Varlığınız kriz sebebi, bölgeden uzak durun yeter
İslam dünyasında nerede bir kriz ve çatışma varsa, ABD doğrudan ya da dolaylı olarak oradadır. Bulunuş sebebini de krizlere müdahale etmek olarak izah eder. Onlar böyle izah eder, ne yazık ki bazı ülke yöneticileri de bu yalana çanak tutar, destek verirler. Hâlbuki ABD’nin İslam dünyasında krizlere müdahale ederek önlemek gibi bir niyeti olmadığı gibi, yoktan krizler çıkarmak, çıkmış krizleri de tetiklemek gibi kendine bir görev üstlenmiştir. Kısacası, ABD’nin varlığı başlı başına kan ve gözyaşı, varlığı kriz sebebidir. Diyebiliriz ki, ABD’nin bölgemizdeki varlığı kuzu postuna bürünmüş kurt misalidir.
Böyle olunca bölgemizde tek dostunun İsrail olduğunu, onun dışında bazı petrol zengini ülkeler ABD’nin finansörlüğünü üstlenmiş, petrol gelirlerinin önemli bir bölümünü ABD’ye aktırıyor olsalar da kesinlikle dost olamayacaklarını bilmeleri gerekiyor. Söz gelimi Türkiye ile ABD hem ikili planda, hem de NATO çerçevesinde müttefiktir. Hem de bu müttefiklik çoğunlukla stratejik olarak nitelendirilir. Hâlbuki bu nitelendirmenin gerçekte hiçbir karşılığı yoktur. Böyle olmasaydı, Türkiye’nin tüm itirazlarına rağmen YPG/PKK terör örgütünü binlerce TIR dolusu silahla silahlandırır mıydı? Ve yine terör örgütüne ABD’nin verdiği roketler ülkemize yönelik kullanılarak insanlarımız atılan roketler sonucu hayatını kaybeder miydi?
Bu bakımdan terör örgütü tarafından Kilis’e atılan roketlerin neden olduğu ölümler sebebiyle yürütülen soruşturmada söz konusu roketlerin ABD yapımı olduğunun belirlenmesi sürpriz kabul edilebilir mi? Çünkü yıllardan beri terör örgütü ülkemize yönelik saldırılarda ABD’nin verdiği silah ve mermileri kullanıyor. Bu bakımdan bölgemizde huzurun ve güvenliğin tesisi ABD elini çekip gitmedikçe mümkün olmayacaktır. Benzer durum ABD’nin 6. Filo’sunun Güney Kıbrıs sularına gelip Limasol Limanı’na demir atması ile de ilgilidir. Böyle olunca da 6. Filo yetkililerinin Kıbrıs Rum Kesimi’nin doğalgaz arama çalışmalarını koruyacağı iddialarını yalanlayarak, “Krizlere karşı müdahale etmek için burada bulunduklarını” söylemelerinin inandırıcılığı olabilir mi? Çünkü ABD’nin bir yerde bulunuyor olması tek başına kriz sebebidir.
Bu noktada medyaya da intikal eden İsrail’in 2007 yılında Suriye’nin Deyrizor kentinde içinde nükleer reaktör bulunduğu iddia edilen tesisi bombaladığını itiraf etmiş olmasının da bu ülkeye ABD desteği ile izah etmek yanlış olmaz sanıyorum. Çünkü bir ülkenin bir başka ülkede bazı tesisleri bombalaması biliniyor olsa bile genellikle saldırı üstlenilmez. Böylece mesele diplomatik alana kaydırılmış olur. Ama aradan 10 yılı aşkın bir zaman geçtikten sonra, “Tesisi evet biz vurduk” açıklaması yapılır mıydı? Yapılıyor ise bu itirafın ardında başka sebepler aramak gerekir. İlk akla gelen husus bu açıklama ile bölge ülkelerine gözdağı verilmeye çalışılmaktadır. Yani, her an istediğimiz yeri vurabiliriz, anlamına gelen bir tavırdır. Olayın ABD yönetiminin İran’la nükleer anlaşmadan çekilmeye hazırlandığı haberleri ile de bir bağlantısı olabilir. Yani, İsrail’in böylesine bir tavır sergilemesinin ardında da ABD vardır.
Tüm bu olaylar gösteriyor ki, bölgemizde Haçlı-Siyonist ittifakı fütursuz bir tavır sergiliyor. Çünkü karşılarında birlik oluşturmuş bir İslam dünyası bulunmuyor. Hâlbuki böyle bir güç oluşturulmuş olsaydı, ne ABD barış havarisi pozlarında ortada dolaşabilir ne de İsrail böylesine İslam dünyasına meydan okuyabilirdi. Bu bakımdan bölgemizde huzur ve barışın yolu ABD’nin gölge etmemesinden geçiyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.