Türkiye Bilgelikler Cumhuriyeti
Türkiye’nin bir Bilgelikler Cumhuriyeti olmasını istiyorum. Hangi konularda bilgelik? (1) Siyasette ve idarede bilgelik... (2) Kültürde bilgelik... (3) Adalette bilgelik... (3) Eğitimde bilgelik... (4) İktisatta, ticarette, finansta bilgelik... (5) İç barışı ve sosyal uzlaşıyı korumak konusunda bilgelik... (6) Lisan ve edebiyatta bilgelik... (7) Mimarlıkta, şehircilikte bilgelik... (8) Din işlerinde bilgelik. Zaten, İslam, doğru anlaşıldığı ve uygulandığı takdirde bilgeliğin ana kaynağıdır.
Bu dediklerim mümkün müdür? Teorik bakımdan elbette mümkündür. Realitede şu anda çok zordur. Bu işi ancak ve ancak bilge kişiler yapabilir. Seksen milyonluk Türkiye acaba seksen büyük bilge yetiştirebildi mi? Bu işi küçük, orta halli bilgeler değil, büyük bilgeler yapabilir.
(Bendeniz bilgelik taslamıyorum. Bu konuda dilimin altında bakla yoktur.)
***
Birçok ülkede Millet Meclisinin yanında bir de Senato vardır. Bir ara bizde de iki meclis vardı. Halkın seçtiği Meclisin yanında bir de Bilgeler Şûrası bulunsa fena mı olur? Bu şurayı halk seçmeyecektir. Fazla talep olmaması için de bilgelere ücret, maaş ödenmeyecek, kıyaklar avantalar sağlanmayacaktır. Mesela seksen kişilik bu şuranın üyeleri nasıl seçilecektir? Bunu da, bilgeler planlamalıdır. İngiltere’de Lordlar Kamarası var da, bizde niçin Bilgeler Şurası olmasın?
***
BİLGE DİKTATÖR başlıklı yazımı mutlaka okumanızı tavsiye ederim... Öğle vakti oluyor, diktatörün özel sekreteri, yanına yaklaşıp, efendim yemeğiniz hazırdır, diyor. Diktatör mütevazı yemek odasına gidip yemeğini yiyor. Bu yemek nereden gelmiştir? En yakındaki kışlanın asker karavanasıdır. Kesin emir vardır. Diktatör hazretlerine torpil yapılmayacak, yemeğin iyi tarafından verilmeyecektir. Asker ne yiyorsa, o da onu yiyecektir.
***
Faziletli Müslüman
Ehl-i Sünnet ve Cemaat Fırka-i Nâciye itikadına sahiptir.
Kendisine yetecek miktarda ilmihal bilir.
Beş vakit namazı kılar.
Cemaat ehlidir. Târik-i cemaatin kadılıkta şahitliği kabul edilmez.
İslam ahlakı ile ahlaklıdır.
Sünnet-i seniyeye bağlıdır.
Zekâtını Kur’an’a, Sünnete, Şeriata, fıkha uygun olarak hak sahiplerine temlik etmek suretiyle verir.
Kesinlikle yalan söylemez, gıybet ve iftira etmez.
Tecessüs etmez, yani başkalarının gizli ayıp ve günahlarını araştırmaz. Kazara öğrenecek olursa gizler.
Paraya tapmaz, para onun için ana değer değildir.
Az yemek yer.
Cimri olmamak şartıyla kanaatkârdır.
İsraf etmemek şartıyla cömerttir.
Mü’minleri sever.
Ümmet şuuruna sahiptir.
Zamanın İmamına biatli ve itaatlidir.
Lisanıyla, kalemiyle fitne ve fesat çıkartmaz.
Emr-i mâruf ve nehy-i münker yapar.
Cuma ezanı okununca dükkânını, bürosunu, atölyesini kapatır camie gider.
Kötülüğü iyilikle def’ eder.
Kendisine faziletli demez, lakin bütün insaflı karşıtları, düşmanları onun faziletlerini kabul, itiraf ve tasdik eder.
Mürüvvetli bir insandır.
Komşularının kurdu değil, meleğidir.
