Yüzü Kızaran Yöneticiler Seçmek…
Yerel Seçimler bitti.
Sonuç?
Cumhur İttifakı Genel Seçimlerdeki oy oranını korudu. % 52,6. Allah Milletimizi koruyor. Bu oran %50’nin altında olsaydı kaos geliyordu. İşte o zaman Bekayı önemsemeyenlerin imtihanı Milletimiz açısından da zor olacaktı.
Yerelde birçok belediyeyi Cumhur İttifakı aldı. Özellikle PKK ve Bölücülüğün istismar ettiği Doğu ve Güneydoğu bölgelerimizde AKPARTİ hem oylarını artırdı, hem de belediyelerden birçoğunu kazandı. Bu arada seçmeni “Kürt Seçmen” diye herkes kategoriye ayırıyor. Milli Birlik, Rabia, Tek Millet söylemini zedeliyor bu hal.
Sorun nerede?
Ankara, İstanbul, Adana, Mersin, Antalya Büyükşehir Başkanlıkları CHP’ne geçti. İlginçtir, Meclislerindeki çoğunluk Cumhur İttifakında. Aslında, bunda bir hikmet aranmalıdır. Nasıl Oldu bu sonuç?
Halk dalaşma istemiyor, kavga istemiyor. Özellikle medyadaki tetikçilerden bıktı. Düşünün, M. Yavaş’ın hukuk sorunu! Seçimle alakası ne? Bu belaltı hareketler sonucunda, seçim sürecinde AKPARTİ bir mazlum çıkarttı ortaya.. İstanbul Adayı, polemiğe girmeyerek, özellikle de Cumhurbaşkanımıza ve Milletimizin değerler sistemine azami saygı ile oy topladı. Düşünün K. Kılıçdaroğlu antipatik olduğundan eskisi gibi miting, program dahi yapmadı. Bir proje Adamı olan Binali Yıldırım bu konuda kendisi dışındakilerin hatalı söylemlerinin, tecrübesiz teşkilatların gadrine uğradı.
Seçim sonrası değerlendirmelere bakıyorum. Sürekli dışarıda hata arayan yorumlar.. Biri çıkıp, “Biz nerede hata yaptık?” demeyecek mi? Özellikle MHP’nin samimiyetini sorgulamaya kalkan mülahazalar fitnedir, alçaklıktır. Bu arada diğer bir grupta S’P’ne taktı. Farklı bir siyasi parti nihayetinde. Kendi başarısızlığımızın müsebbibi başka bir siyasi parti olabilir mi?
FETÖ ile mücadele diyoruz, FETÖ ilişkileri ayyuka çıkmış bir siyasi Ankara Adayı. Hala seçim sonrası itiraz sayımlarını durdurabilecek potansiyelde FETÖ’cülerden, sayım sonuçlarını birleştiren tutanaklarda tezgâh yapan FETÖ’cülerden söz ediliyor. Allah aşkına, devlet, hükümet, yargı, emniyet MİT.. Kim yönetiyor tüm bunları? Kimi şikâyet ediyoruz?
Halkımız eskisi gibi değil, duyarlılık alanları değişiyor. Hep söylüyoruz, maalesef 28 Şubat Süreci’nde yaşanan zulümler unutuluyor. Bu zulmü yapan kesimler de artık aynı iddialarını pek dillendirmiyorlar. Daha da önemlisi, artık bu günleri hiç yaşamamış gençler oy kullanıyor. Maalesef bizim camiamız evlat yetiştirme noktasında ciddi zaafa düştü. Dolayısı ile düşünce ve idrakimizin geleceği de sıkıntıda…
8-10 yıldır “AKPARTİ yerel yönetimlerle geldi, yerel yönetimlerle gidecek.” deniyor. Peki tedbir?
Cumhurbaşkanımızın ve devletimizin tasarruf tedbirlerine uyan, bu konuda hassaslaşan bir tane belediye, bir tane bürokrat gören, bilen, duyan var mı?
M. Yavaş Ankara’da mazbatayı almadan “Makam aracı israfına son vereceğim.” dedi. İsrafı önleme adına, biz seçimden önce sadece bu cümleyi kursaydık, belki Ankara ve İstanbul kaybedilmezdi.
Özetle; Halkımız, Cumhurbaşkanımızla birlikte atan yürekler görmek istiyor. Maalesef artık AKPARTİ’li demek halkımız nezdinde bu anlama gelmiyor.
Siyasetten murad, Milletimizi en iyi şekilde yönetmektir. Teşkilatlarda şunun ekibi, bunun ekibi olur mu? İstanbul teşkilatlarında bir bakanın şahsi yapılanması ve teşkilatlara tahakkümünden söz ediliyor. Maalesef aynı bakanın teşkilatlar anlamında deneyimsizliğinden de söz ediliyor. Böyle sevimsizlikler olur mu?
Cumhurbaşkanımız ve AKPARTİ’nin karar veren kadroları şunu görmelidir. Aziz Milletimizin sadakat ve samimiyetini istismar edenler olduğu sürece muvaffakiyet beklemeyelim.
Cumhurbaşkanımız şahsi gayretleri ile değil, sahaya teşkilatlar bazında inerek çözüm üretmelidir.
Medyadaki tetikçi, raconcu, üslubu bize yakışmayan maalesef bizim adımıza ahkâm kesen adamlara da “DUR!” denmelidir.
Özellikle taşrada, mülkü amirler, aday seçiminde referanslardan biri olmalıdır. Bunları atayan da nihayetinde Cumhurbaşkanımız değil mi?
Seçim Sonuçlarını kaderin sahibinin ikazı olarak dikkate almalıyız. Aynaya bakıp, “Biz nerede hata yaptık?” sorusunu her seviyede sormalıyız. Makam araçları başta olmak üzere halkın dikkatinden kaçmayan israf alanlarına neşter vurulmalıdır.
Yüzü kızaran, kızaracak yöneticiler atanmalıdır. Mevcut seçilmişlerden de bu istenmelidir. Eskinin başta adalet, sonra kalkınma, hürriyet, gayret, samimiyet, sadakatle hizmet diyen kadroları yeniden ihya edilmelidir.
Siyasetimizi ve duruşumuzu, Cumhurbaşkanımızın şahsını, Aziz Milletimizin himaye ettiği samimiyetle; seçilenler de, teşkilatlar da, atanmışlar da himaye etmeli ve korumalıdır. Cumhurbaşkanımız artık halkımızın acıdığı insan durumundadır. Halk Cumhurbaşkanımızın durumu için bazı teşkilatlar ve belediyelerdekilere “Yahu, bu şımarık adamlarda hiç merhamet, Allah korkusu yok mu?” diyecek duruma geldiyse çok düşünülmelidir. Yarın mahkeme-i kübrada yani hem hâkim, hem savcı, hem tanık olan Rabbimizin huzurunda vereceğimiz hesabı herkes düşünmelidir. Bu arada AKPARTİ ve MHP’nin yiğit ve çalışkan mensuplarına da şükranlarımızı arz ediyoruz. BİZİM DERDİMİZ AYIPLARI AYYUKA ÇIKAN YÜZÜ KIZARMAYAN ADAMLARLADIR.
Aziz Miletim…
Biz, bazı olumsuzluklara rağmen yapılanları görüyoruz. Nereden nerelere geldiğimizi, kazandığımız sosyal haklar ve edinimleri görüyoruz. Düşmanlarımızın azameti karşısında kusur aramaktan çok, kenetlenmemiz gerektiğini her fırsatta ifade ediyoruz. Devlet bizim, Millet bizim, Vatan bizim. İman ve İslam üzere yaşamaktır gayemiz…
Unutmayalım ki; son 300 yılın birkaç yiğit adamından biri olan, tüm Ümmetin duası üzerinde yürüyen Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN’ın yanında olacağız.
Bu günden tezi yok, hepimiz “Yüzü kızaracak edeb ve hayâya sahip insanlar olduğumuzu topluma ve dünyaya deklare ve ifade etmek zorundayız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.