitim bakanı olmuştu. Arkadaşlarla istişare ettik, tebrike gitmeyecektik. Bir ay sonra özel kalemden bir telefon geldi. Bakan bey randevu talebimizi kabul edilmişti, bizi bekliyorlardı. Tabii özel kalemden arayanlara “hayır biz görüşme talep etmedik” diyemedik. Arkadaşları topladık Hasan Beyi ziyaret ettik. Hasan Bey bu kırgınlığı ortadan kaldırmak istiyordu. Neye ihtiyacımız olduğunu öğrenmeye çalıştı. Yıllık yayınlıyorduk, piyasada kağıt karaborsa idi. SEKA genel müdürünü aradı, bize yıllık için kağıt tahsis edilmesini sağladı.

Hasan Celâl’in siyasi hayatı talihsiz hadiselerle akamete uğradı. ANAP genel başkanlığına aday oldu. Tezgâhı kıramadı, kaybetti. ANAP’tan ayrıldı, kendi partisini kurdu: Yeniden Doğuş Partisi.

Onun bu sıralar siyasetten daha önemli bir işe başladığını söyleyebiliriz: Yeni Türkiye dergisini yayınlaması... Şimdi öyle sanıyorum ki, bazı sayıları kitaplık hacminde olan bu dergi gelecekte Hasan Celal Bey’i hep hatırlatacak. Siyaset, tarih, dil ağırlıklı özel sayılar kütüphanelerimizde mutena bir yer tutuyor. Osmanlı Devleti’nin 700. kuruluş yılı kutlamaları onun dergisinin 8 ciltlik Osmanlı sayısı olmasa idi, boş geçmiş sayılabilirdi. Bu derginin bir çok sayılarında yazım var. Hasan Bey gecenin bir yarısında arar: Özel sayının konusunu söyler ve yazı beklediğini belirtir. Onun sözü yerde bırakılmaz!

Parti merkezi aynı zamanda derginin merkezi idi. Giden geleni çoktu. Tek başına bir ordu gibi çalışırdı. Enerjisi bitmek tükenmek bilmez, geceleri çalışmaya devam eder. Bu yorucu faalliğin onun vücudunda bazı hasarlara yol açtığı tahmin edilebilir.

28 Şubat’ta tek başına her şeye rağmen direnen, sözünü esirgemeyen o dur. Bu sebeple “tank hasan” olarak adlandırılmış ve bir çok dava açılarak ile engellenmeye çalışılmıştır. Sonunda hapis cezasına çarptırılmış ve Ayaş cezaevinde yatmıştır. Devlet’in en yüksek makamlarında yer alan bir şahsiyetin cezaevinde yatırılması çok fazla görülen bir örnek değildir.

Vatanı, milleti ve devleti esas alan bir tavır sahibi idi Hasan Celâl Güzel. 12 Eylül’e yakın günlerde gençler arasında radikalizm alıp yürümüş, Bayrak, İstiklâl Marşı millî semboller küçümseniyor. Kızılay’da, eski Milli Kütüphane’nin karşısında, Kumrular sokağında Akıncılar Derneği’nde bir toplantı yapılıyor. Gençlere “akıncı” bile millî geliyor, “seriyye” diyerek daha sıkı müslüman olacaklarını sanıyorlar. Hasan Celâl onlara toprağa basmalarını, eğer toprak ayaklarının altından kayarsa, müslümanca sığınacakları yer bulamayacaklarını hatırlatıyor.

Bir özel durumu da atlamamalıyım: Hasan Celâl, başbakanlık müsteşarı iken nikâh şahidim oldu!

Güzel adamdı Hasan Celal Güzel, Allah rahmet etsin!

9144.jpg

Hasan Celâl Güzel, TYB'nin 1986 Yılın Yazarları ödül töreninde D. Mehmet Doğan'la

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
D.Mehmet Doğan Arşivi