Nasibi varsa bir mürşid-i kâmile bağlıdır.
Firasetli olduğu için sahte mürşidlere ve şeyhlere bağlanmaz.
Dünya vazifelerini mükemmelen yapar olduğu halde ahirete dönüktür.
***
Hahamlar İslam’ın hak din olduğunu kabul etmiyor. Papazlar da... Bizim bazı reformcu ilahiyatçılar tutturmuşlar, üç ibrahimî hak din vardır; İslam’ı, Kur’an’ı, Hz. Muhammed aleyhisselamı inkâr edenler de Cennetliktir diyor. Bu ilahiyatçılar akıllarını, vicdanlarını, mantıklarını, sağduyularını yitirmiş midir?
***
Dünyanın en temiz tuvaletleri Japonya’da imiş. Bu cümlenin devamını söyler misiniz?.. En yakın bir zamanda Türkiye’nin temizlikte Japonya’yı geçmesini temenni ederim.
***
Cenab-ı Hak, kaçak kazı yapan, tarihî kalıntıları dinamitle havaya uçuran definecilerin belasını versin. Memleketi köstebek yuvasına çevirdiler. Bir şey buluruz ümidiyle Müslüman kabirlerini bile tahrip ettiler. Bu yolda nice beyinsiz iflas etti, çoluk çocuğu perişan oldu.
***
Laikçi rejim sadece Müslümanlara kan kusturmadı. Rumları, Ermenileri, diğer azınlıkları da silindir gibi ezdi. Teokratik Osmanlı sisteminde adalet ve din kültür hürriyeti vardı. (Laiklik demiyorum, laikçilik diyorum... Türkiye’de hiçbir zaman gerçek laiklik olmadı. Resmî Diyanet Başkanlığı, 100 bin camii, binlerce İmam mektebi olan bir sisteme laik demek için deli olmak gerekir.)
***
İbnTeymiye, Muhammed ibnAbdilvehhab’ı doğurdu, AbdülvehhabSuudî Arabistan Vehhabi krallığını doğurdu. Bu krallık şu anda İsrail’e hizmet ediyor. Osmanlı Devleti ve Hilafeti ise, bazı kusur ve eksikliklerine rağmen Tevhid, Kur’an, Sünnet ve Şeriata hizmet etmiştir. Mekke Şafiî reisüluleması Şeyh Ahmed Zeyni Dahlan hazretleri Fütuhatü’l-İslamiye adlı kitabının Osmanlılar bölümünde şöyle diyor: “Hulefa-i Râşidîn devrinden sonra Kur’an’a ve Sünnete en bağlı İslam devleti Osmanlı Devleti’dir.”
***
Pek cahil bir Vehhabî bozuntusuna: Sen İbnTeymiye’nin, Gavs-i Ekber Seyyid Abdülkadir Geylanî Efendimiz hazretlerinin Fütuhü’l-Gayb isimli eserine şerh yazdığını, Kadirî olduğunu ve silsilesinin bilindiğini hiç duymadın mı?
***
Ona buna kâfir, müşrik diyen bir dengesize: Mü’minleri tekfir etmeyi bırak, aşırılıklarından dolayı tevbe et. Ta ki, sen kendin kâfir olmayasın. Akaidimizin şu maddesini bilmiyor musun? Mü’mini tekfir edenin kendisi kâfir olur.
***
Genç bir Müslüman’a: Faydalı hayırlı kitaplar, yazılar okumaya devam et. Lakin, okuma listesinin başında sahih bir ilmihal olsun. Akaid, taharet, ibadetler, biraz nikâh ve talak, biraz muamelat, biraz İslam’ın ticaret hukuku, İslam ahlakı, İslam’da devlet idaresi, İslam’da günlük hayat, ahiretle ilgili temel bilgiler... Bunları mutlaka iyice öğren.
***
Boş vakti olan birine: Havalar güzel, parka git, gölgeli bir yere otur. Simidini ye, bir kısmını ufalayıp serçelere at. Serçelere attığın simit kırıntıları ileride senin çok işine yarayacaktır. Bunu unutma.