Serdar Arseven

Serdar Arseven

Zafer Üskül'ün marifeti!..

Zafer Üskül'ün marifeti!..

AK Parti’nin sosyal demokrat anayasacısı Zafer üskül, uzun yıllar birlikte olduğu bir kemalist meslektaşıyla “AK Partili yobazlar muhabbeti”nde...
O “meslektaşı”nın ifadeleriyle nakletmek gerekirse:
“Sayın üskül’e AKP tabanının aslında Milli Görüşçü olduğunu, teşkilâtın hep ‘yobazların’ elinde bulunduğunu söyledim.
‘Biliyorum’ dedi. ‘Madem bunu biliyorsun, orada ne işin var?’ dedim.
‘Bizim orada bulunmamız lâzım. Ben olmasam yerimi daha modern birinin dolduracağını mı sanıyorsun?!’ karşılığını verdi. Bence çok yanlış bir bakış açısı... Sayın üskül kendini aldatıyor.”
Sayın üskül, bu tür tuhaf muhabbetler içine giriyorsa eğer...
çok ayıp!..
İçinde bulunduğu camiayı oluşturan temel gerçekler konusunda böyle düşüncelere mi sahip?..
AK Parti’ye mi yoksa kemalist meslektaşına mı takıyye yapıyor?..
Sayın üskül, TüSİAD için hazırladığı raporda, “İmam Hatip Liseleri ‘imam ve hatip ihtiyacını karşılamak’ şeklindeki kuruluş amaçlarının çok ötesine geçti, laik öğretim birliğini bozmaya başladı” iddiasına yer veriyordu, malûm... üskül’ün raporuna yansıyan düpedüz “CHP zihniyeti”ydi:
-İmam Hatipliler potansiyel laiklik düşmanıdır,
-Recep Tayyip Erdoğan gibi İmam Hatip mezunları, sadece cami görevlisi olabilmelidir!..
Sayın üskül’ün bu saplantılardan, “AK Partili olmaya karar verdiği an kurtulduğunu” zannediyorduk. AK Parti teşkilâtına büyük ölçüde “yobazların” hâkim olduğu yönündeki bir kanaate sahipse...
Doğrusu... Hayal kırıklığına uğrarız...
İşimiz, sıkıntıyı büyütmek değil... Gidermek.
Bunun için aradık ve “Bu beyanların kendisine ait olup olmadığını, AK Partililere bu gözle bakıp bakmadığını” sorduk...
Cevap?.. “Yorumsuz!..”
Doğrusu, “yorum” istememiştik... “Dediniz mi demediniz mi?”
Onu sormuştuk!..
Böyle tuhaf ifadeler kullanmasının sözkonusu olamayacağını ifade edebilirdi.
öyle yapmadı...
Bilemiyorum; “Nasıl olsa kapağı Meclis’e attık!.. Bundan sonra AK Parti tabanının düşünceleri önemli değil. Vakit aleyhimde yazsın da kemalist kesimlerle arayı düzelteyim” diye düşündüğü için mi böyle bir tavır takınıyor acaba?..
Bilemiyorum!..
Sırf sorularımız karşısındaki tavrı mıdır, böyle düşünmemize yol açan?..
Hayır...
Hani geçtiğimiz günlerde, “uçkurcu” gazetelerin hedefe yerleştirdiği bir imam hatibi “yargısız infaza” tabi tutmuştu.
Olayı biliyorsunuz...
Malûm gazeteler, Hasan Hakyemez adlı imam hatibin, bir vaazında “çalışan kadın aldatır. Karılarınızı çalıştırmayın” dediğini iddia etmişlerdi...
Elde görüntü, ses kaydı filan yoktu... Mahalli bir gazeteci, “hocayla problemli olan birilerinden” duyduklarına dayanarak böyle şeyler yazmış; “Uçkurcu” medya da, araştırma gereği duymaksızın “iddianın” üzerine atlamıştı!..
Onların böyle yapmasının şaşılacak bir tarafı yok da...
AK Parti’li “HUKUKçU” Zafer üskül’ün, meseleyi anlayıp dinlemeden...
Soruşturmanın tamamlanmasını beklemeye bile gerek görmeden...
Gariban imam hatibi suçlamasına ne demeli?..
Bırakın bir AK Partiliyi, unvanının hakkını verme gayreti içinde olan herhangi bir “HUKUKçUNUN” tavrı mıdır bu?..
Bir “HUKUKçU” olayın aslını feslini öğrenmeye...
Ne bileyim; suçlamalara hedef olan cami görevlisini arayıp, “Böyle ifadeler kullandınız mı?” sorusunu yöneltmeye ihtiyaç hissetmeksizin...
“Buna verilecek cezaların caydırıcılığı olmalı. Memurluktan çıkarılmalı ki bir daha bu tür şeyler yapılmasın" diyebilir mi?..
Derse... Bu tavrının bir “HUKUKçU”ya yakıştığı söylenebilir mi?..
Hele, AK Partili bir “HUKUKçU”ya yakıştığı söylenebilir mi?..
Hocaefendi’nin amiri İstanbul Müftüsü Mustafa çağrıcı, “Soruşturmanın sürdüğünü” ifade ediyorken...
Bir AK Parti vekilinin...
Elde hiçbir somut delil olmaksızın hocanın “memurluktan atılmasını” talep etmesi...
Ayıp olmadı mı?..
üstelik bakın... Muhabirlerimiz Nazif Karaman ve Kenan Kıran’ın haberleriyle gözler önüne serdikleri üzere...
Soruşturma da belli bir noktaya gelmiş...
İmam hatip, “çalışan kadın aldatır demediğini”, bu anlama gelebilecek herhangi bir ifade kullanmadığını, bir “iftirayla” karşı karşıya bulunduğunu belirtiyor...
Ve...
Burası da dikkat çekici...
Hedefteki cami görevlisi;
“Vaazımı izleyen cemaat içinde E. Müftü Yardımcılarımızdan Fazlı Can da mevcuttu. Kendisi vaazımda herhangi bir sakınca görmemiştir” diyor...
Evet...
Sürecin tamamlanmasını bekleme ihtiyacını hissetmeksizin “yargısız infaz” gerçekleştiren Sayın üskül ne yapmak istiyor acaba?..
Lütfedip cevap verirse... Aynen yansıtırız...
Ha bu arada... Bazı gazetelerin asparagaslarını kesin bilgilermiş gibi değerlendirip, “yargısız infaz”da bulunmuş olmasından dolayı...
Başta mağdur cami hocası olmak üzere, bütün Diyanet camiasından ‘özür dilerse’ çok çok iyi olur...
Bunları yazdığım esnada, kulağıma üflenen, “Onu diyecek bir ‘HUKUKçU’ yargısız infazda bulunmazdı” yargısını şimdilik bir kenara koyuyor...
Ve.. Bekliyorum!..
Unutmadan;
Yazının girişinde, “Bir kemalist meslektaşının” ifadelerini vermiştik ya...
Hemen ifade edelim; “kemalist meslektaşa” kefil filan değiliz... Yazmadan önce Sayın üskül’e de cevap hakkı tanıdığımız için rahat durumdayız...
Sayın üskül, o meslektaşın “uydurduğunu” açıklarsa, onu da memnuniyetle yansıtırız... Bu yazıya rağmen cevap gelmezse eğer...
“Sükûtu ikrara yormanın” dışında yapabileceğimiz bir şey kalmaz...
Di mi!..
RUHAT MENGİ’NİN BABASI!..
Vatan gazetesi yazarı Ruhat Mengi, CHP çizgisindedir...
örtüye, çocuklara din eğitimine, İmam Hatip’e karşı... Vesaire...
Bu yazarın babası Adana’nın muhafazakar siyaset adamlarından merhum Mehmet ünaldı imiş...
Dünkü yazısında bir kez daha övgüyle söz etti babasından..
övgüyle ama çok önemli bir eksikle! ünaldı’nın siyaset yaptığı dönemlerin güçlü isimlerinden Eski Bakan Nahit Menteşe’den öğrendik...
Merhum, bayağı bayağı “muhafazakâr adam”mış...
CHP’nin tarif ettiği “kemalizm anlayışına” da hayli tepkiliymiş!..
Babasının siyaset yaptığı günlerde ortalarda dolaşıp duran “minicik sevimli bir kız”mış Ruhat Mengi!..
Bilemiyorum...
Ne olmuş da, sonradan böylesine “değerleri dışlar” olmuş...
Ne olmuş da böylesine “kızmış!..”

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi