Zafer Üskül'e toplu beddua!..
Fatih Sultan Mehmet Camii imamı Hasan Hakyemez, “çalışan kadın kocasını boynuzlar” demiş!..
Tahmin edeceğiniz gibi bu bir “kartel yalanı!..”
Cemaatle görüş... Vaazı takip eden müftü yardımcısına sor...
Hep aynı sonuç:
“Hoca öyle bir lâf etmedi. Bu anlama gelebilecek herhangi bir ifade de kullanmadı. öteden beri hocadan hazzetmeyen bir adam iftira attı.
Bazı gazeteler de mal bulmuş mağribi gibi üzerine atladı!..”
*
“Kartel” tabir ettiğimiz medya organlarının cami hocasını iftiralarla hedef göstermesinin şaşılacak tarafı yok...
O tarafı çarpıcı değil de...
Meclis İnsan Hakları Komisyon Başkanı olarak görev yapan bir Hukukçu AK Partili’nin “yalan haber”in üzerine balıklama atlamış...
İmam hatibin “memuriyetten atılmasını” talep edebilecek kadar muvazeneyi kaybetmiş olması... Akıl alır gibi değil!..
Ya, Sayın Zafer üskül...
Sayın Hocam!.. HUKUKçU Hocam!...
Elde delil yokken... Ne bileyim -kaset olsa ikinci dereceden delil sayılıyor- o bile yokken... Gariban hocanın o “tuhaf ifadeleri” kullandığına nasıl emin olabiliyorsun?..
“Camiye karısı çalışan o kadar adam geliyor. Tepki gösteren olmamış mı?..” sorusu hiç mi gelmedi aklına?..
Bir hoca “çalışan kadın aldatır” diyebilir mi?..
O dedi diyelim...
Karısı çalışan adamda zerre haysiyet varsa, bu sözleri öyle “kös kös” dinleyebilir mi?..
Alçaklarda kar yağıyor üşümedin mi?..
İşin bu tarafını düşünmedin mi?..
Sonra...
“Sürülmesi yetmez, memuriyetten atılmalı” diyebilmen için, ne söylediğini kesin olarak bilmen gerekmez mi?..
Ve de...
Bu ne acele?!..
Soruşturmanın tamamlanmasını beklesene!..
Ne yapmak istiyor, Sayın üskül?..
İmama yaşattığı mağduriyet, imza attığı “yargısız infaz” böyle...
Bir de Zeki Yılmaz var...
İstanbul’daki öğretmen Zeki Yılmaz, “Bir alevi öğrenciyi sırf alevi olduğu için dövdüğü ve düşük not verdiği” yönündeki “kartel” iddialarına hedef olduğunda da...
Kamuoyuna açıkladığı “sorunlu rapor”la öğretmenin görevden alınmasına sebep olmuştu, üskül...
“Bu türden” meselelerde pek bi aktif olan Sayın üskül, “öbür türden” meseleler sözkonusu olduğunda ne yapar acaba?..
Şöyle bir göz atın; 29.11.2007 tarihli basın toplantısında...
Bir meslektaşımızın, “Adana’nın Kozan ilçesinde, ödülünü almak için kürsüye çıkan başörtülü imam hatip öğrencisi, kamu otoritesini temsil edenler tarafından zorla indirildi. Bu konuda ne diyeceksiniz?” şeklindeki sorusuna nasıl karşılık verdiğini hatırladınız mı?..
Evet...
Aynen şöyle:
“Onu sormayın lütfen!.. O başka konu, ayrıca konuşuruz!..”
Hedefteki “imam” olduğunda araştırıp soruşturmaya gerek görmeksizin anında “memuriyetten atılsın” diyebilen üskül Hocam...
Kozan’daki “rezalete” ilişkin soruya böyle cevap veriyor, işte!..
“Onu sormayın lütfen!.. O başka konu, ayrıca konuşuruz!..”
