Doğuran mı büyüten mi annedir?
Evlatlık verilen çocukların hikâyeleri gündeme geldiğinde gayri ihtiyarı “doğuran mı annedir yoksa emek verip büyüten mi” diye sorar ve bir insanı hayata hazırlamanın önemine vurgu yaparız. Nitekim son yıllarda yazılı ya da görsel medyada çocuklarını sokaklara terk eden annelerle ilgili haberlere çok sık rastlıyoruz. Hayata sıfır yenik başlayan o çocuklar önce yurda yerleştiriliyor oradan da evlat edinmek isteyen ailelere veriliyor. Hiç tanımadığı bir çocuğu evlat edinen ve onu gözü gibi koruyup kollayan annelerin bu tavırlarını dikkate aldığınızda anneliğin sadece biyolojik olarak gerçekleşemeyeceğini anlarsınız. Sokaklara terk edilip oradan da evlat verilen çocuk elbette biyolojik olarak bir annenin bedeninden dünyaya geldi ve onun soy bağını kimse inkâr edemez. Ancak onu alıp sevgi ile büyüten, hastalığında başucunda dua eden, eğitimine destek veren ve hayata hazırlayan kadın da anneliğin bütün rollerini yerine getirerek çocukla güçlü bir bağ kurmuştur. Nitekim evlatlık verildiği kişi tarafından büyütülen çocuklara sorulduğunda bu kişiye olan sevgilerinden bahsediyor ve aralarında kurulan bağa vurgu yapıyorlar. Doğurup sokağa terk eden kişi sadece biyolojik anne olarak kalırken emek veren kişi annelik rolünü yerine getirerek özel bir konumda değerlendiriliyor bu bir gerçek.
Köşemde sık sık dile getirmişimdir, annelik yüce Yaratıcı’nın kadına bahşettiği özel bir durumdur. Kadın çocuğunu doğurduğunda Allah onu çocuğun ihtiyacı olabilecek değerlerle donatıyor. Anneler bu değerleri bütün çocuklarla hatta bütün insanlıkla üleşmeli ve şefkatli bir toplumun oluşmasına vesile olmalıdırlar.
Geçtiğimiz gün gazetelerin birinci sayfasında yer alan haberi okuduğumda anneliğin hayatımıza getirdiği kazanımları yeniden düşündüm… Söz konusu habere göre Arjantin’de yeni doğum yapmış bir polis memuru annesi tarafından terk edilen ve açlıktan bitap düşen bir bebeğin yüzüne bakar ve onu şefkatle kucaklayıp emzirir. Annesi tarafından terk edilen çocuğu doyuran polis memurunun arkadaşı onun bu davranışını sosyal medyada paylaşır ve “Hiç tereddüt etmedin, annesi gibi davrandın, hastane yönetimi gibi kirinden ve kötü kokusundan rahatsız olmadın. Bu her gün karşılaşılan bir davranış değil” notunu düşer. Olayın sosyal medya üzerinden 95 bin defa paylaşılması ise birey ve toplumların insani değerlere olan özlemlerinin bir göstergesidir. Bilmem siz ne dersiniz?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.