Kalpler O’nun Elinde
“Fatma Hanım üniversitede okuyan iki kızım var. Çok mücadele ettim ama namaz bilinci kazandıramadım. Hatırlattığımda zamanı var deyip geçiştiriyorlar. Başka konularda da öyle. Artık her şeyi oluruna bıraktım, bilmiyorum ne olacak…” (Selvi K.)
Anne-babalar çocukları ile ilişkilerinde onların içinde bulunduğu çağın sorunlarını dikkate almalı ve doğru bir metot seçmelidirler. Çağın getirdiği sorunları es geçip çocuklarını yüz yıl evvelki sosyal çevre üzerinden değerlendiren anne-babalar, ne yazık ki onları kaybetme tehlikesi ile yüz yüze gelmektedirler. Zira bugünün çocukları büyük ebeveynlerinin yaşamlarında olmayan, sosyal medya, internet, cep telefonu gibi araçlara sahipler. Bu araçların aktif olarak kullanılması ile birlikte suç faktörleri de artıyor… Doğru… Yaşanan sorunlar ne olursa olsun Kur’an ve sünnet insanın yaşamını düzenleyecek formüller sunar, bu formüllere tutunan kişi ise kemalat derecesine ulaşabilir. Fakat bunun için anne-babaların çocuklarına Resulullahın metodu ile yaklaşmaları ve onların nefislerine değil doğrudan kalplerine hitap etmeleri gerekir.
Müslümanlar Kur’an’ı çağa değil, çağı Kur’an’a uydurmak zorundalar. Ancak kültürel, sosyal, ekonomik ve siyasi zafiyet geçiren İslam toplumları, asırlardır kültür ve kimlik karmaşası yaşıyor ve direnç göstermek yerine boyun eğip yenilgiyi kabulleniyor. Bunun sonucunda ise asli kimliğinden uzaklaşan ve kendisine verileni körü körüne taklit eden sığ bir nesil ortaya çıkıyor.
Mahallemiz, sokağımız çoktan işgal edilmiş durumda. Sosyal medya üzerinden çocuklarımıza nasıl düşünmeleri, nasıl yaşamaları ve nasıl hareket etmeleri gerektiğine yönelik aktarımlar yapılıyor. Küresel kapitalizmin karakterinden fazlasıyla etkilenen anne-babalar ise “çocuklarımın istikbalini kurtarmalıyım” diyor ve onları tek dünyalı bir bakış açısına yönlendiriyorlar.
Çocuklarımız ahlak ve maneviyat değerlerinden uzaklaşarak maddiyat odaklı bir yaşam algısına sahip oluyorlar. Haliyle bütün hayallerini maddiyat üzerine kuran genç bireyleri maneviyat eksenine çekmek kolay olmuyor. Peki, ne yapacağız? Nasıl bir yol takip edeceğiz?
Sokaklarımızdan kirli sular akıyor ve biz bu çocukları bu kirli sulardan korumak istiyoruz… Peki, nasıl bir önlem alacağız?
İlk evvela hanemizi ve yaşam şeklimizi İslami usullere göre yeniden düzenlemek zorundayız. Aile fertleri asli sorumluluklarının farkına varmalı ve evlerini medreseye, camiye çevirmelidirler. İslam sadece camide kılınan namaz ve yılın bir ayında tutulan oruçtan ibaret değildir. Eğer evi İslamlaştırabilir ve burada manevi bir iklim oluşturabilirsek çocuklarımız dışarı çıktıklarında akan kirli sulara karşı hangi önlemleri alacaklarını bilip buna uygun davranacaklardır.
Bu ifadelere yer verirken, “Her şeyi yaptım ama yine de çocuğuma ulaşamıyorum” diyen ebeveynlerin seslerini işitir gibiyim. Peki, bu durumda ne yapacağız? Şunu baştan kabul edelim bizim görevimiz çocuklarımızı ve yakınlarımızı Hakk’a çağırmaktır. Kalplerin sahibi ise Allah’tır o isterse kalpleri çevirir.
“Ve sen körleri dalaletlerinden kurtarıp hidayete erdirecek değilsin. Sen ancak ayetlerimize iman edenlere duyurursun. İşte onlar teslim olanlardır” (Rum Süresi-53).
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.