Ilımlı İslam söylemi nereden çıktı? (2)
Kişilik gelişimi, kişinin doğup büyüdüğü aile ve yaşadığı toplumun etkisi ile spontane olarak gelişir. Çocuk, yaşamının belli dönemlerinde ben kimim sorusunu sorar ve ergenlik sürecini tamamladığında bu soruya cevap verebilecek donanıma sahip olur. Sağlıklı bir kişilik kazanan fert yaşamını istikrarlı bir şekilde sürdürebilir. Kişilik karmaşası yaşayan fertler ise rüzgârın önünde savrulan bir yaprak gibidir, rüzgâr nereye eserde yönlerini o tarafa dönerler. Kişi yaşamını sürdürürken çeşitli roller üstlenir. Müslüman ise rollerini yerine getirirken referans olarak daima İslam’ı alır. Yani zirvede İslam kimliği vardır. Merkezi kimliğinin ne olduğuna karar veremeyen kişiler çıkarlarına ve nefislerine teslim olurlar. Ne yazık ki, Batı, hedeflerine ulaşabilmek için İslam toplumlarından kimlik karmaşası içinde olan ve ağlarına kolayca takabilecekleri kişileri seçmektedir. Son günlerde yıldızı parlatılmaya çalışılan Prens Selman buna açık bir örnektir. Nitekim prens Ortadoğu için yazılan senaryonun bir oyuncusu olarak seçilmiş ve bu kapsamda hareket etmeye başlamıştır.
Adını Ilımlı İslam projesi ile duyuran Prens eylemlerine başlamadan önce karşısında yer alabileceğini düşündüğü âlim ve aktivistleri tutuklayarak seslerini kısmaya çalışmış ve modernleşmeye kadınlardan başlayacağını açıklamıştır. Neom Projesi kapsamında kadınlara genişçe yer verileceğini ve Ilımlı İslam’ın ülkede yayılabilmesi için kadınların istenilen değişimi sağlamaları gerektiğini vurgulamıştır. Tarihi süreç içinde ahlaki yozlaşmanın göbeğinde hep kadınlar yer almış ve onlar bu konuda adeta bir piyon olarak kullanılmışlardır.
Son günlerde sergilenen fotoğraflar, Batı’nın bölgedeki hedeflerine yeni müttefikler üzerinden yürümeye kararlı olduğunu gösteriyor. Bölgede seçilen piyonlar ise büyük bir heyecanla atılımlar gerçekleştiriyor ve toplumu dönüştürme hayalleri kuruyorlar. Batı’nın terk etmek için çaba gösterdiği kokuşmuş değerlerine gönüllü olarak hamilik yapan piyonlar sekülerleşmek için var güçleri ile çalışıyorlar.
Peki diyelim ki, Ilımlı İslam projesi aktive edildi, kadınlar beklenilen değişimi sağladılar, insanlar kendi değerlerinden vazgeçip seküler bir yaşam eksenine geçtiler, sonra ne olacak? Kendi değerlerinizi kaybetmekle ne kazanacaksınız? Bu durum sizi Batı’nın kuklası olmaktan kurtarabilecek mi? Unutmayın sizin bu tavrınız düşmanın işini kolaylaştıracak ve Siyonist-kapitalist odaklar Ortadoğu ve Müslümanlar üzerine kurguladıkları filmi sahneye koyup BOP’u hayata geçirebilmek için hız kazanacaklar. Ve kimliğini oluşturamamış, ben kimim sorusuna makul bir cevap bulamamış bu kuklaların verdiği tahribatı onarmak belki de asırlar alacak. Ne acı değil mi?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.