Kur’an’ın model şahsiyetleri Peygamberler (3)
Kaldığımız yerden devam ediyoruz.
- Hz. Yunus: Eğer bir gün Risalet davasının ağırlığı belini bükerse, sakın Yunus gibi yapma. Eğer O’nun gibi görevi terk eder de, gemilere binip gidersen, Allah seni denizin ortasında bir balığa yem eder. Olur da, böyle bir hale duçar olursan, işte o zaman Yunus gibi ol; “Ya Rabbi! Senden başka ilah yoktur. Seni her şeyden tenzih ederim. Ben haksızlık edenlerden oldum” diye arşın saçaklarına tutun. Böyle yap ki, Allah seni, balığın karnından sahili selamete kavuştursun.
- Hz. İlyas: Eğer bir gün İlyas gibi kavmin tarafından yalanlanır, şeref ve itibarın ayaklar altına alınırsa, onların sana verecekleri payelere hiç aldırma ve yoluna devam et. Payeyi sadece ve sadece Allah’tan beklersen, Allah; İlyas’ın adını ve şanını unutturmadığı gibi, seninkini de unutturmaz ve seni, iki cihanda da Selam isminin gölgesinde yaşatır.
- Hz. Elyesa: Eğer bir gün Elyesa gibi sen de hiçbir pazarlığın ve beklentinin içerisinde olmazsan, Allah O’nun ayağına İlyas gibi bir muallimi nasıl gönderdiyse, senin de ayağına gönderir. Unutma ki, Risaletin davası asla pazarlığı ve beklentiyi bünyesinde barındırmaz. Bu yolu ancak; ecrini ve karşılığını Allah’tan bekleyenler yürüyebilir.
- Hz. Zekeriyya: Eğer bir gün Zekeriyya gibi Allah sana Meryemlere bahçıvanlık yapma görevi yüklerse, eğer bir gün sen de O’nun gibi çocuksuzluktan dolayı inlersen, eğer bir gün yine O’nun gibi, testerelerin altında doğranmak zorunda kalırsan; sabır, mücadele ve teslimiyet dengesini Zekeriyya gibi hayatında ikame et ve her durumda sabit kadem olmanın ne kadar önemli olduğunun bilincinde ol.
- Hz. Yahya: Eğer bir gün Yahya gibi ilahi mesajların ayetleri sağanak sağanak üzerine yağarsa, sen de O’nun gibi, “Kitab’a sımsıkı sarıl!” Unutma ki; “Kitab’a sarılmazsan ihtilafa düşer, parçalanırsın. Kitab’a sarılmazsan ümitsizliğe düşer, bitersin. Kitab’a sarılmazsan gücünü kaybeder, korkaklaşırsın. Kitab’a sarılmazsan yanlış şeylere sarılır, yok olursun.” Öyleyse sana düşen, var gücünle Kitab’a sarılmak ve ondan başka hiçbir şeye itibar etmemektir.
- Hz. İsa: Eğer bir gün İsa gibi sen de, Risalet davasının yoluna revan olursan; “Allah’a giden yolda kim bana yardımcı olacak?” de; göreceksin Allah sana, İsa’dan daha fazla, belki binlerle ifade edilecek Havari/Sahabî nasip edecektir. Eğer bir gün sen de, İsa gibi ihanetlere uğrarsan; “bittim” dediğin yerde, Allah “yettim” diyecek ve seni hiç ummadığın makamlara alıp, yükseltecektir.
- Hz. Uzeyir: Eğer bir gün sana inandığını iddia edenler, Allah’a ait bazı alanları seninle paylaştırmaya başlarlarsa, eğer bir gün seni yüceltme (!) adına, senin yeryüzünde takip edilmek üzere bıraktığın izleri birileri yok etmeye çalışırlarsa, sen Uzeyir gibi ol. O, nasıl “Uzeyir Allah’ın oğludur” iftirası ile mücadele etmiş ve bunu yüzünün akı ile tamamlamış ise, sen de aynı mücadeleyi devam ettir ve bu işi alnının akı ile nihayete erdir.
- Hz. Lokman: Eğer bir gün Lokman gibi, sen de oğullarına/takipçilerine tavsiyelerde bulunursan, onlara; en başta söyleyeceğin mesaj; “Allah’tan başkasına ilahlık yakıştırmayın” sözü olmalıdır. Onlara; “nankörlük etmeyip, şükretmelerini; anne ve babalarına iyilikle muamelede bulunmalarını, bilgi sahibi olmadıkları konuda konuşmamalarını, Allah’ın hardal tanesi kadar iyilik olsa bile onu asla zayi etmeyeceğini” ve daha nice güzellikleri tavsiye et. Unutma ki, sen ancak onlara böyle nasihatler vermekle mükellefsin. Bu nasihatleri dinleyip, dinlememeleri ise senin sorumluluğunda değildir. Sen Lokman gibi görevini yap, gerisini ise Allah’a bırak.
- Hz. Zülkarneyn: Eğer bir gün Zülkarneyn gibi, dünyalara hükmetmeye başlarsan unutma ki; hayat, servet, makam-mevki, bilgi, iktidar ve ellerine bırakılan her şey noksan ve geçicidir. Kalıcı olan ise Rabbinin katında olanlardır. Öyleyse, bu hayatta en önemli olan şey, Allah’ın rızasını kazanmaktır. Sen bu rızayı kazanmaya bak ve elindeki tüm imkânları bunu kazanma adına seferber et.
İşte Kur’an’ın sadece adını andığı ya da hayatlarına dair bazı mesajları aktardığı kutlu elçilerin, Vahyin ilk muhatabı ve peygamberlik halkasının son mührü olan Efendimiz’e (sav) vermek istediği mesajların birer cümlede özeti bu şekildedir. Burada şunu göz ardı etmemek gerekiyor ki; bu mesajlar sadece Efendimiz’e (sav) değil, kendini Vahye teslim etmeyi düşünen herkesedir. Madem böyledir; acaba ne zaman bizler bu mesajları duymaya başlayacağız? Uyanmamak üzere uyumaya başladığımızda mı? Yoksa hemen şimdi mi?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.