Meclis’teki ruh!..
Meclis’in “elinden alınmış” yetkilerine, dolayısıyla da “millete” sahip çıkmak, her vekil için bir “namus” meselesi haline gelmiştir!..
Kendilerinin ve bakmakla yükümlü olduklarının boğazlarından geçen her lokmada, bu mazlum vatandaşın “hakkı” vardır!..
Kimse; sorumluluğunu “sisteme”, “köhne düzene”, “bürokratik oligarşiye” yüklemeye;
Bu çarpık yapıyı “mazeret olarak” öne sürmeye kalkışmasın!..
“Laf” bitmez!.. “Şikayet” sorun çözmez!..
“Ben bu bürokratik tahakküme karşı çıkmayı göze alamam” tavrındaki vekilimizin, “görev karşılığı” kendisine sunulan imkanlardan istifade etmeye de hakkı yoktur!..
Sorumluluğun gerektirdiği girişimlerde bulunmaktan “çekiniyorsan” bırakıp gideceksin!..
Meclis; “Bürokratik oligarşi”nin yaptıklarından “şikâyetçi” olunacak “yer” değildir!..
Şikayetlerin çözüme kavuşturulacağı “yer”dir!..
Vekil, “dert yanan” değildir!..
“Dert çözen”dir!..
•
Yarı aç yarı tok “Bağımsızlık Mücadelesi”ne önderlik eden İlk Meclis’in kahramanları ile “aynı makamda” bulunmayı göze alan bir vekil…
Meclis’in “yetkilerine” sahip çıkma mücadelesinin gerektirdiği “sıkıntıları” da göze almak mecburiyetindedir!..
Kimse; “reel politik”, “hassas dengeler”, “Türkiye’nin gerçekleri” türünden “yalama olmuş” lafların arkasına gizlenmeye kalkışmasın!..
Bir vekil, üyesi olduğu Meclis’in yetkilerine el konulduğunda harekete geçmeyecek de ne zaman geçecek?..
Vakit’in “Ya Mahkeme ya Meclis kapatılsın!” manşetiyle işaret ettiği gibi… Kendi hakkını savunamayan bir Meclis’in de, orada bulunan vekilin de kaynaklarımızı boşu boşuna tüketiyor olmaktan başka bir anlamı yoktur!..
Bakın; Cumhuriyet kutlamalarında, henüz “Albay” rütbesinde bulunan bir zat, ödülünü almak için bekleyen lise mezunu bir kızcağıza, binlerce vatandaşın gözleri önünde hakaretler yağdırdı!...
Ne dersiniz; En azından o ilin vekilleri, hakarete uğrayan kızcağızın hakkını korumak için harekete geçmiş olabilirler mi?..
Ben araştırdım, yok böyle bir şey!..
O evladımızın şahsında milyonların “Onurunu” hedef alan bu çirkin tavrın cezalandırılması için herhangi bir girişimde bulunan filan yok!..
Hal bu iken biz; O “Albay”ın görev yaptığı şehrimizde ve diğer birçok şehrimizde, başörtülü vatandaşlarımızı “hakaretlerle” tören alanlarından uzaklaştıranları suçlamakla mı yetineceğiz?..
Meclis’in “yetkisine”, vatandaşın “onuruna” sahip çıkmak adına en küçük bir girişimde bulunmayanlara…
“Aferin” mi diyeceğiz!..
Bu memlekette, “vekaletin” hakkının verilmemesinden dolayı milyonlarca genç çile çekiyor!..
Milyonlarca anne-babanın yüreği yanıyor!..
Ankara’daki “tuzu kuru” vekillerin, sorumluluklarının gereğini yerine getirmek yerine… “Reel politik” ayağı yapmalarına daha ne kadar tahammül edeceğiz?!..
Vakit’in dünkü sayısındaki başlık dikkatinizi çekmiştir:
“Artık eylem zamanı!”
Evet…
“Artık!..”
•
Sivil toplum örgütlerinden 100 kadarı bir araya gelip, “eylem kararı” almış… “Söz bitti, eylem başladı” diyorlar!..
Doğru: Söz bitti!..
Sus vekil; “SUS ARTIK!..”
“Ağlanma!..”
Sus!.
Vekil!..
Sus!.. Ve işini yap!..