Peki konuştu mu?..
Ne gezer!..
Konu, Ankara Haber Sorumlumuz Fatih Akkaya’nın zorlamasıyla bir kez komisyon gündemine geldi...
Sağ olsun Bursa Milletvekili Mehmet Ocaktan komisyonda bahsetti de.
“İNSAN HAKLARI” komisyonu konuya “tamamen ilgisiz” kalmamış oldu!
Efendim görüyorsunuz...
Sayın üskül’ün hangi konuda nasıl tavırlar içine girdiğini tâkip ettiğinizde...
Son derece sıkıntılı bir tablo çıkıyor karşımıza...
Böyle olunca da ister istemez geliyor akla:
“Sayın Hocam, AK Parti’de siyaset yapıyor olmasından dolayı kendisine ateş püsküren doğal çevresine mesaj mı göndermeye çalışıyor acaba?..”
BEDDUA ETMESİNLER!.. öZüR DİLE, DUA AL!..
Bu arada... Söz vermiştik değil mi...
Yazılarımız üzerine harekete geçen iki sivil toplum örgütünün çarpıcı açıklamalarını aynen yansıtmış olalım:
Diyanet Sen:
İnsan Hakları Komisyonu Başkanlığı gibi son derece hassas bir mevkide görev yapan Sayın Zafer üskül’ün, soruşturmanın tamamlanmasını beklemeye gerek görmeksizin ‘imam’ın görevden alınmasını, hatta memuriyetten atılmasını talep etmesi üzüntü vericidir. Meselenin daha üzücü olan tarafı, bu “yargısız infaz”a bir hukukçunun imza atmasıdır. Fatih Sultan Mehmet Camii imamı Hasan Hakyemez’in söylemediği sözlerden dolayı hedef gösterilmesine sessiz kalmamız mümkün değildir. Camiamız mensupları, kolay hedefler olmayı reddetmektedir. İmzasız ihbar mektuplarıyla, dedikodularla, asılsız gazete haberleriyle hedef gösterilen arkadaşlarımıza sahip çıkmak boynumuzun borcudur. Sayın üskül İnsan Hakları Komisyonu Başkanlığı görevini yürüten bir hukukçu olarak, soruşturmanın tamamlanmasını beklemeden açıklama yapmakla büyük bir yanlışa imza atmıştır. Kendisinden, Sayın imam hatipten ve Diyanet Camiası’ndan özür dilemesini bekliyoruz. (Genel Başkanı Ahmet Yıldız)
Türk Diyanet Vakıf-Sen:
Sayın üskül’den gazetecilerin imam hatibimize mal edilen sözlere ilişkin sorularına, “Soruşturma aşamasında konuşmak doğru olmaz. Soruşturma tamamlansın, gerek görürsek değerlendirmede bulunuruz” şeklinde bir cevap vermesi beklenirdi. Bir hukukçunun, hakkında kesinleşmiş yargı kararı bulunmayan bir şahsın “memuriyetten atılmasını talep etmesi” kabul edilebilir bir hata değildir. Adı geçen, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na tabi bir görevlidir. Hakkındaki soruşturma neticelenmeden hüküm vermek, bu tür değerlendirmelerde bulunmak yanlıştır. Cami görevlilerinin sahipsiz olmadığını belirtir, Sayın üskül’e de “özür” borcu olduğunu hatırlatırız.
(Genel Başkan Bilal Eser)
*
Evet...
Sivil toplum örgütlerinin açıklamalarına da yer verdik...
Ha bu arada...
Sayın üskül’ün Mersin üniversitesi’ndeki Rektör Yardımcılığı döneminde “İnsan Hakları anlayışını ortaya koyan bazı uygulamalara imza attığı” yönünde “ihbarlar” da ulaşıyor...
Kim ne yaparsa yapsın... Bizde “yargısız infaz” yok!..
İyice araştıralım...
Paylaşırız!..