O resim...

O resim...

Vakit’te yayınlanan resmi görmüşsünüzdür.

Genelkurmay ikinci başkanı Hasan Iğsız, Askeri helikoptere aile efradını doldurarak Artvin’e gezmeye gitmiş.

Vakit gazetesi sorumlu yayıncılığın bir gereği olarak önce konuyu Genel Kurmay başkanlığına sormuş, cevap alamayınca da resmi yayınlamış.

Şimdi ne var bunda, Genelkurmay ikinci başkanının dinlenmeye hakkı yok mu diyenler çıkabilir.

Elbette vardır.

Ama hiç kimsenin milletin savaş için aldığı, kamu hizmetine tahsis edilmiş bir aracı, kendi keyfi için kullanmaya hakkı yoktur.

Genelkurmay başkanının da yoktur, ikinci başkanın da yoktur.

Hele hele böyle bir dönemde hiç yoktur.

Aktütün ile ilgili eleştirilerin tazeliğini koruduğu, şehit cenazelerinin gelmeye devam ettiği bir dönemde, sorumlu bir komutan asla böyle bir hata yapmaz, yapmamalıydı.

Hava kuvvetleri komutanı Babaoğlu’nun golf skandalı ortada dururken, başka bir komutanın hiçbir şey olmamış gibi aynı anlama gelecek davranışlar içinde olması, bazı asker bürokratların –hassasiyetlerinin-ne kadar sarsılmış olduğunu gözler önüne seriyor.
Ancak bu yeni bir durum değil.

Yenisi ilk defa medya’ya düşmesidir. Yoksa benzer sorumsuzluklar yıllardır yapılıp duruyor.

12 Eylül’den sonra bir süre Konya Dutlukır askeri cezaevinde kaldım.

Cezaevinin –kabadayı-geçinen binbaşı rütbeli bir komutanı vardı.

Arada bir Askeri bir helikopter cezaevinin yanına iner, komutanı alır götürürdü.

Sonradan komutanın devletin helikopteri ile ava gittiğini askerlerden öğrendik. Dönüşünde şu kadar keklik, bu kadar tavşan vurdum diye övünür, vurduklarını bazen diğer subaylara da hediye edermiş. Vatan müdafaası için bin bir zorlukla alınan her biri birkaç milyon dolarlık helikopterlerin böylesi bir iş için kullanılması o zaman beni çok büyük hayal kırıklığına uğratmıştı.

Bu kadar sorumsuzluk, bu kadar lakaytlık, bu kadar disiplinsizlik olabileceğini uzun süre kabullenememiştim. Çünkü kafamda bir asker imajı vardı ve böyle bir davranışı o imaja giydiremiyordum.

Arka arkaya patlayan olaylar gösteriyor ki, bu davranışlar istisna değil.

Neredeyse yol olmuş.

Daha öncede birçok gazete Güneydoğu’da askeri araçların amaç dışı kullanıldığını yazmış, çok çarpıcı örnekler vermişti. Ama belgesiyle böyle bir haber ilk defa yayınlanıyor. Kimse bu ayıbı tevil edemez. Her şey ortada. Yirmi beş yıldır bir avuç sergerdenin bir milyonluk bir ordu tarafından niçin yok edilemediğini bu tabloluk resim açık bir şekilde gösteriyor.

Özdemiroğlu Osman Paşa meşaleler savaşında, yaşı at üstünde duramayacak kadar geçkin olduğu için, Atına iplerle bağlanmış, üç gün üç gece ordusunu o şekilde yönetmişti. Askerleri savaşırken gönlü çadırda oturmaya el vermemişti. Bugün meşaleler savaşı diye bir zafer’le övünüyorsak sebebi budur.

Birkaç bin terörist 25 yıldır bu ülkeye kan kusturuyor, bir türlü haklarından gelinemiyorsa onun da bir sebebi vardır. O fotoğraf, o sebebin ne olduğunu gayet açık bir şekilde ortaya koymaktadır. O resim Iğsız paşanın resmi değildir, o resim PKK’nın niye bitirilemediğinin resmidir...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi