Hasta Ziyareti
Toplumu sürekli diri, sağlıklı ve güvenli tutmak hasta, âciz ve düşkünlere ilgi duymakla mümkündür. İslam, toplumda düzenin, insanda duygu ve davranışların en çok bozulduğu hastalık, düşkünlük ve ihtiyaç zamanlarında, sağlam ve imkânı olan kimselerin yapacakları iyilikleri, doğrudan Allah’a sunulmuş ikram olarak değerlendirir. Bu büyük bir şeref ve teşviktir.
İşte konu ile ilgili bir hadis: Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“ Allah Teâlâ kıyâmet gününde şöyle buyurur:
-“Ey âdemoğlu! Hastalandım, beni ziyaret etmedin”. Âdemoğlu:
- Sen âlemlerin Rabbi iken ben seni nasıl ziyaret edebilirdim? der. Allah Teâlâ:
- “Falan kulum hastalandı, ziyaretine gitmedin. Onu ziyaret etseydin, beni onun yanında bulurdun. Bunu bilmiyor musun? Ey Âdemoğlu! Beni doyurmanı istedim, doyurmadın” buyurur. Âdemoğlu:-
- Sen âlemlerin Rabbi iken ben seni nasıl doyurabilirdim? der. Allah Teâlâ:
- “Falan kulum senden yiyecek istedi, vermedin. Eğer ona yiyecek verseydin, verdiğini benim katımda mutlaka bulacağını bilmez misin? Ey Âdem oğlu! Senden su istedim, vermedin” buyurur. Âdemoğlu:
- Ey Rabbim! Sen âlemlerin Rabbi iken ben sana nasıl su verebilirdim? der. Allah Teâlâ:
- “Falan kulum senden su istedi, vermedin. Eğer ona istediğini verseydin, verdiğinin sevâbını katımda bulurdun. Bunu bilmez misin?” buyurur.(Müslim, Birr 43)
Tabiatıyla bu tür fırsatların kaçırılması ise, fevkalâde büyük bir gaflet ve telafi edilemez bir zarardır. Kul, kimi ziyaret ettiğini değil, kimin emrini yerine getirdiğini düşünmelidir. Ziyaretin veya ikramın muhatabı Ahmed veya Mehmed olabilir. Ama asıl önemli olan, bu ilişkiyi isteyen iradenin kime ait olduğudur. Allah’ın rızâsı, iradesinin yerine getirilmesindedir.
Hadiste, hasta ziyaretinin Allah’ı hoşnut etmeye vesile olduğu bildirilmekte, böylesi bir şansın kaçırılmaması gerektiğine dikkat çekilmektedir.
İnsan ister istemez şöyle demekten kendini alamıyor: Aman Allah’ım, hasta Müslüman için bu ne iltifat böyle?
Hasta ziyaretinin, Allah’ın rızasını kazanmak demek olduğunu bundan daha güzel anlatmak mümkün müdür?
Allah Teâlâ, herhangi bir hastayı ziyaret etmeyi, bizzat kendisini ziyaret etmek gibi değerlendirmektedir. Çünkü hadisin ilk cümlesinde hasta kulunu kendisiyle temsil ve teşrif etmektedir. Rızasının, hastanın yanında onu ziyaret edecek kimseleri beklediğini bildirmektedir. Bu, Allah Teâlâ’nın lutuf ve ikramının, rahmet ve rızâsının; düşkün ve zayıfların, himmete ve yardıma muhtaçların yanında olduğu anlamına gelmektedir. Onlara gösterilecek ilgi nisbetinde ilâhî rahmet ve rızâya kavuşmanın mümkün olacağı anlaşılmaktadır.
Hemen söyleyelim, aslında Yüce Rabbimiz’in hastalanması, bir şey yemesi- içmesi ve bunlar için herhangi bir kimsenin yardımına muhtaç olması kesinlikle düşünülemez. Buna rağmen Allah Teâlâ’nın böyle buyurması, kulda şok etkisi yaparak, iyi huy ve davranışı ona benimsetmek içindir. Zaten bu yüzden “hasta ziyaretinin sevabından daha büyük bir sevap bildirilmedi” denilmiştir.
Bu yazıyı okuyan kardeşlerim, başlarını kaldırdıklarında, “acaba dostlardan kim hastadır, bir ziyaretine gitsek?” diye düşünürlerse, onlar ve ziyaret edilen hastalar kadar ben de mutlu olacağıdır.